04 Kasım 2013

Cumhuriyet kurtuldu, hadi Ülker yiyip kutlayalım

'Sıkıştın mı söyle çekinme… Meşrebine, ideolojine, desteklediğin partiye ya da spor kulubüne göre..'

 

Sıkıştın mı söyle çekinme…

Meşrebine, ideolojine, desteklediğin partiye ya da spor kulubüne göre..

Merak etme karşılığı var elbette…

Trafik mi sıkıştı, Marmaray mı bozuldu?

"Geziciler" de…

Taraftarların "haklısın" deyip alkışlayacak seni...

Çıkacaksın manşetlere...

Tabanın safları sıklaştıracak hemen berinde…

Diğerleri; siz de boş duracak değilsiniz tabi…

“Cumhuriyet elden gidiyor”cular hani…

Başörtüde, Kürtlerin haklarının tesliminde hemen sarılın aynı cümleye:

“Son kale benim, biziz, düşmedik düşmeyeceğiz, Mustafa Kemal'in askerleriyiz” diye...

İşte “ikinci grubun” kalelerinden biri, Fenerbahçe “direkten döndü” dün…

Öyle dediler, anlattılar, pazarladılar…

Kalenin komutanı “Aziz Yıldırım” son derece iyi idare etti “iktidar savaşını”…

Yıldırım 11. kez başkan seçilmek için yarışa girdiğinde…

Kendisi ve ekibi; aday olan diğerlerini kimi zaman açıkça, kimi zaman ima yoluyla “iktidarın, cemaatin adamı olmakla, kulübu ele geçirmeye çalışmakla, 3 Temmuz sürecinin son perdesini oynamakla en önemlisi cumhuriyet karşıtlığıyla" itham etti…

Sandalyelere bırakılan “Balyoz, Ergenekon, Şike davaları arasında paralellilk kuran Yılmaz Özdil yazıları da...

Sık sık atılan “Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları da…

Başkan seçildikten sonra Yıldırım”ın yaptığı konuşmada “çocuklarımıza, bizden sonra geleceklere bu Fenerbahçe”yi cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda teslim edeceğiz” konuşması da…

Hep aynı noktayı öne çıkardı…

Seçimden önce verdiği sözler “banka kuracağız, AVM yapacağız, Kalamış yat limanına ortak olacağız, her dalda şampiyon olacağız”lar da…

Yargıtay aşamasında olan şike davası da…

Yeterince sorulmadı, sorgulanmadı.

Bunları sorgulamaya kalkmak, iddianamelerden, kulübun gördüğü zarardan bahsetmek “cumhuriyet karşıtlarının, kulübu teslim almak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmekti” neticede..

Karşısındaki rakipleri “cumhuriyet karşıtlarının adamı” olarak konumladıktan sonra “her şey kolaydı” nasıl olsa…

Oysa…

Dün Aziz Yıldırım”ın yönetim kuruluna giren isimlerden biri…

Ahmet Özokur; bir dönem haksız bir şekilde; kendini “cumhuriyetçi, bu ülkenin sahibi”  ilan eden, başını askerlerin çektiği bir grubun hedefinde yer almış, mağdur edilmiş markalardan birinin temsilcisiydi.

Ülker Grubu”nun kurucusu Sabri Ülker”in torunu idi kendisi…

28 Şubat sürecinde ötekileştirilen, hedef haline getirilen, bugünlerin; Godiva”yı da bünyesine katmasıyla ülkenin gurur duyduğu markalarından birinin yöneticisi-ortağı Ahmet Özokur…

Kendi kendime düşündüm; Kongre”nin özetlerini televizyonda seyrederken, gazetelerde yorumlarını okurken.

Özellikle Ahmet Özokur ne hissetti diye…

Ötekileştirmenin hedeflerinden biri haline gelen grubunun-ailesinin deneyimleriyle, bugün başkalarının “cumhuriyet karşıtlarına karşı göğsümü siper ettim” rantını yemesini, başkalarını hedef haline getirmesini nasıl yorumladı acaba?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"