18 Şubat 2010

İran, Türkiye'yi oyalıyor mu?

Türkiye İran’la Batı arasındaki krizi yumuşatmak için girişimlerini ısrarla sürdürüyor. Bu krizde krizde çaba gösteren, gösterecek olan başka bir ülke de yok gibi.

Türkiye İran’la Batı arasındaki krizi yumuşatmak için girişimlerini ısrarla sürdürüyor. Bu krizde krizde çaba gösteren, gösterecek olan başka bir ülke de yok gibi. İran’a yönelik herhangi bir saldırı ihtimali olmasa bile İran, Irak gibi kolay yutulur bir lokma değil. Yaptırımlar ağırlaşacak gibi ancak Davutoğlu’nun Tahran ziyareti sonra aldığımız bilgiler İran’ın geri adım atma niyeti olmadığı yönünde. Peki, Türkiye ne yapmaya çalışıyor? Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun çabaları sonuç verecek mi?

İki yönlü çaba
Türkiye’nin çabası iki yönlü. Resmi açıklamalar diplomisi yoluyla uzlaşma sağlamak. Bunun tercümesi ise “Tahran’ı nükleler enerji çalışmalarının barışçıl olduğu konusunda Batı’yı ikna etmesi, yani, batının öngördüğü şekilde takasa yanaşması. Batı’yı da herhangi bir fiziki saldırıda bulunmaması, ambargoyları daha da ağırlaştırmaması konusunda zorlamak.
Tahran’daki basın toplantısında Türkiye’nin çabalarını destekleyen İran Dışişleri Bakanı Manuçer Mottaki’nin “İran’ın nükleer faaliyetleri konusunda ikinci bir müzakere dönemine gireleceği. Türkiye’nin de önemli bir rol oynayacağı” açıklamasının altı çizilmesi gerekiyor. Özellikle “ikinci müzakere dönemi”nin anlamı şu: İran şu anda takas planına sıcak bakmıyor; elindeki uranyumun yurtdışında Fransa ve Rusya’da zenginleştirilmesi önerisi geride kaldı. Bu noktada İran artık “uranyumu zenginleştirdi ya da zenginleştirme çok yaklaştı. Pazarlıklar da artık bu noktadan itibaren başlayacak.”
 Bu nokta çok önemli çünkü yeni aşamada İran elini güçlendirmiş ve pazarlıklara bu seviyeden yapacak gibi görünüyor. Diğer yandan bu durum batının yaptırımları hayata geçirmesi açısından dezajantaj.

İran sonuna kadar direnecek
İran elini güçlendirdi ama baskıların artacağını da biliyor. Belki çok zor durumda kalacak. Ancak, yönetimin başka seçeneği yok. Geri adım atması hem içeride hem de dışarıda zayıf düşer. Sonuna kadar direnecek.
Türkiye’nin çabalarına hep sıcak yaklaşılıyor ancak bu Türkiye’nin tek başına halledebileceği bir sorun değil.İşin içinde Çin, Rusya var. Açıkçası Türkiye kendi kontrolünde olmayan bir süreçi kontrol etmeye çalıştığı anlatılıyor. Evet, Türkiye neredeyse çaba gösteren tek ülke konumunda. Davutoğlu sürekli Tahran’la görüşüyor. ABD ise Çin ve Rusya’yı ikna etmek, BM Genel kurul’nda ambargo için uluslararası meşruiyeti sağlamak için çabalıyor. Ama Çin’in İran’la olan petrol alım ilişkisi, 4.7 milyor dolarlık doğalgaz çıkarma anlaşması, bu ülkeyi farklı kılıyor. Rusya S-300’leri İran’a satabileceğini söyledi. Dolayısıyla sorun sadece İran değil bölge hatta dünya sorunu.

Peki ne olacak?
Yeni ambargoların geleceği, İran’ın daha da sıkışacağı, ama içeride herkesin kenetleneceği halkın da birçok zorluğa rağmen yönetimi destekleyececeği, ABD’nin de sorununun böyle çözülmeyeceğini hala anlamadığı” söylenebilir.
Türkiye çabası İran’nın niyete bağlı olarak sonuç verecek. Aksi taktirde Türkiye’nin istediği bir çözüm mümkün değil. İran sanki Türkiye’yi boşa çıkarıyor, kendi rolünü Türkiye’ye kaptırmak istemiyor. Türkiye’nin rolünü önemsemek ama fazla hayalci olmadan bölgedeki dengeleri de bilmek gerekiyor. Yoksa Ortadoğu bir anda ayağınızın altındaki zemini kaydırabilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Dağa çıkılmaması için önce dağdakilerin inmesi gerekiyor

Barış sürecine rağmen çok sayıda gencin Kandil’e yol alması belli bir güvensizliğin göstergesi mi?

Sandık birleştirmiyor, bölüyor!

Irak gibi insanların etnik ve mezhebi kökenlere göre hareket ettiği, oy kullandığı bir ülkede seçimler, tarafları bir araya getirmekten çok uzaklaştırıyor.

Kürtlere haksızlık mı yapılıyor?

Kürt hareketi tarihsel bir zihin altı ve tecrübeyle daha sabırlı ve temkinli ilerlemeye çalışıyor. AKP hükümetini eleştirmekten kaçınmıyor, sokakta yerini alıyor.

"
"