10 Ocak 2021

Katılmadığı kongre, çalışmadığı hastane nedeniyle terörden tutuklu doktorun hikâyesi

Dr. Şeyhmus Gökalp; suç soruşturmasına dahil edilmeyen ve katıldığına dair kanıt olmayan toplantılara katılması gerekçesiyle ve çalışmadığı hastaneden örgüte tıbbi yardım gönderdiğini söyleyen bir itirafçının beyanlarıyla tutuklu

Gazeteciler…

Kürt siyasetçiler…

Ana muhalefet partisinin il başkanı…

Üniversitelerine yapılan atamaya karşı çıkan öğrenciler…

Kısaca iktidarla farklı düşünen ya da uygulamalarına karşı çıkan herkes…

Terörist, terör destekçisi, terör propagandası yapan, olmadı iltisaklı, yetmedi hain, vatanını sevmeyen olarak…

Hedef gösteriliyor, evleri uzun namlulu silahlarla basılıyor, kimi tutuklu kimi tutuksuz yargılanıyor…

Her yeri dökülen iddianamelerle aylarca, yıllarca cezaevinde kalan…

Beraat ettiği halde iktidarın çıkmasını istemediği için beraat ettiği davaların iddianamesinin neredeyse aynısı yazılarak, dışarıyı göremeden cezaevinde kalması 'sağlanan'…

Anayasa maddeleri çiğnenerek, ilk derece mahkemelerinin Anayasa Mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymadığı bir düzen…

İsimlerini bildiğimiz, yaptıklarıyla siyasi arenada ya da sivil toplumda öne çıkanların yanında…

Bir de daha az bildiğimiz ya da hiç adını duymadığımız on binlerce isim…

Cezaevlerinde 'adil yargılanmayı' bekliyor…

'Adil' ve 'yargılanma' yan yana geldiğinde artık sadece bir ironi bu ülkede…

Ve Yargıtay'dan Anayasa Mahkemesi'ne tüm baskılara direnmeye çalışan küçük bir grup hukuk insanını saymazsak…

Her kademede 'AKP'li yargı mensupları'…

'Biz'den olanlar ve 'biz'den olmayanlar diye bakarak hukuku katlediyorlar…

Bildiğimiz ya da bilmediğimiz…

Bizim 'mahalleden' ya da karşı 'mahalleden' diye bakmadan…

Aldıkları karara iktidarın ne diyeceğini düşünmeden...

Sadece yasaların ışığında bakacak hukuk insanları…

Ve…

Gerçekleri yazacak, soru soracak, sorgulayacak, yazabilecek isimlere…

İhtiyaç var…

Türk Tabipler Birliği'nden (TTB) bir e-mail aldım.

E-mail; Diyarbakır'da hekimlik yapan, geçen yıl sonunda tutuklanan, TTB'nin Yüksek Haysiyet Divanı üyesi Şeyhmus Gökalp ile ilgili bilgilendirme notu içeriyordu.

Hem bu notu dikkate alarak; hem hukukçularla konuşarak hem de açık kaynakları okuyarak bu yazıyı yazdım.  

19.11.2020 günü sabah saatlerinde gözaltına alınan Gökalp; Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın silahlı terör örgütüne üye olma suç isnadıyla yürüttüğü 2019/63325 sayılı soruşturma dosyası kapsamında; büyük bir çoğunluğu avukatlardan, hekimlerden ve gazetecilerden oluşan 75 kişiden biriydi. Bu arada gözaltına alınanlardan 30 kişi ifadelerinin ardından serbest kaldı.

TTB'nin notları tutuklama ile biten süreçle ilgili avukatları ile görüşerek Gökalp'in durumunu şu şekilde özetlemiş:

İddia: '2017 Demokratik Toplum Kongresi yeni delege listesi' isimli Excel dosyasında ismi ve telefonun numarası yazılı.

Savunma: Dr. Şeyhmus Gökalp "DTK'nin yapılanmasını bilmediğini, içinde yer almadığını, toplantılarına katılmadığını, delege olmadığını, delege kartının söz konusu yerde kalmış olmasının da kullanılmadığını gösterdiğini, adının bile karta yanlış yazıldığını, gıyabındaki bu işlemleri kimin ne amaçla düzenlediğini bilmediğini" belirtmiştir.

İddia: 16.09.2017 tarihli Demokratik Toplum Kongresine katıldı.

Savunma: Dr. Şeyhmus Gökalp söz konusu kongreye katılmadığını söylemiş, katıldığına ilişkin görüntü ve/veya ses kayıtları, tespit tutanağı var ise gösterilmesini talep etmiş, ancak konuyla ilgili herhangi bir belge gösterilmemiş. Dr. Gökalp'in vekilleri taleplerini hakimlik sorgusu esnasında da yinelemiş, bu durum üzerine dosya içinde bu yönde bir belge bulunmadığı beyan edilmiş. 

İddia: İtirafçı ifadesine göre; Özel Veni Vici hastanesi acil servisinden örgüte tıbbi malzeme gönderdi.

Savunma: Dr. Şeyhmus Gökalp'in ifadesi 21.11.2020 tarihinde tamamlanmasına rağmen herhangi bir belge/tutanak gösterilmeksizin Hicran Berna Ayverdi isimli itirafçının Dr. Gökalp hakkında beyanlarının bulunduğu iddiasıyla 22.11.2020 tarihinde ek ifadesine başvuruldu.

Berna Ayverdi isimli itirafçı 2016 yılında teslim olduğu tarihte çok sayıda kişi hakkında ifade vermiş. Dr. Şeyhmus Gökalp, bu itirafçının teslim olduğu tarihte verdiği ifadelerinde yer almamış. Teslim olduktan üç yıl sonra 26 Mart 2019'da aralarında Dr. Şeyhmus Gökalp'in de olduğu bir grup hekim hakkında da beyanlarda bulunmuş.

Kendisi de sağlıkçı olan 'itirafçı' örneğin önceki adı Özel Veni Vidi Hastanesi, sonraki ismi Diyarlife Dağkapı Hastanesi olan hastanede çalışırken Gökalp'in acil servisten örgüte tıbbi malzeme gönderdiğini iddia etmiş. Ancak Gökalp bu hastanede hiç çalışmamış. Tüm Sağlık A.Ş, Diyarlife Dağ Kapı Hastanesi Başhekimliği ve Diyarbakır Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünden başvuru üzerine verilen belgelere göre Şeyhmus Gökalp'in Veni Vidi hastanesinde hiç sağlık hizmeti vermediği belgelerle kanıtlanmış. Gökalp; söz konusu özel hastanede sağlık hizmeti vermediği için bu hastanede çalışırken acil servisinden örgüte tıbbi malzeme gönderdiğine ilişkin beyan da doğal olarak gerçek dışı.

Yani Dr. Şeyhmus Gökalp; suç soruşturmasına dahil edilmeyen ve katıldığına dair kanıt olmayan toplantılara katılması gerekçesiyle ve çalışmadığı hastaneden örgüte tıbbi yardım gönderdiğini söyleyen bir itirafçının beyanlarıyla tutuklu.

Barış-çözüm sürecinde DTK'nın şu anda halen iktidarda olan AKP tarafından 'muhatap' olarak tanındığını da ayrıca not etmeliyiz.

Ya da 'bulunan itirafçılarla' özellikle son dönemlerde kimi isimlerin nasıl özgürlüklerinden edildiğini hatırlatmalıyız.

Bu yazıyı yazarken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen ile yaptığı görüşmenin notları yayınlanıyordu. Erdoğan 'AB ile yeni sayfa açmak istediklerini ve Türkiye'nin geleceğini Avrupa'da gördüklerini' söylemişti. Yaşananlar ve söylenenler… Özgürce nefes almak bile giderek güçleşiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"