11 Ağustos 2016

Zurnanın zırt dediği yere doğru

İş bu raddeye vardığında eldeki malzemenin çürüdüğü ve kokmaya başladığı anlaşılır...

Soma'nın maden sahibi de Fethullah Gülen'in yeni bir cürmüyle karşımıza çıktı ve madendeki felâkete FETÖ'nün yol açtığını açıkladı. Hayret, onun bu aydınlatıcı açıklamasından sonra tutukluluk haline son verilmemiş. Neyse, belki bir dahaki duruşmaya... Sadakati gerekli kulaklara ulaşınca...

Hrant Dink cinayetinde değil de cinayetin örtülmesinde cemaatçi polislerin oynadığı rolü tahmin ediyorduk; geri kalan "milli erkân"la birlikte. Ama şimdi cinayetin kendisinde rol oynadıkları noktasına geldik gibi. Bunu yaptılarsa Zirve neden olmasın? Roboski zaten şüphe götürmez ya, Muhsin Yazıcıoğlu da suç listesindeki maddelerden biri gibi görünmeye başladı.

Böyle böyle, "Dünya savaşını da Fethullah çıkardı"ya kadar yolu var. O maden sahibinin çıkışı simgesel. İş bu raddeye vardığında eldeki malzemenin çürüdüğü ve kokmaya başladığı anlaşılır.

Ama Tayyip Erdoğan'ın bu yöntemi kolay kolay elden bırakmayacağı anlaşılıyor. Ne demişti? "Ortaya çıkan bunca ihanet belgesine rağmen bu yapının içinde kalmakta ısrar edenler, hiç kusura bakmasınlar, başlarına gelecekleri kabul ediyor demektir. Terör örgütü içinde barınana terörist denir. 'İllegal terör yapılanması' veya 'illegal terör örgütü' diyerek üzerlerine gideceğiz." 

Buna benzer başka cümlelerle de kararını belirtti. Ama, örneğin tutuklanan gazetecilerin varlığı da nasıl bir strateji izleneceği hakkında fikir veriyor. Herhalde o insanlar oturup "Darbeyi 15 Temmuz'da yapalım, TRT'de 'Yurtta Sulh Konseyi' adına şu bildiriyi okuyalım" diye plan kurmadılar. "Fethullahçı" diye bilinen kurum ve kişilerle ilişkileri olduğu için tutuklandılar (Bu ilişkilerini inkâr etmiyorlardı). O kurum ve kişilerle ilişkisi olmak darbe girişiminde yeri olmak anlamına gelmiyor. Gelemez de. Buna rağmen tutuklanmış durumdalar. 

Fethullah Gülen, yakın tarihin hemen hemen her sayfasını kirleten bütün bu lekeleri kendi üstüne alarak temizleyecek bir deterjan ya da çamaşır suyu değil

 Sorun "Fethullahçı" diye bilinenlerle ilişkisi olmaksa, birbirlerine girinceye kadar AKP'liler ölçüsünde Fethullahçılarla aşna fişne olmuş kimse yoktu. "Bitsin bu hasret" şarkısını söyleyen de bizzat Tayyip Erdoğan'dı. Herhalde o zaman da bu iki grup birbirlerini ne zaman ve ne şekilde kündeye getireceğinin hesabını yapıyordu. Herhalde Erdoğan'ın daveti gerçekten de Fethullah Hoca'nın "vatan hasreti"ni dindirme isteğinden çok "Şu adam elimin altında bir yerlerde olursa içim daha rahat olacak" gibi kaygılardandı. Ama böyle olması yapılmış işbirliğini ve onun sonuçlarını geçersiz kılmıyor. Ve şu kadar yüz "FETÖ'cü general" varsa bunun sorumlusu herhalde Şahin Alpay ya da Nazlı Ilıcak ya da tutuklanmış gazetecilerden herhangi biri değil. 

Geçenlerde şu Sarıkaya üstüne Ahmet Altan yazmıştı: Tamam, "savcı" kılığına girmiş bu adamın onun bunun teşvikiyle şöyle ya da böyle "iddianame" şişirmesi hem bir ahlâksızlıktır, hem de fiilen suçtur. Ama orada söz konusu olan ve şimdi unutturulan olay bir kitapçının dükkânında öldürülmesidir. Öldüren de Fethullah Hoca falan değildir.  

Fethullah Gülen'in bu memlekette yapılmış darbeleri alkışladığı söyleniyor. Herhalde doğrudur. Her şeyi öncelikle Silâhlı Kuvvetler'e kadro sızdırmak üstüne kurmuş bir adam elbette böyle yapacak. Ama, "yapılmış darbeleri alkışlamak" o "darbeleri yapmak" demek değil. O darbeler yapıldı, o darbelerin yapılması için de pek çok şey yapıldı. Fethullah Gülen, yakın tarihin hemen hemen her sayfasını kirleten bütün bu lekeleri kendi üstüne alarak temizleyecek bir deterjan ya da çamaşır suyu değil. 

Soma’da 301 işçiye mezar olan madenin patronu, onlarca ihmal ortaya çıkmasına rağmen ‘Ülkemiz PKK, DHKPC, FETÖ saldırısı altındadır. Bu örgütler Soma'yı da yapmışlardır’ diye savunma yaptı

Bir gün Rus uçağı düşürülüyor, bunun haberiyle sarsılıyoruz. "Şimdi bu iyi olmadı," demeye kalksak, malûm çevreler malûm üslûplarıyla "vatan haini" imalarında bulunuyor - ya da imanın ötesine geçiyor. 

Derken gün geçiyor ve anlaşılan Türkiye'yi yönlendiren irade de "bunun iyi olmadığı" sonucuna varıyor.

O maden sahibinin çıkışı simgesel. İş bu raddeye vardığında eldeki malzemenin çürüdüğü ve kokmaya başladığı anlaşılır

Varana kadar, "Düşürdük, gene düşürürüz! Var mı bana yan bakan?" havasında gidiyoruz ve "Böyle yapmayın" diyenlere çok kızıyoruz. Sonra, bu afur tafur yürümeyince, iş, uçağı düşüren pilotların Fethullahçı olmasına kadar uzanabiliyor. Buna "milli siyaset" gereği karar verilecek olsa, bu sefer de "O adamları ne diye suçlu çıkarıyorsunuz?" diye sormak suç olacak.

Bunlar Orwell'ın Hayvan Çiftliği'nde, 1984'te yazdığı davranışlar. Her yeni durumda "Parti Tarihi"nin yeniden yazılması hikâyesi bugün burada tekrarlanıyor.

Bu dünyada Müslümanlar Amerika'yı keşfediyor. Kristof Kolomb, Küba dağlarında Müslümanların yaptığı camiyi görüyor, Soma'da madeni Fethullah göçertiyor ve "Fethullah bunların hepsini yapmış olamaz" diyenler -kusura bakmasınlar ama- "başlarına geleni kabul ediyor..."

Bunların hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğuna da Tayyip Erdoğan karar veriyor.

Oceania'ya hoş geldiniz.

Ocenia "eski" gelirse "yeni Türkiye" de diyebilirsiniz. Öylesi daha "yerli ve milli" olur.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Nazar

Asvadzadzin’de bu sefer Nazar’ı öbür dünyaya uğurlamak üzere bulunmak içimi acıttı. Ne acelen vardı, Nazar? 

Bugünlerin siyasi bulmacası

Devlet Bahçeli “Öcalan” çıkışıyla ne demek istedi? Erdoğan ile bir plan hazırlamışlarsa bu plan ne olabilir? Hareket aşamasına gelince ne olabilir?

Dış ilişkiler

Tayyip Erdoğan Türkiye’nin dış politikasını “monşerler”in elinden kurtardı. O elinden geleni yaptı, “kurtardı” ama bu kurtuluş bizim için iyi mi oldu, kötü mü hiç emin değilim

"
"