Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önümüzdeki hafta da "ekonomik reform paketi" açıklayacak.
Tıpkı insan hakları / hukuk reform paketi gibi bu da kim bilir kaçıncı ekonomik reform paketi.
Ve tıpkı dün olduğu gibi bu konuda da iddiaya girerim ki Haziran 2023'te seçimi kaybedeceği güne kadar en az bir tane daha ekonomik reform paketi açıklayacak.
Ekonomik pakete göre, 19 yıldır tek başına iktidarda olan Recep Tayyip Erdoğan, şunları yapacak:
Enflasyon düşecek, cari açık azaltılacak, doğrudan yatırımlar cazip hale getirilecek, mali disiplin tavizsiz uygulanacak, kalıcı fiyat istikrarı sağlanacak, katılım finans sistemine ağırlık verilecek.
Ve sıkı durun, son bomba geliyor: Kamuda harcamalar kontrol edilecek!
Bununla ilgili haberi okurken tesadüf bu ya komşumdan Ezgi'nin Günlüğü'nün "Düşler sokağı" şarkısının sesi geliyordu.
"Kaç mevsim aşk pazarında geçti yalanlarla düş sattım aldanmışlara."
Yeni ekonomik paket aslına bakarsanız Erdoğan'ın 19 yıllık iktidarına yönelik bir eleştiri paketi özelliği de taşıyor.
"19 yılda yapamadığını, seçime kadar kalan 2,5 yılda nasıl yapacak?" diye sormayın, çünkü zaten niyeti bunları yapmak değil.
Tıpkı hukuk reformunda olduğu gibi bir göz boyama, seçmene yeni bir ümit verme, "piyasa aktörlerine" göz kırpma paketi bu. Hepsi o kadar.
Çünkü "ekonomik reformlara ihtiyaç duymamıza yol açan ekonomi politikalarını" belirleyen de kendisinden başkası değildi.
Demek ki 19 yıldır yanlış yapıyormuş, bir de "ustalaştığını" söylüyordu.
İşin aslı şu ki Türkiye, geçen yıl 8 bin 599 ABD Doları'na düşen kişi başı milli geliriyle artık orta halli ülkelerden de uzaklaşıyor, yoksul ülkeler kategorisine iniyor.
Şu anda 192 ülke arasındaki sıramız 74!
Eskiden açıkladığı ekonomi paketlerinde milli gelirin kişi başı 25 bin dolara çıkacağını söylüyordu. Artık rüyamızda bile göremeyeceğimiz bir hedef haline geldi.
Türkiye ekonomisinin, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağını söylüyordu, gelecek G 20 toplantılarına bile çağrılma olasılığımız azalıyor, artık yirmi ikinci ekonomiyiz.
Saray'daki ekibi, propaganda mekanizmasını harekete geçirerek birbiri ardına açıkladığı bu paketleri alay-ı vâlâ ile halka satabilir.
Ancak unuttukları bir şey var: Boş midelerin gurultusunu bastırmaya dünyanın en büyük propaganda makinelerinin sesi bile yetmez!
Desen: Selçuk Demirel
* * *
Kalın aklımızla alay ediyor
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın S – 400'leri ne yapacağımız ile ilgili sözlerinin "biraz çarpıtıldığını" söyledi.
Hatırlamazsınız diye, Hulusi Akar'ın bu konuda söylediği ve daha sonra yalanlamadığı sözlerini aktarıyorum:
"Girit'teki S-300'lerde nasıl bir model kullanılıyorsa, biz de bunu müzakereye açacağız."
Girit'teki S – 300 füzelerini, Kıbrıslı Rumlar, Rusya'dan satın alınca Türkiye tepki göstermiş, bunun üzerine Yunanistan bu füzeleri Rumlardan satın alarak Girit'te bir yer altı deposuna kilitlemişti.
Akar'ın söylediğinin bu durumda neresi "biraz çarpıtılmış" olabilir?
Akar açıkça söylemiyor mu: "Girit'teki S-300'lerde nasıl bir model kullanılıyorsa, biz de bunu müzakereye açacağız."
Yoksa, Kalın'ın "biraz çarpıtma var" dediği, füzelerin saklanacağı yerle mi ilgili?
İster misiniz yarın çıkıp "Biz Girit'te değil, Zonguldak'ta kullanılmayan maden ocaklarında saklayacağız. Biraz çarpıtıldı derken bunu kast etmiştim" desin.
* * *
Dakika 1, gol 1
Ekrem İmamoğlu hakkında eski Ordu Valisi için "İtlik yapıyor" dediği iddiaları üzerine açılan davada savcı esas hakkındaki mütalaasını verdi ve 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istedi.
Bunun tam da "hukuk ve insan hakları reformunun" açıklandığı günlere denk gelmesi kaderin Reis'e bir oyunu olmalı.
Kim bilir, belki de Adliye'de başka oyunlar da dönüyordur, onu bilmiyorum.
Reforma göre artık AİHM ve AYM kararlarına uymamak diye bir sorun kalmayacaktı.
Ancak daha dakika 1 gol 1, AİHM ve AYM kararlarından habersizmiş gibi sürdürülen bir davada ceza isteniyor!
AİHM'e göre, kamu görevlilerine yönelik eleştirinin sınırı sıradan kişiler için olandan daha geniş olmalı.
Kamu görevi yapan kişilerin görevlerinden dolayı kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere de katlanması gerekir.
Çünkü kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında hatalı görülen davranışların eleştirilmesinde kamu yararı vardır.
AYM de AİHM'nin bu kararı yönünde düşünüyor.
Peki o zaman Ekrem İmamoğlu hakkında "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" etti diye hapis cezası nasıl istenebiliyor?
Erdoğan, açıkladığı reform paketinin bir günde delinmesine nasıl razı gelebiliyor?