05 Kasım 2012

Mezopotamya Ekspresi: Kürtler olmadan olmaz

Gazeteciliğin abece’sinde heyecan, araştırmak, sormak ve ahlakî olmak önce gelir

Gazeteciliğin abece’sinde heyecan, araştırmak, sormak ve ahlakî olmak önce gelir. Olmazsa olmaz düsturlardır bunlar. Tabii ki eşit mesafe, objektiflik, ormanı ağaçlarla aynı anda görme yeteneğini de eklemek gerekir. Mesleği kuru ve yalın yapmanın bir yanlışı yoktur; bilakis tercih meselesidir. Kurallarda yazmaz ama coşku, tutku, peşinden koştuğun bir “mesele”nin olması ve tabii ki hayata ve konuya her daim heyecanla sarılmak, hissetmek, üzülmek, sevinmek… Tüm bunlar, gazeteciliği “meslekten” öteye taşır. 

xxxx

Bu uzun girizgâhın serencamı ise Mezopotamya Ekspresi kitabı ve yazarı Cengiz Çandar. Çandar “Ekspres”in kimi zaman yolcusu, kimi zaman da makinisti. Türkiye’de muhabir ruhlu yazarların sayısı az. Cengiz Çandar da belki aynı kuşaktan Hasan Cemal ile birlikte en başta gelenlerden. Seveni kadar sevmeyeninin olması belki Çandar’ı daha özel bir yere koyuyor. Siyasi yaklaşımları tartışılabilir; bu satırların yazarı da tartışmıştır. Ancak, “Mezopotamya Ekspresi” mesleki tutkusunu Ortadoğu’da bulan, Cem Erciyes’in deyimiyle “hayatı siyaset olmuş bir gazetecinin anıları.”

Ekspresin birçok yolcusu, değişen koşullara göre lokomotifi var. Filistin Direnişi, Yaser Arafat, Beyrut Kuşatması, İran Devrimi, 68 kuşağının Filistin kamplarında ifadesini bulan heyecan ve idealizm. Yenilgiler, geri çekilmeler. Ama 40 yıllık ‘eksprese’ asıl lokomotif olansa Kürt sorunu ve Kürtler.

xxx

Çandar, 640 sayfalık kitabında, içinde kendisinin olduğu 40 yıllık bir Ortadoğu tarihinin fotoğrafını çekerken odağa Kürtleri ve Kürt sorununu koyuyor. Bir kısmını unuttuğumuz, bir kısmını ilk kez duyduğumuz bu süreçte yaşananlarla yakın tarih yolculuğu söz konusu: Özellikle Kürt sorunundaki önemli dönemeçler, cesur çıkışlar, kaçan tarihî fırsatlar.

Mezopotamya Ekspresi’ne Beyrut’tan binen Çandar “Türkiye’nin, Kürtler olmadan, tarihle yüzleşmeden Ortadoğu’ya açılamayacağını” söylüyor. Hâlâ da bunun mücadelesini veriyor.

xxx

Kitapta yakın dönemin birçok siyasi gelişmesi ve ilginç ilişkileri; özellikle Kürt meselesinde merakla okunacak bölümler mevcut. Ancak, 1982’de, uzun kuşatmanın ardından FKÖ’nün kenti terk etmesi üzerine o dönem çalıştığı Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Beyrut Bir Aşktır” yazısı bana göre bir “Beyrut Kasidesi.” Kendi deyimiyle “yaşamanın azap, kopmanın ise boşluğa düşmek olduğu” bir şehir.

Mezopotamya Ekspresi, Türkiye’de örneği az olan gazetecilik kitaplarından.

Yazarın Diğer Yazıları

Dağa çıkılmaması için önce dağdakilerin inmesi gerekiyor

Barış sürecine rağmen çok sayıda gencin Kandil’e yol alması belli bir güvensizliğin göstergesi mi?

Sandık birleştirmiyor, bölüyor!

Irak gibi insanların etnik ve mezhebi kökenlere göre hareket ettiği, oy kullandığı bir ülkede seçimler, tarafları bir araya getirmekten çok uzaklaştırıyor.

Kürtlere haksızlık mı yapılıyor?

Kürt hareketi tarihsel bir zihin altı ve tecrübeyle daha sabırlı ve temkinli ilerlemeye çalışıyor. AKP hükümetini eleştirmekten kaçınmıyor, sokakta yerini alıyor.

"
"