06 Şubat 2025

Dört yıl sonrayı düşünmek titretiyor!

Sanki dolu dizgin Üçüncü Dünya Savaşına doğru gidiyoruz. Birinci ve ikinci dünya savaşlarına giden süreçteki siyasi figürleri bugün de görüyor gibiyiz ve bugün çoğunun elinde o günkülerle kıyaslanamayacak kadar öldürücü silahlar var

Soykırım suçlamasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Trump ile görüşmesinin ardından dinci faşist kimliğine uygun olarak İncil’e atıf yaptı.

İncil’in, İsrail halkının aslanlar gibi yükseleceğini” yazdığını söyledikten sonra Trump ile fikir birliği içinde olmanın mutluluğuyla “Ve biz bugün yükseldik, Yahuda Aslanı’nın kükremesi Orta Doğu’da yüksek sesle duyuluyor. İsrail hiç bu kadar güçlü olmamıştı” dedi.

ABD Başkanı Trump’ın Filistinlilere insani yardım sağlayan Birleşmiş Milletler kuruluşlarından ABD desteğini çekmesine değinerek, “Bayanlar ve baylar, bunların hepsi sadece iki haftada oldu. Dört yıl sonra nerede olacağımızı hayal edebiliyor musunuz? Ben edebiliyorum” dedi.

Olup bitenlere bakınca ben de dört yıl sonra nerede olabileceğimizi tahmin ediyorum

Trump’ın emperyalist hedefleri arasına Panama Kanalı, Grönland, Kanada ve Ukrayna’nın madenlerinden sonra Gazze’yi de eklemesi, sanki 19. yüzyıldaki emperyalist sömürgecilik döneminin geri geldiğini gösteriyor gibi.

Ve Trump bu konuda yalnız da değil.

Rusya’nın ve Çin’in de kendilerine göre “gözlerini diktikleri” topraklar, ülkeler, adalar vs. var ve ABD’nin bu fütursuzluğunun emperyalist iştahları daha da kabartması, iştah duymaktan daha ileri bir seviyeye taşıması mümkün.

Sadece onlar da değil elbette.

Kendisini “bölgesel güç” zanneden çok sayıda küçük otokrat ve diktatör de benzer emperyalist rüyalar görüyorlar.

Zengin koltan rezervlerine göz dikilmiş Kongo’nun başına gelenler gibi!

Ruanda, komşusundaki M23 isyancı hareketini de yanına alarak ileri bir adım attı. Buna karşı dünyanın yapabildiği demeç vermekten ibaret.

Komşusuyla böyle derdi olan ülkelerin tam listesini yayınlasak sayfalar doldurabiliriz.

Ayrıca Trump’ın gözünü diktiği Ukrayna madenlerinde, Grönland’da ve Panama Kanalı’nda başka gözler olabileceğini de tahmin etmek zor değil.

Rusya’nın, Çin’in ve Polonya’nın bu paylaşımdan bir şeyler koparmak istemeyeceklerini garanti eden kim?

Hindistan, Pakistan ve Çin’in birbirleriyle zaman zaman küçük çaplı silah da kullanılan çözemedikleri meseleleri var.

Kuzey Kore’nin manyak diktatörünün en büyük zevki zaten “askercilik oynamak.”

Ve dünyanın talihsizliği de şu ki emperyalist paylaşım kavgasının en çok kızışıp, birinci ve ikinci dünya savaşlarını patlattığına benzer bir siyasi iklim de ülkeleri titretiyor.

Elini sallasan diktatöre ya da kendisini dev aynasında gören bir otokrata çarpıyor.

Batı demokrasileri kendi içindeki ırkçı-dinci faşistlerle baş etmeyi bırakın, onların büyüyüp, serpilmeleri için verimli bir ortam da yarattılar.

Sanki dolu dizgin Üçüncü Dünya Savaşına doğru gidiyoruz.

O günlerin siyasi figürlerini bugün de görüyor gibiyiz: Ve bugün çoğunun elinde de o günkülerle kıyaslanmayacak kadar öldürücü silahlar var.

Netanyahu gibi ben de dört yıl sonra nerede olabileceğimizi hayal ediyorum ama gördüğüm şey beni hiç mutlu etmiyor.

* * *

Trump’ın Gazze planı!

Detroit banliyösünde bir caminin imam-hatibi Bilal ez-Zuheyri, “ABD, Gazze Şeridi’ni devralacak ve orada bir iş yapacağız" diyen ve Gazze’yi devralmak için gerekirse asker de gönderebileceğini söyleyen Trump'u dinlerken acaba nasıl tepki verdi, mimikleri nasıldı?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın daveti üzerine Washington'da
3 Şubat 2025

Bilal ez-Zuheyri, Detroit banliyösünde bir caminin imam-hatibi. Michigan’daki Müslüman Arapların çoğu gibi o da seçimde Trump’ı destekledi.

ABD seçiminden hemen önce “biz Müslümanlar Başkan Trump’ın yanındayız” demişti.

İmam Ez-Zuheyri, Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirmeyi vaat ettiğin ve bunu yapabileceğini de söylüyordu.

Soykırımcı, dinci faşist İsrail Başbakanı, önceki gün ABD’de resmi bir ziyaretteydi.

İkilinin görüşmesinin ardından Başkan Trump, Gazze’deki savaşı nasıl bitireceğini de açıkladı.

Gazze’nin artık tamamen yerle bir olmuş devasa bir yıkım alanı olduğunu söyleyen Trump, “ABD, Gazze Şeridi’ni devralacak ve orada bir iş yapacağız. Oraya sahip olacağız ve sahadaki tüm tehlikeli patlamamış bombaların ve diğer silahların sökülmesinden, yıkılmış binalardan kurtulmaktan sorumlu olacağız” dedi.

“Filistinlilerin Gazze'ye geri dönmek istemelerinin tek nedeni başka alternatiflerinin olmaması” dedikten sonra da bölgedeki yaklaşık 1,8 milyon Filistinlinin komşu ülkelerde inşa edilecek birden çok yeni yaşam alanına gideceğini ve orada daha iyi şekilde yaşayacağını savundu.

Gazze’yi devralmak için gerekirse asker de gönderebileceğini söyleyen Trump, “bence orayı uluslararası, inanılmaz bir yer haline getireceksiniz. Gazze Şeridi'ndeki potansiyel inanılmaz. Orada tüm dünyadan temsilciler olacak ve orada yaşayacaklar. Tabii Filistinliler de orada yaşayacak. Tarihten ders almak zorundasınız. Tarihin tekerrür etmeye devam etmesine izin veremeyiz. Olağanüstü olabilecek bir şey yapmak için elimizde bir fırsat var” dedi.

Netanyahu, Trump’ın bu sözlerini mutlu bir tebessümle dinledi.

Ben de imam Ez-Zuheyri’yi merak ettim.

Bu açıklamayı dinlerken acaba yüzünde nasıl bir ifade vardı, görmeyi çok isterdim.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP’nin yeni yargı “devrimi!"

Türk adliyesinde artık bunlar da oluyor: İfade verirken savcının suçlamasını kabul etmiyorsanız bu “suçtan kurtulmaya yönelik ifade” sayılıyor. Savcının beğenmediği yanıtları verirseniz o da “istenildiği gibi ifade vermeme suçu” sayılıyor

Bu cezalardan “beklenen fayda” nedir?

Teğmenler terör örgütleri ile ilişki kursalardı, gizli bilgileri açıklasalardı, devletin itibarına zarar verselerdi ya da uzun süreli firar etselerdi de aynı cezayı alacaklardı. Sadece bu bile verilen ceza ile disiplinsizlik olduğu belirtilen eylem arasında bir orantı olmadığını gösteriyor

Yargıçlara korku filmi seyretme yasağı

Dünya Katiller Federasyonu diye bir kuruluş olsaydı, Pınar Gültekin’in katili hakkındaki kararı alkışlarla karşılayan bir bildiri yayınlar, cinayetin 'canavarca bir hisle işlenmediği' kararını veren Yargıtay dairesini de “kutsal daire” ilan ederdi!

"
"