10 Mart 2023

"Renksiz kampanya" mı dediniz?

Türkiye'de yaygın olarak miting yapmadan seçim kazanılmaz, bunu bilirim, bunu söylerim

Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyası "renksiz" olacak.

CHP'de konuyla ilgili yetkililerin açıklamasına göre "renksiz kampanya", kararı verilmesinin nedeni Kahramanmaraş merkezli ikiz deprem.

Diken'in kulis haberine göre kararsız seçmenin hedefleneceği bu kampanyada "tarafsızlık" vurgusu öne çıkarılacak.

Habere göre mitingler ikinci planda olacak, vatandaşlarla yakın temas tercih edilecekmiş.

Millet İttifakı üyesi altı partinin liderleri, miting düzenlenecek kentlerin sosyolojisine göre Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte, düzenlenecek "az sayıda" mitingle seçmenin karşısına çıkacakmış.

Kampanyanın "renksiz" olmasına kim, nasıl karar verdi bilmiyorum ama doğru bir karar olmadığını söyleyebilirim.

Birincisi "renkli mitingler", depremden zarar gören, yakınlarını kaybeden, kalıcı sakatlıklarla malul olan vatandaşlarımızın acılarını yaşamamıza, hissetmemize neden engel olsun?

Çünkü her şeyden önce, miting adını verdiğimiz siyasal propaganda aracı bir eğlence biçimi değil.

Miting, seçmenden oy isteyen adayın ya da partinin ismi etrafında bir heyecan dalgası yaratmayı hedefler.

Bu heyecanın miting meydanlarından dalga dalga sokaklara, evlere ve nihayet kentlere, bütün ülkeye yayılması hedeflenir ki seçim saatine kadar seçmen diri kalsın, seçimde oy kullanacağı anı iple çeksin ve sabah da ilk iş koşup, oyunu kullansın.

Meydanları, sokakları donatacak bayraklar, kent halkının afişlerle, gezici propaganda birimleriyle miting alanına çağrılması, marşlar, şarkılar, sloganlar, izleyicilere dağıtılacak pankartlar vs. ihtiyaç duyulan bu heyecanı yaratmak için kullanılır.

Böyle bir heyecanı seçmenine geçiremeyen lideri ya da partiyi bekleyen şey hüsrandır.

Öte yandan bizim siyasal geleneğimizde seçim öncesi kentlerde, kasabalarda düzenlenen mitinglerin tek izleyicileri de zaten oy vermeye kararlı kitleler değildir.

Başka partilere oy vermeyi düşünen ya da henüz kararını verememiş seçmenler de bu mitinglerin izleyicisi olurlar.

Kimisi merak duygusuyla, kimisi kente gelmiş tanınmış bir kişiyi görme saikiyle, bazısı kentteki heyecanın bir parçası olma içgüdüsüyle miting alanında yerini alır.

Ve bu yolla etkilenecek seçmen sayısı, sanılanın her zaman çok üzerinde olur.

En azından liderin mesajının miting meydanından çıkıp, farklı kitlelere yayılmasını sağlar.

Türkiye'de yaygın olarak miting yapmadan seçim kazanılmaz, bunu bilirim, bunu söylerim.

Nitekim geçmiş seçimlerde Erdoğan tüm ülkeyi karış karış gezerken rakiplerinin örgütsel yetersizlikler ya da miting alanını dolduramamak endişesiyle miting yapmaktan vazgeçmesi, seçimlerin kaybında rol oynadı, bunu da akılda tutmakta yarar var.

Öte yandan mitingler ve benzeri etkinlikler, parti örgütlerinin diri tutulmasına da hizmet eder.

Tansiyonu yükseltici bir etki yaratır, örgütün lidere ve kazanabileceğine olan inancını arttırır.

Sokaklarda, pazar yerlerinde, halkın kalabalık olduğu çarşılarda dolaşmak, vatandaşla işyerlerinde, evlerde birebir temas kurabilmek de kuşkusuz ki çok etkili bir yöntem ancak bu asıl mesajın verileceği mitingler ile birlikte yürütülürse işe yarar.

Seçmen elbette liderin elini sıkmaktan hoşlanır ancak bu kararını vermesine ya da kararını kesinleştirmesine yetmez.

Asıl olan liderin ya da partinin halka ne vaat ettiğidir ki onu da duyabileceği yer mitinglerdir.

AKP iktidarının medyanın önemli bölümünü kontrol ettiğini de hesaba katarsanız, projelerinizi, vaatlerinizi birinci elden duyurabileceğiniz siyasal propaganda etkinliklerinin başında mitingler gelir.

Sosyal medyanın sağladığı iletişim avantajlarını elbette yok saymıyorum ancak unutmayalım ki algoritmalar nedeniyle sosyal medya iletişimi, yankı odalarına dönüştü.

Deyim yerindeyse bununla ulaşılabilecek kitle "sen, ben, bizim oğlan" olabilir.

Testi kırılmadan önce hatırlatayım.

Hiçbir seçim, Ankara'da masa başında kazanılmaz.

Geçmiş seçimlerde Erdoğan tüm ülkeyi karış karış gezerken rakiplerinin örgütsel yetersizlikler ya da miting alanını dolduramamak endişesiyle miting yapmaktan vazgeçmesi, seçimlerin kaybında rol oynadı, bunu da akılda tutmakta yarar var.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Bahçeli, Erdoğan'ı bırakır da gider mi?

MHP, sahip olduğu oy potansiyeli ile hiçbir zaman tek başına iktidar olamayacak ama bu sistem sayesinde her zaman oyunun içinde hesaba katılması gereken bir aktör olacak

Utanç verici bir mahkeme kararı

Usulüne uygun olarak belediye barınağından sahiplenilmiş, bakıma muhtaç ve bulaşıcı hastalık taşımayan hayvanların bir yerden diğer bir yere taşınması, nasıl oluyor da suç oluyor?

Bahçeli’nin endişesi gerçekten Türkiye mi?

Sinan Ateş cinayetinin varabileceği yerden endişe ettiği için mi böyle “kızım sana söylüyorum” kıvamında konuşuyor?