25 Ekim 2024

Alaturka BAAS rejimi böyle oluyor!

Devletin güvenliğinden sorumlu en üst düzeydeki yetkililerin toplantısına AKP Sözcüsü de katılıyor! MİT Başkanı, Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren bir konuda iktidar partisinin MKYK’sına giderek sunum yapıyor! Bu nasıl bir devlet? Yanıtı hepimiz biliyoruz aslında...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Atatürk Havalimanı'ndaki Devlet Konukevi'nde güvenlik toplantısı yapıldı (Fotoğraf: Anadolu Ajansı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BRICS toplantısı için gittiği Kazan’dan döndü ve Atatürk Havalimanı’nda “ayağının tozuyla” bir güvenlik toplantısı düzenledi.

Ankara’daki sarayına ya da İstanbul’daki köşküne gitmeyi bile beklemeden!

Demek ki bu toplantı devletin bekası için o kadar önemli; uçaktan iniyor ve kendisini karşılamaya gelen bakanlarla toplantı yapıyor.

Toplantıya katılanların sıralı tam listesi şöyle:

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, MİT Başkanı İbrahim Kalın, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii (SSB) Başkanı Haluk Görgün, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç.

Ama o da ne?

Bu “zirvede” bir de katılımcıların pozisyonlarına bakarak “dış kapının mandalı” sayılması lazım gelen biri var: AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik!

Gördüğünüz gibi devletin güvenlik konularındaki en üst yöneticileri Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanmışlar.

Peki Ömer Çelik’in öyle bir toplantıda işi ne?

Ömer Çelik’in devlette bir görevi yok.

Statüsü CHP Sözcüsü Deniz Yücel ve CHP’nin 20 genel başkan yardımcısından farklı değil.

Sadece CHP’yi saydım, lafı uzatmayayım diye. Diğer muhalefet partilerinin ve iktidar ortaklarının da sözcüleri ve genel başkan yardımcıları var. Onlar da Ömer Çelik gibiler.

Peki Ömer Çelik’in farkı ne ki böyle önemli bir gündemle, üstelik acele toplanmış bir güvenlik zirvesine katılıyor?

Bununla bitmiyor.

Fetullah Gülen’in ölümünden sonra MİT Başkanı İbrahim Kalın, AKP MKYK toplantısına katıldı ve AKP’li kurul üyelerine FETÖ ile ilgili bir sunum yaptı.

Yeni Şafak’ta yayımlanan habere göre  Kalın, Fetullah Gülen’in ölümü, örgüt içi yapılanma, Gülen’in yerine geçebilecek muhtemel isimler ve liderlik kavgasıyla ilgili bilgiler verdi.

Ne alaka?

MİT Başkanı’nın Türkiye’de siyaset yapan insanları bilgilendirmesi gerekiyorsa bunun yeri TBMM.

Bir partinin merkez karar ve yönetim kurulu değil!

AKP, TBMM’de çoğunluk partisi olarak böyle bir bilgilendirmeye ihtiyaç duyuyorsa, aynı bilgiye ana muhalefet partisi başta olmak üzere TBMM’de temsil edilen diğer partiler de duyuyor olmalı.

Yok, MİT Başkanı’nın niyeti politika yapmak ve onu da AKP içinde yapmaksa, izlemesi gereken yol belli: Görevinden istifa eder, gider AKP’ye üye olur. Kim bilir belki de zaten başkanlığa atanmadan önce partisinden hiç istifa etmemiş bile olabilir.

Devletin güvenliğinden sorumlu en üst düzeydeki yetkililerin toplantısında parti sözcüsü var.

MİT Başkanı, Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren bir konuda iktidar partisinin MKYK’sına giderek sunum yapıyor!

Bu nasıl bir devlet?

Bu sorunun yanıtını hepimiz biliyoruz aslında: Türkiye Cumhuriyeti’nin artık bir parti devleti!

Valiler, kaymakamlar, AKP İl Başkanları ve İlçe Başkanları ile aynı düzeydeler hatta birçok yerde validen de önce geliyorlar. Kaymakamları hiç saymıyorum bile!

Erdoğan, Bahçeli’nin yardımıyla bir parti devleti kurdu ve her geçen gün bunun sınırlarını Anayasa’ya da aykırı olarak genişletiyor.

Bir parti ile devletin organlarının böyle iç içe geçmesini nerelerde gördük?

Çok eski tarihlere gitmeyelim derim.

Bu tipik bir BAAS rejimi.

Ordusuyla, polisiyle, gizli servisiyle, iktidarı elinde tutan partinin uzantısı gibi hareket eden bir devlet.

Bizimkisi tabii Alaturka.

Üzerinde dini bir sos da var; Diyanet vasıtasıyla rejimi tahkim etmeyi amaçlıyor.

Ve memleketin saf aydınları bu zihniyetten Kürt meselesini, demokrasiyle çözmesini bekliyor.

Suç örgütü liderleriyle kol kola gezen bir politikacının başı sonu olmayan bir konuşmasından bile heyecanlanıyor.

Ne diyeyim: Uyanın da balığa gidelim!

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Savaş ağalarının Bahçeli’ye yanıtı

Kürt siyasi hareketinin desteğini almak üzere Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısına kadar varan bir dizi adım attılar. Başarabilselerdi Anayasa değişikliğinin ardından yine bildiklerini okurlardı ama öyle görünüyor ki PKK bu plana dâhil olmakta isteksiz

PKK, en güçlü döneminde kendisini fesheder mi?

PKK’nın Suriye’de ABD’nin koruması altında olduğu bir gerçek ve Türkiye’nin, bu koruma kalkanı resmen kaldırılmadan, o bölgede ABD askeri ile sıcak temasa girmeden bir askeri operasyon yapabilmesi de mümkün görünmüyor. PKK’nın o bölgede bir tür küçük devletçik kurduğu, etnik temizlik yaparak kontrol ettiği bölgeyi Kürtleştirdiği de bir başka gerçek. Böyle bir durumda Abdullah Öcalan da istese, PKK kendisini lağvettiğini açıklar mı?

Sağlık sistemini özelleştirmenin sonucu

Kuşkusuz ki “yeni doğan çetesi” gibi oluşumların Bakanlık tarafından desteklenip, beslendiğini söyleyemeyiz. Ancak bu “cani ruhlu, kötü niyetli kişiler her yerde var” diye geçiştirilebilecek bir konu da değil. Bakanlık bundan sonra bu tür olayların yaşanmayacağının güvencesini nasıl verecek?

"
"