Ocak ve Şubat ayları Kürt sorunun çözümünde önemli bir ayak. Çünkü Ocak ve Şubat ayında meselinin çözümüne yönelik irili ufaklı adımların en azından zemininin oluşturulması planlanıyor; diyalog devam ediyor.
Devletin çeşitli birimlerinin Abdullah Öcalan ile görüştüğü artık sır değil. Bu görüşmelere zaman zaman ara verilse de hala devam ediyor. PKK’nın tavrı, BDP’nin çeşitli çıkışları ya da Abdullah Öcalan’ın sertlik yanlısı, tehdit kokan demeçleri yoğunlaştıkça görüşmelere ara veriliyor; hava muhalefeti, koster bozuk gibi bahanelerle mazeretler yaratılıyor. Diplomatik bir tabirle Abdullah Öcalan’a “düşünme fırsatı”, “değerlendirme süresi” amiyane deyişiyle “ayar” veriliyor.
Bu durum aslında devletin görüşmecileriyle Abdullah Öcalan arasındaki “güven” ilişkisini de kapsıyor. Bilindiği gibi en büyük sorun tarafların birbirine duyduğu güvensizlik. Her iki taraf da karşı taraftan en azından konuşulan konuların arkasında durup durmayacağından emin olmak istiyor. Tabii ki tarafların diğer kesimleri ikna gücü ve yeteneği de bu güven parantezinde değerlendiriliyor. Abdullah Öcalan bu noktada ikilem yaşıyor. Bu ikilem devletin verdiği sözleri tutmaması ile örgüt karşısında zordur durumda kalma ya da örgütün kendi denetimi dışında harekete geçme ihtimali.
Bu nedenle Öcalan bu süreçte tüm ipleri elinde tutmak niyetinde. Demokratik Toplum Kurultayı'nın taslak çalışmasına kızıyor, “Ben burada yeni bir zemin yaratmaya çalışırken siz en azından şu an için gereksiz ayrıntılarla uğraşıyorsunuz” diyor. Şimdi daha önemli bir noktadayız, “bayrak, toprak vb. konularla” süreci aksatmayın demek istiyor.
Demokratik Toplum Kongresi önümüzdeki günlerde yeni bir çalıştay düzenleyerek daha geniş bir katılımla bu kez daha ayakları yere basan bir taslak üzerinde yoğunlaşacak gibi görünüyor.
Ancak, medyada bu süreci okuma konusunda da sıkıntı yaşıyor. Hala bazı gazeteler çok geri bir söylemle 20 yıl öncesinin "terörle mücadele" mantığı ile hareket ediyor, kimisi de Kandil’de açıklama yapan Karayılan’ın sözlerini yanlış değerlendiriyor; örgüt içinde bölünme olduğunu iddia ediyor.
İmralı süreç devam ediyor. Ocak ve Şubat aylarında seçim sonrasına yönelik olarak, hazırlanacak anayasada nelerin olup olamayacağının pazarlığı olmasa bile ipuçları veriliyor. Sadece anayasa değil, Hakikatleri araştırma Komisyonu da ele alınıyor. Mart ayına kadar en azından söylem bazında güven duyulduğu takdirde ateşkesin devamına karar verilmesi düşünülüyor. Süreç hızlı ilerliyor. Önümüzdeki 3 ayı her anlamda doğru okumak, her türlü provokasyona da dikkat etmek gerekiyor. Diyalog zemini nazik bir denge ile devam ettirilmeye çalışılıyor.