31 Ocak 2019

İttifaklara alışın, sistem bunu gerektiriyor

Küçük partiler büyüklerin içinde erirken tek başına ayakta kalabilecek parti HDP gibi görünüyor

HDP’nin, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerde belediye başkanı adayı çıkarmayacağını açıklaması, doğal olarak iktidar partisi ile küçük ortağının kimyasını bozdu.
Bu tabii onlara göre affedilmez bir suç!
Şimdi bir süre de bunun bir “ittifak” mı, “işbirliği” mi yoksa “güç birliği” mi olduğu tartışılacak.
Bizim siyaset dünyamızın sevdiği bir şeydir, havanda su dövmek.
Arkadaşlar bu tür işbirliklerine, ittifaklara artık alışmak zorundasınız.
Ne zamana kadar? Sistem, kendi doğası gereği ülke siyasetini iki, bilemediniz üç partiye indirgeyene kadar.
Bu doğal bir süreç olacak, oraya varana kadar da ittifaklarla yürüyecek.
Onun için bugün iri laflar edip, filanca partiyle ittifak yapmanın, işbirliği yapmanın hıyanet olduğunu söylemeyin, bir bakmışsınız yarın o partinin kucağındasınız!
Bunun nedeni, Anayasa değişikliği ile başlayan yeni yönetim sistemi.
Artık ülkeyi yönetmek için seçime katılanların yarısından 1 fazlasının oyunu almak gerek.
Her şey bunun etrafında şekillenecek ve gelişecek.
Kendi başına bütün siyasi oluşum ve partilere kafa tutabileceğine güvenenin elbette ittifaka ihtiyacı olmayacak.
Ama onun ihtiyacı yok demek, aynı zamanda karşılarındakinin ittifak yapabilecekleri anlamına geliyor.
Kaldı ki bir tek adayın, tek başına ilk turda oyların yarısını alabileceğini düşünmek de parçalı bir siyasi yapıda mümkün değil.
Onun için ittifaklar zorunlu.
Zorunlu ittifaklar ile partilerin arasındaki ideolojik ayrışmalar, farklılıklar azaldıkça ittifakta küçük olanın, büyüğün içinde eriyeceğini de göreceğiz.
Ne kadar süre sonra? Falcı değilim, bilemem ama önünde sonunda olacak olan budur.
Bugünün aktif siyasi aktörlerinin devirlerinin geçmesinden sonra bu dönüşümün daha hızlı olacağını söyleyebilirim ama.
Yerel seçimlerin doğal sonuçlarından biri de iktidar için “güvenoyu” anlamına gelmesidir.
Onun için yerel seçimlerde de artık ittifaksız bir seçim dönemi hiç görmeyeceğiz.
Öte yandan, HDP ile ittifak / işbirliği / güç birliği (adına ne derseniz deyin) neden mesele oluyor?
HDP, Anayasa’ya göre siyasi hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru değil mi?
Aynen böyle, HDP, bir siyasi parti olarak, Anayasa gereği siyasi hayatımızın vazgeçilmez unsuru.
Sevseniz de sevmeseniz de böyle olmaya da devam edecek.
Ve bugünden şunu yine söyleyebilirim ki günün birinde küçük partiler büyüklerin içinde erirken tek başına ayakta kalabilecek parti de HDP gibi görünüyor.
Devlet Bahçeli kuşkusuz bunu da bir “beka sorunu” olarak tanımlıyordur.
Ama bunu “hadi Anayasayı değiştirelim, başkanlık sistemini getirelim” diye ortaya atılmadan önce düşünecekti.
En iyi kendisinin bilmesi gerekiyordu ki yaydan çıkan ok, geri dönmez.

 

***

RTÜK, altın yumurtlayan tavuğu kesiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Saray’daki olağan konuşmalarından birini daha yaptı ve şunu söyledi:
Türk dizileri dünyanın 156 ülkesine ihraç ediliyor ve yaklaşık 500 milyon kişi tarafından izleniyor, ABD’den sonra ikinci sıradayız.”
Cümlenin, konuşması içindeki gelişmesinden de anlıyoruz ki bu durum Cumhurbaşkanı için bir iftihar vesilesi.
Gerçekten de Türkiye’nin “yumuşak gücü” açısından da, ciddi bir ihracat geliri yaratması açısından da önemli bir durum bu.
Ancak Cumhurbaşkanı’na danışmanlarının, yardımcılarının söylemeyeceği bir şeyi ben söyleyeyim ki gelecek sene bu rakamın düşmekte olduğunu görüp, sinirlenmesin.
Evet Sayın Cumhurbaşkanı, bugün böyle ama Türk dizilerinin geleceği, başta RTÜK olmak üzere devlet kurumları tarafından yok ediliyor.
Bugün satılmakta olan diziler, geçmiş dönemlerde çekilen diziler.
Oysa RTÜK’ün günümüz dünyasının gerçekleriyle alakası olmayan kuralları nedeniyle yeni diziler ilgi görmüyor, satışlarında sıkıntı var.
Düşünün bir kere RTÜK uygulamaları nedeniyle Türkler dizilerinde öpüşmüyorlar, sevişmiyorlar. Yemeklerde sadece su içiyorlar. Kimsenin ağzından kötü bir kelime çıkmıyor. Eşler birbirine sadık, aldatma yok. Yolsuzluklara bulaşmış polis vs. yok.
Ve böyle her türlü gerilim ve heyecandan yoksun bir dizinin Meksika’ya, Arjantin’e, Brezilya’ya satılmasını bekliyorsunuz.
Araplar zaten ambargo uyguluyor, o pazar kapandı.
RTÜK yüzünden, sade suya tirit diziler de ilgi görmüyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, siz de benim kadar iyi bilirsiniz ki “Türk aile yapısı”, RTÜK’e seçip gönderdiğiniz beylerin zannettiği kadar gevşek ve bozulmaya çok açık değil.
İnsanlar, başkalarını da kendileri gibi zannederler ama RTÜK’çüler neden böyle düşünüyorlar, bilmiyorum.
Kimse televizyondaki dizide öyle oluyor diye eşini aldatmaya kalkışmaz. Dizide bir homoseksüel var diye, çocuklar homoseksüel olmak için birbiriyle yarışmıyor. İki genç sevgili bir ağacın altında öpüştü, oğlan kızın bacağını biraz sıktı diye ağaçların altında izdiham olmuyor. Yolsuzluk yapan polis her ülkede olduğu gibi bizde de var. Daha geçen gün birisi tutuklandı, hem de Emniyet Müdürü, define avcıları çetesindeymiş meğerse!
RTÜK, anlamsız ceza uygulamalarıyla Türk dizi sektörünün dibine dinamit koyuyor, ben uyarmış olayım. Arz ederim!

 

***

15daychallenge

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli (15 Ocak 2019)
“(Binali Yıldırım’ın) Belediye başkan adaylığı için istifa etmesi gerektiğini söylemek yanlış, arızalı ve maksatlıdır. Görevi TBMM’den almıştır. Büyükşehir belediye başkanlığına adaylığı hususunda milletvekilliğinden istifası söz konusu olmadığına göre, TBMM başkanlığından istifasına da gerek yoktur.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli (30 Ocak 2019)
“Binali Yıldırım’la ilgili kara propaganda yapılmıştır. Meclis Başkanı 18 Şubat’ta istifa kararı ile sağlıklı bir görüş ortaya koymuştur. Sayın Binali Yıldırım, televizyon konuşmasında sağduyulu  açıklama yaptı.  Anayasa’ya uygun mudur tartışmalarına son verilmesi geriyor.”

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye konusunda kafalar karışık

Siyasi İslamcılar, Esad’ın devrilmesiyle ortaya çıkan durumu “devrim” olarak niteliyorlar. Öte yandan kendilerini “komünist” ya da “sosyalist” diye tanımlayanların da kafaları biraz karışık. İnsan hakları, özel olarak kadınların hakları, işçilerin, çalışanların haklarını bekleyen gelecek ne olacak?

Kralın bütçesi keyfine göre

Türkiye bir demokrasi değil de bir Orta Çağ krallığı olsaydı, kral ya da padişah parayı keyfine göre toplar ve harcardı, kimse de bunun hesabını soramazdı. Yoksa Türkiye bir Orta Çağ krallığı mıdır?

Aslında Erdoğan “Esed’den hâlâ umutluydu!”

Suriye konusunda ikinci kez bir istihbarat fiyaskosu yaşadık. En önemli güvenlik tehdidinin Suriye’den geleceğini düşünen bir yönetim, rejimin ve muhaliflerin güç dengesini ve planlarını uygulama kabiliyetlerini öngörebilmeliydi. Gördük ki Türkiye’yi yönetenler de haberleri televizyondan izliyor!

"
"