19 Temmuz 2013

Gülen'den 'emniyet ve yargıda karşı karşıya gelme' yorumu...

Benim de gazeteci olarak 1995 yılında tanıştığım Paker'in, yazılmamak kaydıyla kendisinden dinlediğim önemli pek çok olayın perde arkasını ve çok daha fazlasını bu kitapta bulmak mümkün

Bir kitap...
 
Adı da öyle: Bir Can Paker kitabı...
 
Geriye bakmak yok.
 
Yazarı Fatih Vural.
 
Pazartesi günü (22 Temmuz) Alfa Yayınları'ndan piyasaya çıkacak.
 
İyi bir dille yazılmış, akıcı ve ilginç bir kitap.
 
Paker'in TÜSİAD, YDH, TESEV, Açık Toplum Vakfı gibi hem Türkiye'de hem dünyada konuşulan-tartışılan kuruluşlarda başından geçenler.
 
Askerle, AK Parti ile, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkileri...
 
Her biri tarihin bir dönemine ışık tutuyor.
 
Benim de gazeteci olarak 1995 yılında tanıştığım Paker'in, yazılmamak kaydıyla kendisinden dinlediğim önemli pek çok olayın perde arkasını ve çok daha fazlasını bu kitapta bulmak mümkün.
 
Benim en ilgimi çeken bölümlerden biri Paker'in bundan 4 ay önce Nisan ayında Pensilvanya'da Fetullah Gülen ile yaptığı görüşme.
 
Paker burada hem gözlemlerini hem de kimi konuşmaları aktarıyor. (sayfa 587-561)
 
Paker'e teklif Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan'dan geliyor.
 
Paker de bunu kabul ediyor ve beraber ABD'ye gidiyorlar.
 
Gittiği günün ertesi Gülen ile akşam namazından sonra iki saat sohbet ediyorlar.
 
Paker Gülen'den etkileniyor ve yaşadıklarını şöyle aktarıyor:
 
“Çok okuduğu ve bilgili olduğu belli. Bütün dünyayı takip ediyor. Suriye diyorsun, Suriye analizini yapıyor. Bütün yapısal analizini yapıyor. Irak, İran, Avrupa'yla ilgili de öyle. En son bilgilere sahip.”
 
Paker cemaatte bir gizlilik hakim deyince Gülen “haklısınız açılmamız gerekiyor” cevabını veriyor. Paker “bu kapalılık yanlış anlaşılabilir” diyor.
 
Tabi konu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da geliyor.
 
Paker “Tayyip Bey'i beğendiğini” fark ettim deyip Gülen'den şunu aktarıyor:
 
“Türkiye için büyük işler yaptı.”
 
Gelelim görüşmenin en kritik noktasına. İktidar ile cemaatin emniyette ve yargıda karşı karşıya gelmeleri iddialarına. Ve Gülen'in verdiği yanıta:
 
Kitaptan aynen aktarıyorum:
 
“Emniyette ve yargıda karşı karşıya gelmeleri için “olur böyle şeyler” anlamında bir cümle kullandı. Ben cemaatin çok yararlı işler yaptığını, önemli bir ağ olduğunu, ama böyle bir yapının siyaset içinde olamayacağını, zaten yapamayacağını söyledim. Buna hiçbir şey demedi.”
 
Kimileri bu satırlar için “malumun ilanı” diyebilirler. Ama ben birinci ağızdan “olur böyle şeyler” cevabını önemli görüyorum
 
Bu arada..
 
Gülen'i ziyarete giden pek çok isim tanıyorum ama belki de benim gözümden kaçmış kimi ziyaretçilere hediyeler veriliyormuş.
 
Paker'e de verilmiş. Hediyeler kitapta şöyle anlatılıyor:
 
“Üzerinde Fetullah Gülen yazan TISSOT marka bir saat, 40 kokudan kendi yaptığı bir koku, bir de namaz takkesi hediye etti.”
 
Paker Gülen ile ilgili bölümü şöyle tamamlamış:
 
“Allah uzun ömür versin, Fethullah Hoca'dan sonra da hareketin devam edeceğini düşünüyorum.”
 

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"