03 Nisan 2019

Birisi İmamoğlu'na Erdoğan ile Bahçeli'nin bu ülkenin sahibi olmadığını hatırlatsın

Siyasi nezaket, uzlaşma, barış dili başka; kazandığın seçimde iktidardan ve ortağından katkı beklemek başka...

CHP'nin parlayan yıldızı Ekrem İmamoğlu. Seçim sürecinde az zamana rağmen iktidarın popüler adayı Binali Yıldırım'ı sandıkta yenmeyi başardı. Konuşmalarıyla;  barışçı ve uzlaşmacı duruşuyla geniş kitlelerin özlediği dili yakaladı. Projeleriyle, mütevazı duruşuyla, ailesiyle birlikte verdiği fotoğraflarla sadece İstanbul'da değil Türkiye genelinde de sempati topladı. 

Seçim akşamı düzenli aralıklarla kamuoyunu bilgilendirdi, sandıklara sahip çıkılmasını sağladı. İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte yakaladığı uyum da siyasi analistlerce olumlu yorumlanıyor. 

Ancak son iki gündür İmamoğlu'nun icraatı ve söylemi beni düşündürdü. Örneğin Anıtkabir ziyareti. Hem kitlesine hem tüm Türkiye'ye çizdiği/çizeceği rotanın kuvvetli sinyalini bir kez daha verdi. Ardından Anıtkabir defterini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı diye imzaladı. Kimileri "Ne var bunda Binali Yıldırım da tüm şehri kazanmış gibi teşekkür ilanlarıyla donattı" diyebilir. İyi de fark burada zaten. İmamoğlu'ndan beklenen daha farklı bir lider profili. "Bugün ben buraya vatandaş olarak geldim ama çok kısa sürede YSK kararını da alıp büyükşehir belediye başkanı olarak geleceğim" diyebilirdi. 

Gelelim İmamoğlu'nun bugünkü (3 Nisan Çarşamba) konuşmasına. Bence son derece vahim bir hata yaptı. İmamoğlu MHP Lideri Devlet Bahçeli ve AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a YSK'daki süreçle ilgili -verilere göre kazandığı başkanlıkla ilgili "katkı" çağrısı yaptı. Önce tam cümleler: 

"Ben bir yandan İstanbul ile ilgileniyorum. Bu görevin sağlıklı bir şekilde başlatılması adına dün çağrımı yaptım bugün de yapıyorum. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye sesleniyorum, tecrübelerine dayanarak bu sürece dair katkılarını davet ediyorum. Bahçeli’nin katkı sunmasını özellikle istirham ediyorum.Ülkemizin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan aynı şekilde sürece katkı sunmasını bekliyorum. Vicdana sığmayan bu duruma Sayın Erdoğan tarafından da katkı bekliyorum. Kendilerini sürece katkı sunmaya davet ediyorum. Bunu her gün hatırlatacağım.”

Şimdi "çalışarak-hak ederek" İstanbul'u kazanan İmamoğlu'na birisinin hatırlatması gerekiyor: Sayın İmamoğlu CHP adayı olarak seçimlere girdiniz, değişmesi zor gözüken sonuçlara göre kazandınız. Bu aşamada MHP Lideri Bahçeli ile AKP Lideri Erdoğan'ın yani sandıktaki rakiplerinizin ne gibi katkısı olabilir? YSK itiraz edilen yerleri yeniden sayar çok büyük ihtimal size yeni başkan olarak mazbatanızı verir. Hesap vereceğiniz yer oy aldığınız milyonlar, katkısını isteyeceğiniz tek yer YSK'dır. Bahçeli ve Erdoğan bu ülkenin sahibi değil ki seçimi kazanan bir aday "katkı" beklesin. Siyasi nezaket, uzlaşma, barış dili başka... Önde gittiğin/kazandığın seçimde iktidardan ve ortağından katkı beklemek başka... Bence olmadı...

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"