Malum her 24 Nisan öncesi hop oturup hop kalkarız.
Nedeni bellidir: Amerikan Senatosu Ermeni Soykırımı Tasarısı konusunda nasıl bir karar verecek? Amerikan Başkanı hangi kelimeleri kullanacak? Bu yüzden 24 Nisan öncesi Türkiye’den Washington’a heyetlerin gittiği, lobi şirketlerinin “ikna” faaliyetlerinin hızlandığı, Yahudi lobilerinin harekete geçirildiği bilinir.
* * *
Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yetkililerine göre bu yıl endişe edecek bir şey. Zaten bu yıl sorun 24 Nisan’da değil, geçen yıl imzalanan Türkiye-Ermenistan arasındaki protokollerinin geleceği ile ilgili.
* * *
Ermenistan Anayasa Mahkemesi, imzalanan protokolleri kabul etti. Ama gerekçeli kararında "ilişkilerin tarihsel boyutunu incelemek üzere kurulması öngörülen komisyonun kesinlikle 1915'te yaşananları ele almayacağını” belirti.
İkincisi, protokolde yer alan “karşılıklı sınıra saygı duyulması" konusunda, Ermenistan Anayasası'nın giriş bölümüne ve Bağımsızlık Bildirisi'ne atıf yaptı. Böylece, Türkiye'nin doğusunu “Batı Ermenistan” olarak kayda geçiren belgelere atıf yapılmış oldu.
* * *
Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimiz üst düzey yetkili. gerekçeli kararın protokolleri sakatlayabileceğini açıkladı. Yani Türkiye 4 yıldır adrm adım oluşturduğu normalleşme sürecinin boşa gitmesinden kaygı duyuyor. ama masadan çekilen taraf olmak istemiyor. Ancak bu haliyle protokollerdeki 1915’le ilgili kurulacak olan tarih komisyonu kadük kalıyor. Çünkü Ermenistan Anayasa Mahkemesi “1915 soykırımdır. tartışılmaz” diyor.
Türkiye’nin bunu kabul etmeyeceği biliniyor. O zaman bu komisyon ne yapacak sorusu akla geliyor.
İkincisi ise, sınırlar konusunda kendi belgelerine atıfta bulununca da bugünkü sınırlara gölge düşüyor.
* * *
Bu nedenle Türkiye, Ermenistan’ın kendi iç hukukundan yola çıkarak uluslararası hukuku ihlal ettiğini düşünüyor ve bunun kabul edilemez olduğu söyleniyor. “Biz protokollere bağlıyız. Aynı tavrı Ermenistan’dan bekliyoruz” deniyor.
Peki, Türkiye bu durumda ne yapıyor? Süreci aksatmak isteyen taraf olmadığını göstermek için protokoller konusunda Amerika ve İsviçre nezdinde garanti istiyor. Hem de bunun yazılı olmasında ısrar ediyor.
* * *
Yazılı istemesinin nedeni ise “sürecin protokollerde imzalandığı şekilde devam edeceğinin” garantisini almak, ABD ve İsviçre’yi sorumluluk altına sokmak.
Ermenistan ise “süreç işliyor, protokoller gerektiği gibi meclise sevk edildi. Normal prosedür devam ediyor” düşüncesinde. Evet, normal prosedür işliyor, ama Ermenistan parlamentosunun gerekçeli kararlara göre hareket etmesi halinde sürecin tıkanacağı biliniyor.
* * *
Karabağ konusuna gelince. Burada da kısa vadede bir umut ışığı yok gibi. Aslında Ermenistan ile Azerbaycan arasında görüşme trafiğinin hızlanması önemli. Hatta, Azeriler, Ermenilerin Dağlık Karabağ’daki 5 reyondan çekilmesi halinde sınırı açabileceklerini söylüyorlar. Ermeniler ise toptan çözümden yana. Türkiye’nin, Karabağ için adım atılmadan protokolleri onaylamayacağı biliniyor. Ancak şu söylenebilir: Kafkaslar’da kritik bir sürece giriliyor.
* * *
Durum karışık gibi görünse de net olan tek şey, her iki taraftaki umudu taze ve ayakta tutmanın gerektiği. Çünkü her iki tarafta da çözümden yana irade koyanlar var. Fazla vakit kaybetmemek gerekiyor. Kaybedilen vakit heyecanı ve çözümü öldürebiliyor. Mart ve Nisan ayında bu konuyu daha çok konuşacağız gibi görünüyor.