01 Kasım 2023

68 kuşağı ve Filistin meselesi

Vietnam'ın 1974 yılındaki görkemli zaferi yıllar içinde unutuldu. 68'liler tıpkı hippiler gibi aktif mücadele arenasının dışında kalmaya başladılar, yaşları nedeniyle. Ama Filistin meselesi hep devam edegeldi

Dünya, 1960'lara tenha, sakin, mütevekkil bir yetinmenin zemini üzerinde sükûtun hâkim olduğu, gelenekçi, kuralcı ve muhafazakâr; durgun ama asude hayatların yaşandığı bir vaziyette girdi. Sonra Beatles ve akabinde Rolling Stones adlı İngiliz rock ve blues grupları egemen olan griliği fütursuzca renklendirdiler. İnsanları o donmuş bir fotoğraf gibi görünen dünyayı sarsmaya sonra da değiştirmeye teşvik etmeye başladılar.

Hayata gönenç sarmalı hakim olurken beklenmedik bir anda Hippi şimşeği çakınca gözler kamaştı ve eskiye karşı alaycı, toleranssız topyekûn bir mücadele başladı. Ama yeniyi yaratarak ve üreterek yapıldı bu, elbette ki yaşayarak.

Egemen muhafazakâr paradigma sorgulanmaya, rock ve Hippi darbeleriyle obüs tesiri yaratan ataklarıyla hegemonyasını yitirmeye başladı. Hayat bir festival coşkusuyla yaşanır olmuştu. O asık suratlı tutucu ve her türden değişim heyecanından iğrenen mutedil ve itidal davetkârı tiplerin yerini neşeli, güler yüzlü, şiiri ve müziği çok seven genç, başkaldıran insanlar almaya başladı. Çok mutluyduk. Ama bir müddet sonra absürt bir antagonizma bu mutluluğu gölgelemeye başladı.

Şenlik ve Savaş antagonizmasıydı sözünü ettiğim.

Flower Power, Beatiful People arzu ve şevkle Summer of Love şenliğine Beatles'ın Sergeant Pepper… Albümü eşliğinde hazırlanmanın esrikliğini yaşarken 1966 yılında peş peşe hüzünler yaşandı.

Gazetelerde hippilerin fotoğraflarının alt manşetlerinde haritada yerini bile gösteremeyeceğimiz küçük bir ülke, Vietnam, Ho Chi Minh ve Vietkong isimleri öne çıkmaya başladı.

Vietnam, ABD ordusu ve hava kuvvetleri tarafından yakılıyor insanlar kitleler halinde vahşice imha ediliyordu.

Bir müddet sonra da basında Fedaiyyun denilen poşulu ve makineli silahlarıyla genç erkek ve kadın gerilla resimleri Filistin sözcüğünün yanında yer almaya başladı. Yaser Arafat - FKÖ, George Habaş - FHKC, Kara Eylül isimleri hafızalarda yer ediyordu.

Filistin'in sembol ismi Leyla Halid
Cephede mevzilenmiş Filistinliler

Çünkü öğrendik ki Altı Gün Savaşı veya Haziran Savaşı denilen ve 5 Haziran 1967 Pazartesi günü, İsrail ile Mısır, Ürdün ve Suriye arasında başlayan ve 6 gün süren kanlı bir savaş sonunda İsrail mutlak zafer kazanmış savaşın akabinde:

Mısır'dan Sina yarımadasını, Suriye'den Golan tepelerini, Filistin'den Gazze şeridiyle Batı Şeria topraklarını ilhak ederek sınırlarını dört kat büyütmüş.

Bu hadise başta Filistin meselesi olmak üzere günümüzün Orta Doğu gibi birçok sorunun kaynağını oluşturdu.

1960'ların şenlikli yaşamı 1967 yılında kasvetli bir toplumsal öfke ve kederle tanıştı. Uğursuzlukların artarda geldiği bir yıldı. Filistin ve Vietnam'da olanların dışında başka hüzünler de yaşandı. Hippilerin taparcasına sevdiği caz müzisyeni John Coltrane vakitsiz ölmüş, Doktor Guavera Bolivya dağlarında kurşuna dizilmiş ve Beatles artık canlı konser vermeme kararı almıştı.

O absürt antagonizma hayatlarımızda kapanmayacak yarılmalara neden oldu. Çünkü neşe ve dünyanın daha iyi bir yer olup mutlu hayatların yaşanacağına olan naif ütopya savaşların ağır gölgeleri altında kalıp matlaşmaya başladı.

Japonya, Fransa ve en son ABD tarafından işgal edilmeye kalkışılan Vietnam verdiği destansı savaşlarda, 15 milyona yakın şehite karşın dünya halklarının ve 68 kuşağının yoğun destekleriyle sonunda zaferi kazanmıştı. Ama artık bu desteklerin önderlerinden Hippiler ve Beatles yoktu.

Filistin ise bir uluslararası sorun boyutuna gelmişti.

Arenaya çıkan 68 kuşağı, Filistin meselesine özel bir ilgi ve ihtimam gösterdi. Çok duyarlıydılar İsrail'in Filistin halkına karşı nefret dolu acımasızlığına karşı. Vietnam'a nasıl destek olunduysa Filistin halkı için de aynısını yaptılar. Rote Armee Fraktion'dan, Japon Kızıl Ordusundan ve başka ülkelerden M-L 68'liler Filistin savaş bölgesine koştular.

Türkiye'nin devrimci 68'lileri de geri kalmadı. Okullarını, pırıl pırıl geleceklerini bırakıp Filistin'e fiilen destek vermeye gittiler. Mevzilerde savaştılar İsrail işgal ordusuna karşı.

Bu süreçte Bora Gözen ve 7 arkadaşı İsrail güçlerince katledildi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Kadir Manga, Mustafa Yalçıner ve başka 68'li devrimciler de savaş alanındaydılar. Daha sonra döndüler ve ilk üçü idam edildi. Kadir Manga Nurhak'ta vurularak öldürüldü, Yalçıner aynı yerdeki pusuda ağır yaralandı, sağ yakalandı ve akabinde 13 yıl hapis yattı. O yarılma bu yaşananlarla daha da derinleşti ve travmatik izleri kalıcı oldu.

Vietnam'ın 1974 yılındaki görkemli zaferi yıllar içinde unutuldu. 68'liler tıpkı hippiler gibi aktif mücadele arenasının dışında kalmaya başladılar, yaşları nedeniyle.

Ama Filistin meselesi hep devam edegeldi. Kanlı 6 gün savaşları sırasında İsrail'in başbakanı Golda Meir isimli bir kadındı. Daha sonra Beyrut kasabı olarak nam salan, Sabra ve Şatilla mülteci kamplarındaki çoğu çocuk 3500 Filistinli mültecinin 1982 yılında katlinden, Said Haddad adlı caniyle birlikte, sorumlu tutulan Ariel Şaron, Filistinlilere hayatı cehennem etme geleneğinin simge isimleriydiler. 57 yıl sonra yani şimdi Netanyahu, insanlık dışı bir iştiha ile idollerinin meşrebine uygun yöntemlerle o geleneğin icaplarını harfiyen yerine getiriyor.

Deniz'ler, George Habaş, Abu Ammar, RAF ve 68'liler artık fiilen ve fiziken olmasalar da başlattıkları mücadele geleneğinin içinde bulunan insanların dünyanın birçok ülkesinde dalgalanan Deniz haline gelerek küresel bir eylemliliğin özneleri oluşuna tanık oluyoruz.

İnsanlık mütegallibenin değil, 1960'ların çiçek çocuklarının başlattığı yarım bıraktırılan sevgi yazını ve o küresel şenliği, şiirle, müzikle dolu hayatları barış ve esenlik içinde yeniden yaşamayı hak ediyor.

Bu uğurda mücadelenin kendisi bile o şenlikli hayat kadar güzel ve insanidir.

Reel politik kaygılarıyla aciz kalan devletlerin değil, insani güzelliğin seferber ettiği insanlardan müteşekkil sivil toplumun Gazze'yi kuşatan Netanyahu'yu kuşatmaya başlaması umudu arttırıyor elbette. Üstelik aralarında çok sayıda İsrailli ve başka ülkelerde yaşayan Yahudi kökenliler de gönüllü olarak, bu kuşatmada kendi iradeleriyle yer alıyor.

Artık o antagonizmanın ebediyen defedilip, müsebbibi olduğu yarılmanın kapanma vakti geldi. Bunun da ilk adımı Filistin halkının kurtuluşu ve özgürlüğünü elde etmesiyle atılmış olacaktır.

Deniz'in gerilla kimliği
Deniz ve arkadaşları Filistin kampında
Deniz baskına uğrayan Filistin köyünde mevziye koşarken
Deniz mevzide

Yazarın Diğer Yazıları

Burhan Sönmez’den bir gerilim ve aşk romanı: Franz K. Âşıkları

Sone eseri Franz K. Âşıkları, okur kitlesinin beklemediği bir biçim ve tarzda olduğundan, Sönmez’den Kuzey ile başlayan çizgisinde bir roman bekleyen okurları için şaşırtıcı bir sürpriz oldu

Mersin’de Ütopya’nın adı: ÜTO’s Yeniden

Şan olsun yolundan, ütopyasından ayrılmayan Simurg’lara...     

Deniz Ayma'dan siyasi bellek sosyolojisine tarihsel değerde bir katkı

Nasıl ki yetmişlerin kuşakları ve sonraki nesiller 55 yıl sonra 68 kuşağını ve o dönemi bu kitap muadili çalışmalardan oluşan kaynaklar sayesinde öğrendi ise, 60 yıl sonra da Deniz Ayma'nın eserine 78'lileri öğrenmek isteyenler müracaat edecekler