02 Ağustos 2013

Aziz Babuşçu: Hasan Cemal'in ve Can Dündar'ın çıkarılmaları konusunda Demirören açıklama yapmalı'

AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ‘Bu sene iftarlara katılım geçen seneden yüzde 30 fazla” diyor. Bunu Gezi sonrası oluşan havaya bağlıyor.

AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu’nun mahallesinde iftar.

İki meslektaşımla birlikte kalabalığın içindeyiz.

Ramazan sonu itibariyle İstanbul’un 772 mahallesinde sofra kurulmuş olacak.

Babuşcu ‘bu sene iftarlara katılım geçen seneden yüzde 30 fazla” diyor.

Bunu Gezi sonrası oluşan havaya bağlıyor:

“Geçtiğimiz yıllarda evinde oturan da geliyor. Kimi tenceresindeki yemeğini de getirip komşusuna ikram ediyor. Zaten esas amaç bu. Tabi fakir fukara da sofralarımızı paylaştığımız kardeşlerimiz. ”

Babuşcu’nun sözleri Gezi sonrası AK Parti tabanında “sıklaşma olduğu” anlamını da doğuruyor;

“hem anket bazında hem insanlarla direk temasla bunu anlıyoruz” diye konuşuyor.

Anket demişken. Mustafa Sarıgül’ün yaptırdığı ve kendisini yüzde 44 AK Partinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı yüzde 30’larda gösteren anket sonucunu soruyorum: Ciddiye alınacak gibi değil. Yüzde 51 gözüküyor bizim parti.

Sırrı Süreyya Önder’in adaylığı..

“Toplumda şahsına karşı bir sempati olsa da seçim işin içine girdiğinde işler değişir” diyor.  

Aziz Babuşcu önümüzdeki yerel seçimlerin “hizmetten çok siyasetin değerlendirileceği” bir yarış olacağını da düşünüyor.

Konu bir ara gazeteci Fatih Vural’ın yazdığı Can Paker’in anılarına geliyor. Babuşçu; Paker’in kitapta; “Beyaz Türkler”in toplumun kimi kesimlerini nasıl gördüğüne dair yaptığı anlatımlardan bahsediyor. Kimi kesimleri kendilerinden aşağı gören örnekler bunlar. Zaman zaman bu durumun hortladığını söyleyip kendi ailesinden bir örnek veriyor:

“Gezi olayları sırasında Nişantaşı’nda arabanın içindeki kızkardeşime tükürüp “ne işiniz var sizin buralarda” dediler. Bu dönemde hala bunları yaşamak. Bir olmak, birbirinin hayatına, yaşam tarzına saygı duymak varken..”

Türkiye bir süredir medyada ardı ardına işsiz kalan gazetecileri konuşuyor. Ben bu iftara gelirken meslektaşım Can Dündar, patronu Erdoğan Demirören’den aldığı bir telefonla işsiz kaldı. Ve şöyle bir not yazdı:

  Bugün öğleden sonra Erdoğan Demirören'den aldığım bir telefonla öğrendim, görevime son verildiğini...
Epeydir bekliyordum; sürpriz olmadı.
Konuşmanın içeriğini yazmam yakışık almaz...
Nedenini artık herkes biliyor zaten...
Ben, ilk değilim; son da olmayacağım.
Mesleğe 30 yılını vermiş gazeteciler, Derya, Fikret, ben; önemli değiliz; önemli olan şu ki; sadece işimizi değil, bir mesleği yitirmenin arifesindeyiz. Bir araya gelene dek daha çok kurban vereceğiz.
Neyse ki tarih kitapları var:
Ve orada, hiçbir haksız baskının haklı bir sesi susturmaya yetmeyeceği yazıyor.
Yeni mecralarda, yine buluşacağız, yine yazıp konuşacağız.
Ta ki özgür bir ülkeyi ve onun özgür medyasını inşa edene dek.

Hükümetin “medyayı dizayn ettiği” yorumlarına yeni bir örnek.. Ama Aziz Babuşçu bu konuda net:

“Bu işten çıkarmaların AK Partiye bağlanması haksızlık. Gazetecilerin görüşlerine katılırsınız ya da katılmazsınız. Onları eleştirebilirsiniz. Ama kimsenin çalıştığı yerden çıkarılması istenmez, bu kabul edilemez. Ben mesela bu son olayda Hasan Cemal’in ve Can Dündar’ın işten çıkarılması konularında Demirören’in açıklama yapıp kamuoyunu aydınlatması gerektiğini düşünüyorum. Ve tabi diğer işten çıkaran gazetelerin-televizyonların patronları da…”

Bakalım bu açıklamalar yapılacak mı? Akşam’dan Habertürk’e işsiz kalan onlarca basın emekçisi…Ve patronları “sebebini dile getirebilecek mi?”

Bitirirken…

AK Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu, The Times’da aralarında Andrew Mango’dan Sean Penn’e 30 ünlünün imzası bulunan ilanla ilgili olarak İngiltere’deki hukuk firmalarıyla görüştüklerini söyledi.  

Gerek kurumsal gerek bireysel olarak ilanda imzası olanları yargıya taşıyacaklarını belirterek şunları ekledi:

“Yargıdan geri dönüş yok ama aynı zamanda bu isimlerin Türkiye’ye gelip ülke gerçeklerini bilmesini de isterim. Onları davet edebiliriz.”

Nürmberg benzetmesi doğal olarak en hassas oldukları nokta...Ve bunun peşini bırakmayacakları kesin...

Yazarın Diğer Yazıları

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

Bir toplumun ‘ayarlarıyla’ oynamak: Bugün sırada kim var?

İktidar ‘korkut-belirsizlik yarat-yönet’ sisteminin artık iflas ettiğini er ya da geç görecek. Muhalefetteki ayrılıkları genişletip iktidarda kalacağını düşünmek, bunun sürdürebileceği fikrine yatırım yapmak, kendi sürelerini uzatma hesabı yaparken yoksulluğu-adaletsizliği derinleştirmekten başka bir şeye yaramıyor.

"
"