03 Mart 2023

Taşlar, kimin başına düşecek?

Muhalefet önemli stratejik hatalar yapmaz ise seçimi kaybedecekmiş gibi görünen Erdoğan ve Bahçeli'nin yanına Akşener'in isminin de yazılacağını görebiliriz

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, "masadan kalkma" kararını açıklamasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk açıklaması "taşlar yerine oturur" oldu.

O ilk şok ile başka bir şey söylemesi de zaten mümkün olmazdı.

Meral Akşener, masadan kalkma nedenini "dayatma" olarak açıkladı.

Bunu dün fark etmiş olması ilginç bir durum.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Altılı Masa'nın adayı olmak yolunda çok da ince olmayan bir siyaset yürüttüğünü dünya âlem gördü de Meral Akşener ve İyi Parti mi göremedi?

Kılıçdaroğlu'nun adaylığı bir sürpriz değildi.

Belediye Başkanları'nın görevlerine devam edeceğini söyleyerek ve bunda da ısrarlı ve kararlı olduğunu defalarca göstererek zaten kendi adaylığını açıklamıştı.

Akşener'in bu tabloya itirazı varsa bunu o vakit açıklamalıydı.

Ama rahmetli Metin Toker'in deyişiyle "burası Türkiye, burada Türkler yaşıyor ve böyle yaşıyor."

Ve Türkiye'de siyaset de böyle yapılıyor.

Her ağzını açan ilkelerden filan söz ediyor ama Türkiye'de siyaset ilkeler üzerinden yapılmaz. Daha çok bir kayıkçı kavgası izleriz.

Şimdi kuşkunuz olmasın ki Altılı Masa'nın kalan beşlisi Meral Akşener'in bugüne kadar bu ittifakın gerekliliği üzerine söylediği yüzlerce demeçten alıntılar yapacak böylece Akşener'i ilkesizlikle suçlayacak.

Bunun kararını vermiş seçmen üzerinde bir etkisi olmaz.

Kararsız seçmenin ne kadar etkileneceğini de bugünden söylemek falcılık olur.

Ancak İyi Parti'nin, bu karardan sonra "oylarımız yüzde 20'lere çıkar" hayalinin ise ham hayal olduğunu bugünden söyleyebilirim.

Akşener, partisini merkeze konumlama fırsatını böylece kaçırmış oluyor ve daha önce merkez partilere oy verdikleri için İyi Parti'ye yönelmiş önemli bir kitleyi partisinin yanında tutmakta zorlanır.

Baraj yüzde 7'ye indirildiği için baraj sorunu yaşamayacaktır ancak partisinin bugünkü milletvekili sayısına ulaşması artık çok zor.

Ve bu durum, Kılıçdaroğlu'nun "yerine oturacak" dediği taşların bir bölümünün Meral Akşener'in başına düşeceğini gösteriyor.

Bu yazıyı yazdığım saate kadar Meral Akşener'in "aday olun" diye kışkırttığı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bir açıklama yapmamıştı.

Siyaseten intihar etmek istemiyorlarsa Akşener'in talebini kabul etmeyeceklerdir.

"Kim kazanır" araştırmalarında isimleri önde çıkmış olsa da o isimlerin öne çıkmasının nedeni arkalarındaki Altılı Masa'nın varlığıydı.

Bundan sonraki en temel soru şu: Kemal Kılıçdaroğlu bu seçimi kazanabilir mi?

Kazanmaması için önemli bir neden yok.

Ortaya çıkan bu siyasi tablodan sonra HDP'nin, aday çıkarmaktan vazgeçeceğini ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığını aktif şekilde olmasa da destekleyeceğini düşünüyorum.

Sosyalist partiler ittifakının da benzer bir tutum alacağını söyleyebilirim.

Eğer bu gerçekleşirse İyi Parti'nin ittifaktan çekilmesinin yarattığı eksikliğin önemli bölümünün telafi edilebileceğini göreceğiz.

İyi Parti bir aday çıkarırsa seçimin ikinci tura kalma olasılığı çok yüksek.

Burada ikinci turda İyi Parti'nin nasıl bir tutum takınacağı önem kazanacak.

Bugüne kadar söylediklerini yutup Erdoğan'ın kazanması için sessiz mi kalacaklar yoksa ikinci tura kalacağı kesin olan Kemal Kılıçdaroğlu'nu mu destekleyecekler?

Birinci yolu seçerlerse bugüne kadar korudukları siyasi pozisyonu nasıl açıklayacaklar?

Kılıçdaroğlu'nu destekleyecekler ise dün masadan niye kalktıklarını açıklamaları gerekecek.

Akşener, seçim araştırmalarından söz ediyor ama seçim araştırmalarının verdiği en önemli sonucu ihmal ediyor: Türkiye'de seçmenin yüzde 60'ı "Erdoğan'a kesinlikle oy vermem" diyenler.

Bu tablo ikinci turun nasıl sonuçlanabileceğini de gösteriyor.

Muhalefet önemli stratejik hatalar yapmaz ise seçimi kaybedecekmiş gibi görünen Erdoğan ve Bahçeli'nin yanına Akşener'in isminin de yazılacağını görebiliriz.

Akşener'in açıklamasının ardından sıcağı sıcağına söyleyebileceklerim bunlar.

Bu pilav daha çok su kaldıracak, orası belli, tartışmaya, konuşmaya devam edeceğiz.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Müstemleke valisi mi, büyükelçi mi?

Suriye gibi ilişkilerimizi son derece hassasiyetle yürütmemiz gereken bir ülkeye meslekten bir diplomat bulunup da tayin edilememiş olması tuhaf... Türkler, Arapların ağabeyi değil. Suriye gibi yeniden ayağa kalkabilmek için yolun başında olan bir ülkeye, daha ilk günden Osmanlı güzellemeleri yapmak, akıllı bir dış politika değildir

“Şeytan” bu cinayetin neresinde?

Sinan Ateş cinayeti “ben bir suç örgütünün eseriyim” diye bağırıyor ama mahkeme heyetinin kulakları ağır işitiyor. Bir örgüt var, o maktulün “ipini çekmeye” karar veriyor ve ip çekiliyor! Hepsi biliyorlar ki bu örgüt, hapishanede yattıkları sürece onlara iyi bakacak, Yargıtay kararı bozunca da hepsi sokaklara geri dönecekler. Bunu beceremezlerse, hapishaneden firar ettiklerini duyarız

Yılbaşı kutlamaları ve “dinciler”

Rüşvet yemek, ihalelerden avanta almak, avanta kapma işine çocuklarını da karıştırmak ve nepotizm toplumumuzda kültürel ve geleneksel bir temele mi sahip ki Diyanet’in aklı sadece yılbaşında başına geliyor?

"
"