Bir yıl daha bitti ve yenisinden gün almaya başladık.
Günün birinde bir gazetecilik okulunda filan yazı dersleri verecek olursanız “Bir yazı nasıl başlamamalıdır” konusuna örnek olarak yukarıdaki cümleyi gösterebilirsiniz.
Dünya yüzünde yaşayan, IQ’su, EQ’su ve insanlığın şu anda bilmediği için başına bir harf ekleyip ortaya salamadığı başka Q’ları en düşük olanların bile bildiği sıradan bir gerçek bu.
Bir yıl bitti, o bitince de doğal olarak yenisinden gün almaya başladık.
Eskisinden gün almak imkânımız olsaydı, o zaman bu bir tercihin ifadesi olabilirdi ama öyle bir imkân yok.
Zaten bu cümle, bu nedenle çok saçma bir yazı girişi.
Ama ne yapalım, benim mesleğim de bu.
Başka iş bilmiyorum, bir yazı yazmalıyım ve o yazının bir girişi olmazsa, gelişmesi ve sonucu da olamıyor haliyle.
Günlerin nasıl geçtiğinin farkında mısınız bilmem ama on gün geçti bile.
Bilmiyorum siz de şu küçük mavi küremizde yaşayan 8 küsur milyar insanın ezici çoğunluğu gibi misiniz?
Yani bir işi yapmak için kendinize bir hedef gün seçip o günü bekler misiniz?
Güneş batmadan rafa kalkarlar
Yılbaşları bunun için biçilmiş kaftandır.
Mesela sigarayı bırakmak için kendisine hedef gün olarak 1 Ocak’ı seçenler!
Çoğu o gün geldiğinde de bırakmaz ama diyelim ki bırakanların yüzde 90’ı da daha güneş batmadan önce bu fikrini ertelemiş olur.
Bakın, bu yazının yayınlandığı tarih 10 Ocak 2025 ve iddiaya girerim ki “31 Aralık gecesi son sigaramı içeceğim” diyenlerin en az yüzde doksanı bu yazıyı okurken sigarasını tüttürüyordur.
Bunu sizlere kötülük yapmak için yazmıyorum.
Evet, sigarayı bırakmalısınız, bakın ben bıraktım, 8 yıl oldu ve aklıma da hiç gelmiyor.
Ama bunun sigara içmenize yol açan etkenlerle hiç ilgisi olmayan bir güne bağlanması yanlış.
Sigaranın kendisiyle hesaplaşmalısınız, Saatli Maarif Takvimi ile değil.
“1 Ocak’tan sonra spora başlayacağım, her gün beş bardak su içeceğim, İtalyanca kursuna yazılacağım, bir ay sadece sebze yiyeceğim, son kadehimi 31 Aralık’ta bırakacağım” gibi sözler verdiyseniz üzülmeyin, yalnız değilsiniz.
Hem bu sözleri vermek konusunda yalnız değilsiniz hem de bu sözlerinizi tutamama konusunda yalnızlık çekmeyeceksiniz.
Hayat böyle bir şey.
1 Ocak gününü sağlıklı yaşam için milat ilan ederken, kendimizi bir ocakbaşı lokantasında kaburga kemirirken bulmak gibi bir durum.
Şimdi burada bir rakam vereceğim, inanmayacaksınız ama böyle sözler verenlerin yüzde 88.6’sı daha bir ay dolmadan eski yaşamlarına dönmüş oluyor.
Bu rakamı nereden buldu acaba diye boşuna araştırmayın, uydurdum.
Artı-eksi 5 hata payıyla yapılan seçim anketlerinde bilmem hangi partinin yüzde 2 oy alacağına inanabiliyorsunuz da buna niye inanmayasınız?
Niyet etmek yarısı değil mi?
Bu gerçek, her yıl sonuna doğru insanların yeni yıl kararları almasının önünde de bir engel değil tabii.
Zaten niyet etmek bile yapmanın yarısı demiyorlar mı?
Sağ olsun, New York Times’ın “ilişkiler ve aile” muhabiri Catherine Pearson, çift danışmanları, seks terapistleri ve ilişki araştırmacılarıyla konuşmuş ve önümüzdeki yıl için çiftlere ne önerebileceklerini sormuş. Bunlardan da “altı yeni yıl kararı” üretmiş.
Indiana Üniversitesi’nde “cinsellik ve ilişkiler” araştırma merkezinin yöneticisi Justin Garcia, yeni yıl için “eşinize merakla yaklaşma kararı almanızı” öneriyor mesela.
Bu, eşinizle ilgili yeni bir şeyler öğrenmenizi sağlayacak ve eşinizle çok daha yakın bir ilişki kurmanıza yarayacak.
Mesela siz evde yokken ayakkabılarını perdeye siliyor mu, silmiyor mu?
Dr. Garcia bunun eşinize verilmiş “karşı konulamaz bir mesaj” olduğunu söylüyor: Seninle ilgileniyorum!
Ne diyeyim bilemedim; bu Amerikalılar gerçekten tuhaf insanlar!
Paylaşın ama hangi bilgiyi?
Lisanslı evlilik ve aile terapisti Elizabeth Earnshaw, eşinize “bilgi paylaşma teklifi” yapmayı öneriyor.
Tabii sizinle paylaşmasını isteyeceğiniz bilgi şöyle olmamalı: Ofis partisinde gördüğüm o yeşil gözlü kızla niye bu kadar samimiydin?
British Columbia Üniversitesi profesörlerinden psikolog Dr. Lori Brotto, “Yatak odasında bencil olun” diyor!
Aklıma bir Temel fıkrası geldi ama woke kültürü gereği anlatmamam daha doğru olacak.
“Sen bununla kimi tatmin edeceğini zannediyorsun” sorusuna “kendimi” diye cevap veren Temel yani.
Bilenler bilmeyenlere anlatabilir tabii.
Yeni yılla ilgili ilişki kararlarından birisi de “artık her şey normal” moduna geçmekmiş.
Amerikan Cinsellik Eğitmenleri, Danışmanları ve Terapistleri Derneği Başkanı Dr. Lexx Brown- James, seksi pizzaya benzetmeyi seviyor: Üzerine ne koyacağınıza siz karar veriyorsunuz. Kaç dilim istediğinize siz karar veriyorsunuz.
Denver Üniversitesi Evlilik ve Aile Çalışmaları Merkezi direktörü Howard Markman, ayda bir veya daha sık, eşinizle oturun ve her birinizin birlikte yapmak isteyeceği üç şeyi not alın, diye öneriyor.
Not almakla yetinmeyip en az birini yerine getireceksiniz ama!
Savaşmayı bırakmayın
Aile terapisti Terrence Real ise “Tekneyi sallamaya istekli olun” diyor!
Yani, birbirinize meydan okuyacakmışsınız.
Real Bey, çiftler en derin ihtiyaçları için savaşmayı bıraktıklarında, “ilk kurban tutku olur” diye uyarıyor:
“Kızgınlık büyür. Cinsellik ve cömertlik azalır.”
Bu altı öneriyi okuduktan sonra derin bir soluk aldım; iyi ki Amerikalı değilim diye!
Türkler için hayat daha kolay gibi görünüyor, bu önerilere bakınca.
Bizim memlekette “Eşinize merakla yaklaşın” önerisini yerine getirmeye çalışırken “Ne bakıyorsun yüzüme öyle dik dik” yanıtını almanız daha olası ve normal olanı bence.
Düşünün aynı evi, aynı yatağı paylaştığınız insan daha 31 Aralık mahmurluğunuzu üzerinizden atmadan karşınıza dikilip böyle kararlar aldığını söylüyor!
Elon Musk gibi bir tipin neden Eskişehir’de değil de Amerika’da ortaya çıkabildiğini sanırım daha iyi anlıyorum artık.
Bana soracak olursanız yeni yıl kararlarını filan boş verin, nasıl olsa tutamayacaksınız.
Hayatın tadını çıkarın, kimse iki kilo brokoli fazla yedi diye ya da iki kadeh şarap daha az içti diye sizden uzun yaşamayacak.
Hepimiz bu yüzyıl bitmeden göçüp gitmiş olacağız. Üç önce, beş sonra.
Netflix’te “sonsuza kadar yaşamak isteyen adam” ile ilgili bir belgesel dizi başladı. Don’t Die! - Ölme!
1977 doğumlu bir manyak, siz her yıl yaşlanırken kendisinin nasıl her yıl altı ay gençleştiğini anlatıyor.
Bakın, buraya yazıyorum: Ondan uzun yaşamazsam, namerdim!
Hem de onun kimyasal formüllerle yaşadığından çok daha eğlenceli bir hayatı!
Mehmet Y. Yılmaz kimdir?
Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu
Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.
12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı
Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu
1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.
Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.
1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.
2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.
2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.
Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı.
"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.
|