24 Eylül 2023

Klasik Hint müziğinin sarangi efsanesi: Pandit Ram Narayan

Ram Narayan 96 yaşında. O sakin, mütevazı ve dingin kişiliğini yansıttığı müziğiyle iştigal ediyor

Müzik benim dinimdir – Ram Narayan

"Ram Narayan'ın elindeki sarangi, Hint duygu ve düşüncesinin ruhunu en açık şekilde ifade ediyor. Sarangi'yi Ram Narayan'dan ayıramam; sadece benim hafızamda değil, aynı zamanda büyük bir müzisyenin eşsiz bir şekilde konuşturduğu için artık arkaik olmayan bir enstrümana olan yüce adanmışlığı olgusunda da tamamen kaynaşmış durumdalar." Yehudi Menuhin 

Sinopsis

Hintli olmayan yabancı izleyicilerin, kemanın daha hassas bir versiyonu olarak tanımladıkları sarangi, deri kaplı bir rezonatöre sahip, yaylı, telli bir çalgıdır. İleri teknik beceri ve hassasiyet gerektirir; çalması zor bir enstrümandır. Tipik sarangi, genellikle tek bir tahta bloğundan elle yapılır. Bu çalgıdaki dört tel keçi bağırsağından, on yedi sempatik tel ise çelikten yapılmıştır. Sarangi, Hindistan'ın her yerinde kullanılır ve bazı bölgesel varyasyonları vardır. Ancak Kuzey Hindistan'ın Hindustani müziğinin özellikle önemli bir parçasıdır. Tarihsel kökleri yaklaşık 1865 yılına kadar gider. Hindistan'da halk arasında 'Yüz rengin sesi' diye anılır.

Hindistan'da müzik, en iyi Guru-Shishya Parampara (öğretmen-öğrenci geleneği) olarak tanımlanan bir geleneğe göre aktarılmıştır. Bu yöntem Hint kültüründe önemli bir yer tutar. Bir guru, öğrencisinin metafizik babası olarak kabul edilir ve biyolojik ebeveynlerden daha üst sıralarda yer alır. Öğrencilerin ün ve şöhreti, gurularından çok fazla seviyelere ulaşsa dahi, Guru – Shishya Parampara disiplini içinde, saygı da kusur etmezler. Üzerlerindeki etki ve emeklerine şükranlarını her fırsatta hürmetle dile getirirler.

Hint müziğinin mevcut sistemi iki önemli sütun üzerinde durur: Raga ve Tala. Renk ve tutku anlamına gelen Raga melodik formdur, Tala ise müziğin altında yatan ritmdir. Raga ve Tala birlikte, Hint müziğini dünyanın diğer birçok müzik sisteminden ayırır. Müziğin ritmi, zaman içindeki vuruşlarla keşfedilir. Melodi, çeşitli süreçlerle Raga olarak gelişti; Tala, ritimdeki benzer bir evrimden kaynaklandı.

Menuhin, Shankar, Narayan

Dünyaca ünlü İngiliz müzisyen Sir Yehudi Menuhin gibi efsanevi bir kemancının başka bir müzisyeni bu seviyelere yükseltmesi pek sık rastlanan bir durum değildir. Bu büyük keman ustasından benzer bir takdir kazanan diğer tek müzisyen Hintli Sitar vitüözü Pandit Ravi Shankar, dünyada çok ünlenmiş bir sanatçıdır. Ancak hayatını yaylı bir çalgı çalarak geçirmiş olan Menuhin, Pandit Ram Narayan'ın tek bir kırmızı sedir ağacı bloğundan oyulmuş basit bir enstrümanın insan sesini kemanın bile yapamayacağı bir şekilde taklit etme becerisi karşısında duyduğu hayranlığı ifade etmişti. Narayan'ın derin atmosferik yorum tarzı, güç, enerji, incelik ve muazzam teknik zeka ile ilham verici performanslar sergileme kabiliyet ve potansiyeli, bu sarod üstadını dünya müzik aleminde zirveye ulaştırdı. Klasik Hint müziğinin temeli olan Raga'nın derinlemesine keşfedilmesine ve öğrenilmesine yaptığı değeri ölçülemez katkıları ile de müzik tarihine geçti.  

Kısa biyografi 

Narayan, 25 Aralık 1927 tarihinde, Hindistan'ın Rajasthan ülkesindeki Udaipur'da şarkıcı ve enstrümantalist bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Udaipur'da büyüyen Ram Narayan'ın en büyük arzusu, arka plandaki sarangiya olmak değil, virtüöz solo sanatçısı olmaktı. 

Ram'ın babası Nathuji Biawat, parmak tekniği benzersiz kabul edilen ünlü bir Dilruba (Hindistan kökenli yaylı bir müzik aleti) çalgıcısıydı. Ram Narayan sadece beş yaşındayken, babası onun bir tahta parçası kullanarak kırık bir sarangi üzerinde oynamaya çalıştığını fark etti. Çocuğun ilgi ve eğilimlerini sezdiği o günden itibaren onu enstrüman konusunda ayrıntılı bir şekilde eğitti. 

Ustad Mehboob Khan ve Pandit Udayal rahle-i tedrisatında dehası ortaya çıkmaya başladı. Maiharlı Madhav Prasad gurusuyla Maihar'da buluşması, ideal bir öğretmen bulan bir öğrenci ile müzik bilgisinin birikimini aktarmak için uygun bir araç bulan gurunun verimli ilişkisinin başlangıcı oldu. Madhav Prasad denetimindeki eğitimi beş yıl sürdü. Bu arada, Lahor'da kadrolu sanatçı olarak atandı. Lahor'dayken, Kirana ustası Ustad Abdul Wahid Khan'ın yanında da eğitim aldı. Daha sonra ilk başta  Delhi'ye sonunda  Mumbai'ye taşındı. Mumbai'deyken, birçok büyük şarkıcıya sarangilerde eşlik etmeye başladı. Ram Narayan'ın olgunluğu ve yetenekleri, aynı zamanda devam eden ve onu tarzlarının daha ince noktalarına nüfuz ettiren birçok büyük şarkıcı tarafından çok geçmeden fark edildi. Eşlikçi olarak geçirdiği yıllar aslında onun öğrenme, özümseme ve deneyimleme yıllarıydı. 

1950'lerin başlarında, enstrümanına konser çevrelerinde verilen geri plan konumu ve aynı zamanda bir konserdeki ikincil rolünden rahatsız olan Ram Narayan, saranginin yeterince farkına varılamamış potansiyel zenginliğini ortaya çıkarmaya karar verdi. Bu amaçla enstrümanda ve ayrıca çalma yönteminde değişiklikler yapmaya girişti. Bunu başarmak için gerek sazında gerekse yay ve parmak tekniklerinde birçok değişiklik yapması gerekmiştir. Önce enstrümanın perdesini yaygın olandan daha yüksek olana doğru değiştirdi. Yeni perde ona dört oktavlık inanılmaz bir imkan sağladı. Böylece alaaplarına ve vilambitlerine o zamana kadar duyulmamış bir ciddiyet verdi. Daha iyi tonalite elde etmek için yine yurt dışından ithal edilen daha kaliteli yaylar olarak ithal metalik teller de kullandı. Uzun, kesintisiz ses aralıkları elde etmek için oynayan yayın veya bakışın uzunluğu artırıldı. Hem yükselme hem de alçalma hareketlerini çalarken yayın tüm uzunluğunu kullandığına tanık olunabilir. Müziğine sürekliliğini ve dolgunluğunu veren bu istikrarlı hareket Narayan'ın özgül soundunun temelini oluşturur.

Saranginin dehasını iyice kavrayan Ram Narayan, çığır açan performanslarıyla çalgıya tek başına özerk bir rol vermeyi başararak, sarangi'yi bir eşlik enstrümanı kısıtlılığından kurtardı. Öyle bir gelişme oldu ki çağdaş müzik dünyasında sarangi ve Narayan'ın neredeyse eş anlam kazanan ilişkisinde; Ravi Shankar ile sitar, Bismillah Khan ile shehnai, Shivkumar Sharma ile santur, Ali Akbar Khan ile sarod, Alla Rakha ile tabla gibi bir özdeşleşme Klasik Hint Müziği kültür belleğine yerleşti.

Narayan, enstrümanın en iyi alaap vilambit bölümlerinde parladığını fark etti. Bu bölümlerde geniş bir duygu derinliği aktarıyor. Raagavistaar'ı hem titiz hem de melodiktir. Esnek tavırları yumuşak ve zariftir. Onun Gujari Todi, Poorya Dhanashri, Marwa veya Darbari gibi ciddi ragalar çaldığını duymak, hem tarzının gerçek karakterini hem de orantı duygusunun hissini deneyimlemektir. Alaaplarının övgüye değer ağırlığı ve vilambitlerin disiplinli ve ağırbaşlı sunumu, sarangilerin dans ve thurmi (popüler bir hafif klasik tür) ile olan ilişkisini hiçbir zaman ifade etmez; öte yandan sitar ve sarod gibi telli çalgılarla karşılaştırılmaya değer bir çalgı olarak özerk statüsünü göstermektedir. Konserlere renk katan sarangiyi çok uzun yıllar boyunca geri planda kalan bir eşlik çalgısı olarak gören anlayış egemendi. Sarangiyi uzun süren zamanın tahribatından Narayan'ın kurtardığı kabul edilen bir olgudur.

Sanatçı, 1950'lerin ortalarında çok sayıda solo konser verdi. 

Zamanının izleyicileri solo sarangi resitallerini dinleme fikrine daha çok alışkın olduğundan, tepki ilk başta hafif soğuktu. Ancak 1957'de verdiği çok önemli bir konser gidişatı o kadar değiştirdi ki, umursamaz ve biraz düşmanca tavırlı eleştirmenler de dahil, uzmanlar ve dinleyiciler bile Ram Narayan'ın sarangisinin ortaya çıkardığı inanılmaz müzikal olasılıkları dikkate almak zorunda kaldılar. Kısa sürede işler kendi kendine şekillenmeye başladı; yurt içi ve yurt dışında birçok çevrede bir maestro olarak tanındı. 

Eşliği bıraktı ve bu noktadan sonra solo sanatçı oldu. Her halükarda Ram Narayan, elli yıl önce imkansız gibi görünen değişimi, katıksız özveri ve kusursuz bağlılıkla başaran bir öncü olarak ülkede geniş çapta onurlandırılıyor.

1952'de Afganistan'da ve 1954'te Çin'de sahne aldı (Başkan Mao'ya özel konser verdi) ve her iki ülkede de beğeni topladı. 1954'te Cowasji Jehangir Hall'daki Mumbai müzik festivalindeki ilk solo konserini verdi.1950'lerde Ravi Shankar'la turneye çıkan tablacı ağabeyi Chatur Lal ile 1964'te Amerika ve Avrupa'ya ilk uluslararası turnesini yaptı.

Büyük usta, 1970 ve 80'lerde Amerikan Doğu Sanatları Derneği ve Ulusal Sahne Sanatları Merkezi'nde öğretmenlik yaptı. ABD ve Avrupa'da beşyüzden fazla öğrenci yetiştirdi.

Kendi virtüözite karakteristiğini yaratan Narayan, konser ve kayıtlarında Uday Lal'den aldığı ve 1930'larda Meerut'ta yaptırdığı bir sarangi kullanıyor. Daha net bir ton elde etmek için yabancı arp telleriyle çalıyor. Özgül stilini, bu sarangi de yarattı. Sarangi'yi darbarların, kothaların, ve cenazelerin gölgeli iç mekanlarından tek başına çıkarıp konser sahnesine yerleştiren Pandit Ram Narayan, çok değerli ve müstesna ödüllerle onurlandırıldı.

2007 yılında biyografik film Pandit Ram Narayan – Sarangi Ke Sang, Hindistan Uluslararası Film Festivali'nde gösterildi.

Ram Narayan 96 yaşında. O sakin, mütevazı ve dingin kişiliğini yansıttığı müziğiyle iştigal ediyor. Sarangi'yi kızı Aruna Kalle Narayan'a öğretti ve onu konser platformuna çıkmaya teşvik ederek cinsiyet engelini de aştı. Oğlu Brij Narayan ise parlak bir sarod virtüözü olarak müzik hayatını sürdürüyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Hint klasik müziğinin tabla üstadı Zakir Hussain’e saygı

Zakir için müzik sadece bir meslek, bir kariyer alanı değil, aynı zamanda manevi bir yolculuktu. Dünyanın dört bir yanındaki sanatçılarla, geleneklerle ve kültürlerle bağ kurmanın yoluydu

Ballake Sissoko ve Koga sanatı

Mali'den gelen 21 telli arp benzeri bir enstrüman olan kora, merak uyandıran ve meydan okuyan bir ses karmaşıklığına sahip...

Gülten Akın şiirinde Kızıldere ve Mülkiyeli devrimci Sabahattin Kurt

Kızıldere’de katledilen devrimcilerin tümünün isimleri, Gülten Akın’ın şiirlerinde anılır ama en çok Sebo’nun adı geçer

"
"