20 Eylül 2019

Demirtaş için 'hukuk katliamı', Musa Anter'in katledildiği gün geldi

Bugün 20 Eylül 2019. Anter'in 'evlatları' hâlâ hapiste, sürgünde, hak ihlalleriyle boğuşuyor

1990'ların başında bir gün Mazlum Çimen ve Musa Anter AKM'nin önündeki seyyar pilavcıdan birer kap yerler. Pilavcı genç, karşısındakinin Musa Anter olduğunu öğrenince ileride sıra sıra bekleyen diğer pilavcılara bağırır: "Ape Musa hat!" (Musa Amca geldi!) Hepsi arabalarıyla hızla gelirler. Pilavını bitirip Bostancı dolmuşuna doğru yürüyen Ape Musa'ya eşlik ederler. Konvoy halinde. Trafik kilitlenir . Ape Musa hepsini alnından öper ve dolmuşa biner. Dolmuş şoförü şaşkın vaziyette sorar: "Amca bunlar senin neyin oluyor?"

Ape Musa cevap verir: "Hepsi benim oğlumdur, evlat."

Şoför üsteler: "Amca senin oğullarının hepsi pilavcı mı?" Ape Musa bu kez anlatır: "Yok, evlat, bunlar yalnız buradakiler. Geri kalanlar hapiste, sürgünde, şurada burada işte."

Anter'in 20 Eylül 1992'deki katledilişinin üzerinden 27 yıl geçti.

Bugün 20 Eylül 2019. Anter'in 'evlatları' hâlâ hapiste, sürgünde, hak ihlalleriyle boğuşuyor.

HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş örneğin… Özel olarak mı bugün seçildi bilinmez bir hukuk katliamına uğradı. Hukukun ayaklar altına alınarak, siyasetin yönlendirmesiyle göstere göstere Demirtaş'a yaşatılanlara bir bakalım (Kaynak: T24):

-Demirtaş 4 Kasım 2016'da "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "terör örgütü üyesi olmak", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "örgüt adına suç işlemek" iddialarıyla gözaltına alındı, ardından da tutuklandı.

-Hakkında 33 dava açılan ve 142 yıla kadar hapsi istenen Demirtaş'ın avukatlarının uzun tutukluluk süresini gerekçe göstererek yaptıkları başvuru, AİHM tarafından Kasım 2018'de kabul edildi ve Demirtaş'ın serbest bırakılması ve tutuksuz yargılanması gerektiği yönünde karar verildi. Tesadüfe bakın kj bu kararın hemen ardından Demirtaş'ın İstanbul'da yargılandığı davadan aldığı 4 yıl 8 ay hapis cezası beklenmedik bir hızla 4 Aralık 2018 tarihinde onandı ve Demirtaş'ın tutuklu statüsünden hükümlü statüsüne geçmesiyle AİHM kararı boşa çıkartıldı. 

-Türkiye ile Demirtaş'ın avukatlarının AİHM kararına itirazı sonrasında belirlenen Büyük Daire görüşmesine günler kala, 2 Eylül'de Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi oy birliğiyle yargılandığı ana davada HDP'li siyasetçi hakkında tahliye kararı vermişti. Savcılığın tahliyeye yaptığı itiraz da 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilirken; avukatlar da tutukluluk süresini kesinleşen cezadan mahsup etme ve tahliye talebinde bulundu. 

-26. Ağır Ceza Mahkemesi 20 Eylül'de avukatların mahsup etme talebini kabul etse de, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ana dava kapsamındaki farklı bir dosyayı gündeme getirerek Demirtaş hakkında ana davada da hakkında yargılandıkları '6-8 Ekim olayları'ndan tutuklama istedi. Yani Demirtaş tutuklu yargılandığı davalardan tahliye kararını almış, hükümlü olduğu dava ile ilgili hapiste kalma süresini doldurmuş olduğu için bugün tahliye olacaktı.

-Bakın siz 'tesadüfe' bugün Demirtaş için Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nca tutuklama isteğiyle bir dosya çıktı ortaya. Dosya yeni miydi? Hayır. Tahliyesine karar verilen ana dosyadaki 31. fezledeki Kobani olayları ayrı hale getirilmişti. Tahliye olduğu bir suç isnadından birden çok dava ile tutukluluğunun devamına karar verildi.  

Biliyorum Adalet Bakanı bu aralar meşgul; 'maklubeye kaşık sallayanları' arıyor, 'FETÖ borsası oyuncularını bulmaya' çalışıyor. Oysa herkes bir zamanlar o kaşığın başındakilerin kim olduğunu biliyor. Ya da şu anda kendi çıkarları için kaşığın sapını tutup bırakmayanları da. Bakan Abdülhamit Gül'ün kendi pozisyonunu korumakla meşgulken bir zamanlar aynı çatı altında siyaset yaptığı bir muhalefet liderinin hukuk arayışıyla ilgilenmeye 'vakti' yok. Ama siyasetçiden gazeteciye avukattan iş insanına, yaygınlaşan hukuksuzlukla haksız acılar çeken kitleler büyürken, isminde adalet olan bir partide ve bakanlıkta makamında kalmak onu ne kadar mutlu ediyor emin değilim.

Musa Anter ile başladık onunla bitirelim. 'Türkiye'nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının, yeminli, canlı şahidiyim. Yalnız şahidi mi? Sanığı, mahkumu ve davacısıyım' demişti. Demirtaş da tekrar ve tekrar yaşadıklarıyla-yaşatılanlarla, ülkenin ileride utanacağı hukuk dışı uygulamalara maruz kalmış, Türkiye'nin 'sanığı-mahkumu-davacısı'... Ama her şeye rağmen doğru bildiğini söylemekten geri durmayan ismi.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"