12 Eylül 2019

Emniyet’te sapık mı var?

Soyut suçlamalarla, kadınların en özel bilgilerini elde etmeye çalışan birisine, sivil ve sıradan bir şahsiyet olsa hemen “sapık” damgasını yapıştırırız

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nden “kürtaj yaptıran kadınların listesini” neden istediği, talep yazısında şöyle belirtilmiş:

1 – FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak,

2 – Rüşvet,

3 – Cumhurbaşkanı ile Devlet büyüklerine hakaret.

Bu suçların zanlısı olan 30 – 40 yaşlarında bir kadın ya da bir grup kadın var demek ki.

Ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü, bu zanlı ya da zanlıların “polikistik over sendromundan mustarip” olduğunu da tespit etmiş.

Bununla da kalmamış, bu kadın ya da kadınların kürtaj olduğunu da öğrenmiş.

Öğrenemediği tek şey isimler, onu da Sağlık Müdürü, ileride başına bir yasal sorun çıkmayacağından emin olursa bir liste halinde ellerine tutuşturacak.

Polikistik over tanısını konulan kadınların hamile kalması oldukça güç olmasına rağmen bu kadınlar hem FETÖ mensubu silahlı terörist, hem rüşvet dağıtıyorlar, bu arada Cumhurbaşkanı ve diğer devlet büyüklerine küfür ediyorlar ve bütün bunları yaparken hamile kalmayı da başarabiliyorlar!

Gerçekten dehşet verici bir kadın çetesiyle karşı karşıyayız sayın seyirciler!

Ben de oturdum ve sorumluluğunu bilen bir yurttaş olarak polisimize bir hizmetim dokunsun diye, polikistik yumurtalık sendromundan mustarip olan kadınların, toplum içinde nasıl teşhis edilebileceği konusunda hekim arkadaşlarıma danıştım.

Bir kere yüz, göğüs, karın, sırt ve parmaklarda aşırı tüylenme önemli bir görsel belirti.

“Göğüs, karın ve sırt” bölgelerindeki aşırı tüylenmeye sahip kadınların tespiti için, Emniyet Müdürlüğü bünyesinde bir “Plajlar, Kadınlar Hamamı ve Ağdacılar” birimi oluşturmak gerek. Bu birimin başına ikinci derece bir emniyet müdürü yeterli olur kanısındayım. O kadar masrafa da gerek yok yani.

Öte yandan bir özel timin de akne, yağlı cilt ve saçta kepeklenmeleri tespit etmek için kuaförler ve dermatoloji kliniklerinde pusuya yatmalarını öneriyorum.

Kuaförlerde görev yapacak timlerin erkek tarzı kelleşmeye ve saç tellerinde incelmeye de odaklanmaları yararlı olacaktır.

Çözemediğim tek konu, polikistik yumurtalık nedeniyle uyku apnesi sorunu yaşayan kadınları nasıl tespit edebileceğimiz konusu.

Bu konuda kadınların eşlerine ya da sevgililerine elbette güvenmemeliyiz.

Çünkü horultusu duvarları titreten her erkek, eşinin de horladığını iddia edip, mobing uygulayarak kendi suçunu hafifletmeye çalışır.

Onun için bu sorunu nasıl çözebileceğimizi bilemiyorum.

Acaba Emniyet içinde “Horultu dinleme ve cinsiyete göre tasnif etme” konusunda uzmanlaşacak bir dedektiflik ofisi mi kurulsa?

Aslına bakarsanız Emniyet’in bir tür röntgencilik peşinde olduğunu düşünmek de mümkün.

Bir kere böyle soyut suçlamalarla, kadınların en özel bilgilerini elde etmeye çalışan birisine, sivil ve sıradan bir şahsiyet olsa hemen “sapık” damgasını yapıştırırız.

Tabii Emniyet Müdürlüğü için böyle bir tanımlama yapmamız söz konusu olamaz ama acaba bu iş, Emniyet’i sapık konumuna düşürmek isteyen bir kripto Fethullahçı’nın işi mi diye düşünmeden de edemiyorum.

Bir diğer olasılık ise kıskanç bir polis memurunun, sevgilisinden kuşkulanması üzerine yarattığı sanal bir suç örgütü olabilir.

Bu ihtimali küçümsemeyin.

Taa Ulu Hakan’dan beri memleketimizde suç ve suçlunun böyle tayin edildiğine çok rastladık.

İki küçük not:

1 – Olayı Birgün gazetesinden Uğur Şahin ortaya çıkardı, kendisini kutlarım.

2 – İstanbul İl Sağlık Müdürü’nü uyarıyorum: Böyle bir liste yapıp, polisin eline tutuşturmayı aklından bile geçirme, kanuna aykırı emir olmaz, sonra çok pişman olursun. Bunu takip etmeyeceğimizi zannetme!

***

Gözleri doymuyor bir türlü

RTÜK üyesi Faruk Bildirici’nin gazeteciliğinden gelen takipçiliği ortaya koydu ki AKP kadroları deyim yerindeyse “doymak bilmiyor”!

TÜRKSAT Uydu Haberleşme, Kablo TV ve İşletme A.Ş. Yönetim Kurulu üyeleri şu isimlerden oluşuyor:

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Cumhurbaşkanlığı Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, TÜRKSAT Genel Müdürü Cenk Şen, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci, Sivil Havacılık Genel Müdür Yardımcısı Kemal Yüksek ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkan Vekili İbrahim Kolcu.

TÜRKSAT Genel Müdürü’nün, böyle bir şirketin yönetim kurulunda olması anlaşılabilir bir şey.

Ama geri kalanlar için sadece şunu söyleyebilirim: Bu şirketin yönetim kurulu, bu beyler için arpalık olarak kullanılıyor.

Bu isimlerin hepsi gördüğünüz gibi devlette önemli görevlerdeler.

Yani esas işlerinde aldıkları maaşları yetiyor olmalı.

Onlara da yetmiyorsa, bu pahalılıkta yüzde 4 zam ile çırak çıkarılan gariban devlet memurlarına maaşları nasıl yetecek, orası ayrı mesele.

Ve yaptıklarının çok da izah edilebilir bir şey olmadığını düşünüyor olmalılar ki şirketin internet sitesinde kimlerin yönetim kurulu üyesi olduğunu da saklamışlar.

Hani bu memlekette Ticaret Kanunu vardı?

Sözünü ettiğimiz kurum, bir anonim şirket olduğuna göre Ticaret Kanunu’na uymak zorunda değil mi?

Üstelik RTÜK Başkanı, kurumunun kuruluş kanunu gereği başka bir görev de alamıyor olmalıydı.

Şimdi öğrenmemiz gereken şey, bu arpalıktan bu kişilere ne kadar arpalandığı?

Nasıl olsa artık yakalandınız, bari milletten bunu saklamayın.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye konusunda kafalar karışık

Siyasi İslamcılar, Esad’ın devrilmesiyle ortaya çıkan durumu “devrim” olarak niteliyorlar. Öte yandan kendilerini “komünist” ya da “sosyalist” diye tanımlayanların da kafaları biraz karışık. İnsan hakları, özel olarak kadınların hakları, işçilerin, çalışanların haklarını bekleyen gelecek ne olacak?

Kralın bütçesi keyfine göre

Türkiye bir demokrasi değil de bir Orta Çağ krallığı olsaydı, kral ya da padişah parayı keyfine göre toplar ve harcardı, kimse de bunun hesabını soramazdı. Yoksa Türkiye bir Orta Çağ krallığı mıdır?

Aslında Erdoğan “Esed’den hâlâ umutluydu!”

Suriye konusunda ikinci kez bir istihbarat fiyaskosu yaşadık. En önemli güvenlik tehdidinin Suriye’den geleceğini düşünen bir yönetim, rejimin ve muhaliflerin güç dengesini ve planlarını uygulama kabiliyetlerini öngörebilmeliydi. Gördük ki Türkiye’yi yönetenler de haberleri televizyondan izliyor!

"
"