Biz darbeyi iyi biliriz demiştim. Asker postalını, tankı, sokağa çıkma yasaklarını, yakılan köyleri, hapishane önlerinde beklemeyi... 15 Temmuz’un ‘darbe karşıtları’ çok kızdı. Neredeyse değil darbeci olmakla suçlayan mesajlar aldım. Başım gözüm üstüne diyemeyeceğim aynen iade ediyorum.
Biz darbenin ne olduğunu 15 Temmuz akşamı öğrenmedik. Biz 15 Temmuz akşamı darbe karşıtı olmadık. Bizim mayamız kim yaparsa yapsın darbe karşıtlığından gelir. Bizim mayamız her daim zalimin karşısında olmaktan gelir.
Bu ülke topraklarında yaşanan bütün zulümlerde bizim kanımız, bizim canımız var. Biz öldük. Hem de çok fazla… Ve kimse kusura bakmasın bu ülke topraklarında kazanılan her demokratik kazanımda bizim payımız var.
Ömrü hayatında hiçbir vakit tırnağı dahi kanamayan, canı yanmayan, hiçbir yerde hiçbir bedel ödemeyen insanların bize hakaret etmesini en masum haliyle densizliktir. Hayatınızda ilk kez karşı olduğunuz bir darbe girişimi ile bize “demokrasi dersi” vermeye kalkmayın sınıfta kalırsınız. Yaralarımızı göstermiyorsak, yaramız olmadığından değil, gururumuzdandır. Darbe nedeniyle 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’imiz var bizim. İsterseniz hayatı ve bedel ödemeyi tartışmayalım. O derelerin altından sandığınız kadar da çok sular akmadı boğulursunuz… Şimdi darbecilere dini tören yaptırmıyorsunuz ya 12 Eylül darbecilerinin cenazelerinde saf tutup, rahmet dilediğinizi fil gibi hafızamız olduğundan biz hatırlıyoruz.
Biz tüm hayatımız boyunca darbelere askeri diktaya karşı olduk. Ve bunu hiçbir vakit arkamıza iktidar desteği alarak yapmadık. Bu yüzden asker bize, bizim yakınlarımıza işkence yaptı hatta öldürdü. Ama aklımızdan bir kere bile onlara işkence yapmayı geçirmedik. Ve en önemlisi o askerlerin generallerini o mevkilere bizden birileri getirmedi.
15 Temmuz'dan bu yana yaklaşık 50 bin kamu görevlisi açığa alındı. Bunların içinde mesela 2700 hakim ve savcı vardı. Bunlardan hiçbirinin atamasını biz yapmadık oraya onları biz getirmedik. Bu 2700 hakim ve savcı kaç tane insanın hayatına mal olan kararları aldı bir kere aklınızdan geçirin. Kaç insan kaç yıllara varan hapis cezalarına çarptırıldı? Kaç tecavüzcü ‘iyi hal’ indirimi ile salıverildi? Rakamları gördükçe dudağım uçukluyor. Bu olabilir mi gerçekten diyorum. 15 Temmuz akşamı ölenler arasında 13 yaşında 12 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz’ın katili polis de varmış. Mesela kaç yıl boyunca nasıl korundu o polis? O polisin yargılanmaması için kaç savcı, hakim neler yaptı? Ve daha kaç çocuk böyle katledildi? Daha kaç çocuğun katili dışarıda yıllar boyu elini kolunu sallaya sallaya dolaştı, dolaşıyor?
75 general ve amiral tutuklandı. Bunlardan kaç tanesi kaç köyün yakılma emrini verdi bir düşünün. “En büyük asker bizim asker” sloganları ile “vatanı savunmaya” gönderilen kaç genç insan bu insanların talimatları nedeniyle evlerine kefenle döndü? O askeri silahlar kaç insana doğrultuldu ve ateş aldı bir düşünün. Ve o generallerin terfilerini kim yaptı?
Bu darbe başarılı olamadıysa birazda sizin küçümseyip yok saydığınız hatta küfürler yağdırdığınız medya, siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve binlerce demokrat insan sayesindedir. Çok değil birkaç ay önce kapısına dayandığınız, “hain” ilan ettiğiniz, camlarını kırdığınız televizyona muhtaç olduğunuzu hatırlatıp sizi utandırmayalım.
Biz hayatımızın hiçbir döneminde Gülen hareketi ile yan yana omuz omuza durmadık ve çok şükür ki “Ne istedilerse verdik” demedik. Hep karşılarındaydık. Karşılarında olmayı namus bildik. Biz onların elini hiç öpmedik. Hiç biat etmedik. Onlar sizin birkaç yıl öncesine kadar dostunuz, iş ortağınız, ahbabınız ve hatta kardeşinizken bizim her daim düşmanımızdı. Düşmanımızdı evet… Hesap vermelerini istedik. Hesap sormaya da yemin ettik. Ama boyunlarını vurmayı işkence etmeyi düşünmedik. Adalet önüne çıkmalarını istedik. Bunun için mücadele ettik. Sizin 15 Temmuz akşamı var olduğunu hatırladığınız meydanlar buna tanıktır. O meydanlarda bizim kan izlerimiz hala duruyor. Ölülerimizin mahkemeleri bile daha sonuçlanmadı.
Bizimle uğraşacağınıza “bu insanlar ne oldu da nasıl oldu da bu devletin bu ülkenin en önemli kademelerine geldiler” diye sorun? Ak trolleriniz bize küfür edip özür dilememizi istiyor ya bize küfür değil özür borcunuz var! Bir özür dilenmesi gerekiyor evet ama o özrü de biz dilemeyeceğiz. Özür de özeleştiri de sizden gelecek. Bize, bu ülke halklarına özür borcunuz var!
15 Temmuz bizim sınavımız değildi. Ama sizin hatalarınızın sonucuydu. Darbe bu ülkede yaşayan tüm hakların ve siyasetlerin sorunudur. Ama darbeden bu insanların darbe yapmaya yeltenecek kadar güçlenmesinden ve pervasızlaşmasından sadece AKP sorumludur. Darbeye karşı olmak tüm halkların ve tüm siyasetlerin görevidir. Ama darbeye neden oluşturan koşulları hazırlamış olmaktan dolayı özür dilemesi ve halka hesap vermesi gereken tek parti AKP’dir.
Tekrar başa dönüp bir kez daha tane tane anlatacak olursak; biz hayatımız boyunca her zaman masum ve mazlum insanların yanında olduk ve bunun için başımıza ne geleceğinin hesabını yapmadık. Korkmadık… Darbe destekçisi arıyorsanız yanınıza bakın. Zira çok çıktı. Bir tane bile solcu, demokrat darbeci destekçisi bulmazsınız. Ve evet biz buna rağmen onlara işkence edilmesine karşıyız. Evet biz tekrar idamın gündeme gelmesine de karşıyız. Çünkü insan hakkı dediğiniz şey kişiye göre değişmez. Emin olun eğer başarılı olsalardı onlar aynı işkenceyi yapacaktı ya biz o zaman da buna karşı çıkacaktık. Ve yine belki de bazılarınız “eski ilişkilerini sayesinde” işinde gücünde yaşayıp giderken biz ya adliye önünde ya da hapiste olacaktık.
Biz çıkar hesapları için en yakındakini arkadan bıçaklayan insanlar olmadık. Paradan ve mevkiden çok değer biriktik. Bu değerler için can verdik… Çevremizde sizinki kadar çok insan olmadı, belki çok kalabalık olmadık ama insan biriktirdik. Ve o insanlara gönül rahatlığı ile yaslanabildik. Her daim sadece kendi hakkından değil haktan yana ve adil olmak muhteşem bir şeydir. Kafanı yastığa koyduğunda veremeyecek bir mazlum hesabı olmadığını bilirsin. Rahat uyutur insanı. Vicdan değerlidir. Biz hiç ama hiç kaybetmedik. Omurga iyidir, biz hiç eğilmedik…
Adalet herkese lazım olur. Bunu bu ülke topraklarındaki solcular, sosyalistler kırk yıldır söylüyor. Siz duymadıysanız kulaklarınızın pasını silin. Ve şimdilik evet en azından şimdilik bizi “hain”, “darbeci” “fahişe” ve daha ağza alınmayacak birçok şey ilan etmek yerine takkeyi önünüze alıp “biz nerede hata yaptık” diye bir düşünün.
Bizim sizinle mücadelemize gelince; o sürecek. Ama biz arkadan dolanmaz ve arkanızdan vurmayız, hiç tasalanmayın…