24 Haziran 2017

Kolluk gücünün kolsuz Veli’yle kavgası

Veli’nin kolunu koparan zalimlikle hesaplaştınız mı?

Veli Saçılık… Bu günlerde adını sıkça duyduğumuz bir isim… 5 Temmuz 2000’de devletin cezaevlerine yaptığı operasyonda bir kepçe kolunu kopardı.  Veli’nin koparılan kolu haftalar sonra bir köpeğin ağzında bulundu.

Bütün bunlar olurken Kolluk Güçlerinin tümü kol kola Veli’ye eziyet etti. Bir yandan kolluk kuvvetleri bir yandan kolluk kuvvetleri ile kol kola olan doktoru, savcısı, müdürü, hâkimi, Veli’ye tek kollu hayatı dar etmeye ant içti.

Veli’nin kolunu kopardılar, Veli’nin kolunu aramadılar, Veli’nin kolunu köpeklere attılar. Veli’nin kolu için ödedikleri tazminatı geri istediler. Veli’yi işte attılar. Veli pes etmedi, işini geri istedi.  Veli’nin annesini yerlerde sürüklediler. Veli direndi. Veli’yi Yüksel caddesinin dışına attılar. Veli geri geldi.

Veli hep inat etti.

Neredeyse her gün Veli’yi tek kolundan tutup gözaltına alıyorlar. Veli tek kolu ile aynı yerde direnmeye devam ediyor. Veli tek kolu ile kolluk kuvvetlerinin başının belası oldu. Kol kola olan kolluk gücü tek kollu Veli’yi bir türlü yenemiyor…

Veli’yi yenemezler.

Veli’nin haksız olduğuna kimseyi ikna edemezler. Veli’nin işsiz kalması gerektiğine kimseyi inandıramazlar. Çünkü bu devlet Veli’ye öncesini saymazsak tam 17 yıldır eziyet ediyor.

Bu 17 yılda neler oldu hatırlayalım.

Sınav soruları çalındı, çalınan sınav soruları ile çalıntı hayatlar kuruldu.  Veli ya da başkalarının kolunu koparıp, canını alarak makam mevki sahibi olundu.

Polisi, hâkimi, savcısı, kaymakamı, valisi, komutanı, müsteşarı, özel kalemi, rektörü, bakanı, emniyet müdürü yan yana kol kola birbirine ve birbiri için hizmet etti. Devletin bütün olanaklarını kendisi için seferber etti.

Pırpırı, fırfırı, apoleti, makam aracı, helikopteri ile her biri önümüzden, üstümüzden rüzgar gibi geçti.

Kozmik odalara girildi, cinayetler işlendi. Hrant öldürüldü, Berkin 16 kilo gömüldü. Roboski’de çocukların üzerine bomba yağdı…

Devletin bütün olanakları birileri için ‘ne istedilerse’ verilerek peşkeş çekildi. Bunların hiçbirinde Veli’nin, Nuriye’nin, Semih’in ve işten atılan onlarca akademisyenin hiç birinin zerre kadar payı yoktu. Hatta her biri bunlar olmasın diye uğraştı, haykırdı, çalıştı…

Sonra bir gün öküz öldü ortaklık bozuldu. Bu ortaklıkta Veli’nin payı olmadığı için bozulurken de oralı olmadı. Yıllar boyu Veli’ye kol kola eziyet edenler ayrıldı. Ama Veli’ye eziyet baki kaldı. 17 yıl eziyet gören Veli bu kez de FETÖ’cü olmakla suçlanıp işinden atıldı. 

Veli’ye tam 17 yıldır eziyet ediliyor. Veli gene direniyor. Veli’nin kolunu koparılması emrini veren komutan belki hapiste, tazminatı geri isteyen hakim, savcı belki hapiste ya da kaçak. İşte Veli onlarla kol kola olmakla suçlanıyor.  Bu yüzden Veli’yi yenemezler. Çünkü basit bir iki soruya  bile yanıt veremezler. Veli’nin kolunu koparan zalimlikle hesaplaştınız mı? Veli’nin kolunu koparıp üste para isteyen aymazlığı ayıpladınız mı?

Veli Yüksel caddesinde yanından geçerken bile endişelenenler için, her daim korkanlar ve başkasının arkasına sığınanlar için, sızlananlar ama kolunu kaldırmaya mecali olmayanlar için, suya sabuna dokunmayanlar için tek koluyla direnmeye devam ediyor. Razı değil, rıza göstermiyor. Veli susmuyor. Veli adalet istiyor… Herkes Veli olmaz biliyorum. Ama herkes Veli’ye saygı duyuyor.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinin 107. Gününde. Bedenleri gittikçe ufalıyor. Son okuduğumuz bilgi; Semih'in kulağı tıkandı, Nuriye su içemiyor. Semih duymuyor… Nuriye içemiyor… Açlık ile adalet istiyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşü’nde. Tırnaklarının düşmesi, sağlığının bozulması pahasına yağmura, çamura, tehditlere rağmen yürüyor. Adalet istiyor.

İşinden atılan akademisyen, çocuğu parçalanan baba, annesinin cesedini günlerce sokakta bekleyen evlatlar, babasız kalan çocuklar adalet istiyor…

Veli yenilmeyecek…

Nuriye ve Semih’in yenilmeyecek…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşü sanıldığı gibi sessiz sedasız bitmeyecek.

Çünkü hepsi haklı…

Çünkü haklılığı kimse yenemez…

Firavun varsa Musa’da vardır.

Zulüm varsa cesaret de vardır. Ve cesaret bulaşıcıdır… 

Yazarın Diğer Yazıları

Tekli koltuk

Hanımlar, beyler! O koltuklardan kalkıp aramıza katılın. Katılın ki neler söylediğimizi, neler yaşadığımızı, ne istediğimizi, neyi savunduğumuzu ve ne yapabileceğimizi görüp duyun. Tartışın, konuşun, birlikte karar verin yani çoğalın. Çünkü birlik olmak tek olmaktan büyüktür. Ne kadar rahat olursa olsun, tekli koltuk kanepeden hep küçüktür

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

"
"