İspanya’nın Amerikan kolonileştirme sürecinden önce, binlerce yıl boyunca, başta Maya ve Meksika medeniyetleri olmak üzere, Mezoamerika toplumları düzenli olarak insan kurban ediyorlardı. Etmedikleri takdirde güneşin doğmayı keseceğini ve dünyanın sonra ereceğine inanıyorlardı.
Güneş enerjisinin kaynağının insan kanı olduğu düşüncesi bugün dehşetengiz görünse de güneşin dünya için ne kadar önemli olduğu ve yaşamın güneş enerjisine dayandığı hala doğruluğunu koruyan bir gerçek.
Bugün bilim sayesinde biliyoruz ki, güneş ve diğer yıldızların enerjileri nükleer füzyon denen reaksiyonlar sonucu birleşen elementlerden geliyor. Reaksiyon ile birleşen elementler, daha ağır elementler oluşturup, daha büyük çapta enerji üretiyor.
Bu enerjinin potansiyelini anlamak için faydalı olabilecek bir kıyaslama nükleer fisyon ile olabilir.
Fisyon, füzyonun tam tersince, bir atom çekirdeğinin daha küçük iki çekirdeğe parçalanması ile gerçekleşiyor. Kontrollü fisyon reaksiyonları ile nükleer santraller dev çapta elektrik üretebiliyor, veya Hiroshima ve Nagazaki’de olduğu gibi korkunç bir silaha dönüştürülebiliyor.
Füzyon reaksiyonları fisyonun aksine radyasyon veya uzun yaşamlı nükleer atık üretmiyor ve erime riski taşımıyor. Füzyon, fisyon ile kıyasen 3 veya 4 kat daha fazla enerji üretebiliyor.
Fakat asıl heyecan verici olasılık, üretilen enerjinin, yakıt olarak kullanılan enerjiden daha fazla olabilmesi. Yani teorik olarak sınırsız bir enerji kaynağı.
Nükleer füzyon dünyada kontrollü bir şekilde gerçekleştirilebilirse, enerji sisteminde sorunlarımızı çözme potansiyeline sahip. Neredeyse sınırsız, güvenli ve ekonomik bir enerji kaynağı olabilir.
Tabii bu kadar basit değil.
Füzyon enerjisi çok yüksek ısılarda (100 milyon derece civarı), ancak plazma adı verilen maddeye geçişte mümkün oluyor. Enerji üretebilmek için bu ısılara ulaşmak ve oluşan plazmayı manyetik bir alanda tutabilmek, kontrollü bir şekilde birbiri ile çarpıştırmak gerekiyor. Bahsettiğimiz ısı seviyesi 100 milyon derece civarı.
Özetle daha küçük çapta güneş şartlarını dünyada yaratmaya çalışıyoruz. Bu da ciddi yatırım ve altyapı gerektiriyor.
Fizikçiler arasında nükleer füzyon ile ilgili yaygın olan bir espri vardır. Yıl ne olursa olsun, füzyon teknolojisini hayata geçirmek sürekli 20 yıl ötededir.
Fakat espri anlamını kaybetmek üzere görünüyor.
Geçen yıl ilk kez Kaliforniya’da bilim insanları füzyon teknolojisi ile koydukları enerjiden daha fazlasını üretmeyi başardılar.
2022’de ise 3 ayrı deney 100 milyon derecelik ısıya erişebildi ve birinde 'yanan plazma' elde edildi, Oxford’da araştırmacılar rekor oranda füzyon enerjisi üretebildi, Kanada’da bir şirket spesifik parametrelerde plazma sıkıştırabildi.
Bu ay yayınlanan 2022 Küresel Füzyon Endüstri raporu ilginç gelişmelere işaret ediyor. Bu yıl 4,8 milyar dolar ile nükleer füzyona tarihinin en yüksek yatırımı yapılıyor. Kanıtlanmış enerji teknolojileri ile kıyaslayınca bu rakam büyük görünmese de bu sektör için dev bir rakam.
Milyarca dolarlık sermaye kontrol eden yatırımcılar genelde aptal olmuyorlar.
Commonwealth Fusion Systems adlı Amerikalı bir şirket, yatırımcıları arasında Microsoft ve George Soros’un da olduğu özel sermaye sahiplerinden 1,8 milyar dolarlık bir yatırım aldı.
Helion Energy adlı bir başka şirket 500 milyon dolar, Kanada’da General Fusion 130 milyon dolar, TAE Technologies 250 milyon dolarlık yatırım turları gerçekleştirdiler.
Daha, ticari bir uygulaması olup olmadığı kanıtlanmamış bir teknoloji için yatırım boyutu çok hızlı bir şekilde değişiyor.
Eğer bu denli yatırımlar başladıysa, belki de gerçekten dönüşüm noktasındayız. Bazı uzmanlar 2030lu yıllarda enerji sisteminde füzyon ile üretilmiş elektrik olacağına inanıyor. Belki de nükleer füzyon artık gerçekten 20 yıl ötede.
İklim değişikliği bizim yaşadığımız dönemde insanlığın en büyük ve önemli mücadelesi haline geldi. Ve gidişat ile ilgili negatif olmak için çok sebebimiz var.
Ama bu mücadelede doğru adımlar atabilirsek ve yakın zamanda dünya hala yaşanır bir yer olur ise, belki de gerçekten ütopik şartlar yaratmak için gereken temel ihtiyacımız olan gerçekten temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının tohumları, bugünlerde atılıyor olabilir.