08 Temmuz 2017

Avrupa Parlamentosu

“Önyargılı Avrupa!” nutuklarının atıldığı sırada, Büyükada’da otel basıp insan hakları savunucularını gözaltına almak, toplayıp götürmek olağan davranışı haline geldi

Avrupa Parlamentosu oylamasını yaptı ve Kati Pirinin yazdığı raporu kabul etti. Rapor, AB ile Türkiye arasında yalan yanlış devam eden müzakerelerin de askıya alınmasını öneriyordu. Öneri kabul oldu. Hep bildiğimiz gibi Avrupa Parlamentosu kararları tavsiye niteliğindedir. Onun için de “Bizi bağlamaz” diye babalanmaların bir anlamı yok. Zaten kimseyi bağlamıyor. Ancak, bir de, çok revaçta olan “Yok hükmünde” ibaresi dolaşımda. Bu yanlış. Karar pekâlâ “var” hükmünde.

Avrupa Parlamentosu’nun 750 üyesi var. Tabii herkes oylamaya katılmamış; katılım 550 bile değil. Gelgelelim, “askıya alınmasın” diyen topu topu 64 kişi çıkmış. 477 kişi “alınsın” demiş. Bu, Türkiye’deki siyasi gidişin Avrupa’da ve “Avrupalı” olarak kabul edilemeyecek bir mahiyet aldığını düşünenlerin ezici bir çoğunluk oluşturduğunu gösteriyor. Böyle olduğu için Avrupa Birliği temsilcileri Ankara’ya gelip “Referandumu iptal ettik” demeyecekler. Bu olmayacak diye burada “yetkili” birileri kalkıp “Yok hükmünde” diye konuşuyor. Dünyada yarattıkları izleniminin, dünyaya verdikleri mesajın sonucu bu. Bu yapılanlar hakkına dünyada oluşan kanaatin sonucu. “Yok hükmünde” dedikleri şey bu.

Avrupa Parlamentosu’nun bu oylama ve kararı buradaki iktidarı sarsalamaz, çünkü bu iktidar zaten “Avrupa karşıtı” bir siyaset güdüyor ve bu yolda yaptıklarının demokratik dünyada onay görmeyeceğini elbette biliyor. Ancak, resmî düzeyde Avrupa “düşmanlığı” derecesine varan bir söylem egemen olsa da, aslında AB içinde, hiç değilse Avrupa’ya yakın durmaktan yana olanlar hala çoğunluktadır sanıyorum. Bu durumda iktidar Avrupa ile ilişkileri resmen ve bizzat kesen taraf olarak görünmek istemiyor. Bir yandan, bu bağların olduğu kadarının da kesilmesine yol açacak her şeyi yapıyor, bir yandan da “biz eleştiriye açığız; ama bu önyargı” söylemini elden bırakmıyor.

Dolayısıyla, şu karar ve benzeri durumlarda “Bunlar önyargılı!” Bunlar bize düşman!” edebiyatını alevlendirecekler. Alevlendirecekler ki, halk, “Onlar yaptı” diye düşünmeye koşullandırılsın.

Ve aman! Aman, zinhar, “Yahu  biz ne yapaıyoruz?” diye düşünmeye başlamasın.

Onun için, tam bu kararın çıktığı ve bizim, yani bizdeki iktidarın, “Önyargılı Avrupa!” nutukları attığı sırada, Büyükada’da otel basıp insan hakları savunucularını gözaltına almak, toplayıp götürmek, “Ne oluyor?” diye sorulunca “Silahlı terör örgütü” türünden “infracomic” açıklamalar yapmak, bu iktidarın normal, olağan davranışı haline geldi.

“Ne oluyor, ne bitiyor?” diye meraklanmaya, soru sormaya, zihinde bir açıklama sistemi kurmaya gerek yok. Böyle bir çabayla yorulmaya gerek yok. Olaylar kendileri açıklıyor ne olduğunu, nasıl olduğunu ve en önemlisi nereye gidildiğini.

Yazarın Diğer Yazıları

Nazar

Asvadzadzin’de bu sefer Nazar’ı öbür dünyaya uğurlamak üzere bulunmak içimi acıttı. Ne acelen vardı, Nazar? 

Bugünlerin siyasi bulmacası

Devlet Bahçeli “Öcalan” çıkışıyla ne demek istedi? Erdoğan ile bir plan hazırlamışlarsa bu plan ne olabilir? Hareket aşamasına gelince ne olabilir?

Dış ilişkiler

Tayyip Erdoğan Türkiye’nin dış politikasını “monşerler”in elinden kurtardı. O elinden geleni yaptı, “kurtardı” ama bu kurtuluş bizim için iyi mi oldu, kötü mü hiç emin değilim

"
"