21 Nisan 2012

Suçlu manyetik alan değişimi değil!

Son günlerde basında çıkan haberlerin aksine, ne depremlerin ne de iklim değişikliğinin dünyanın manyetik alanındaki değişikliklerle bir alakası

Uzun yazının özetini baştan vereyim: Son günlerde basında çıkan haberlerin aksine, ne depremlerin ne de iklim değişikliğinin dünyanın manyetik alanındaki değişikliklerle bir alakası var. Dünyanın manyetik alanında gözlenen bir değişiklik var ama bu değişikliğin etkisi cilt kanseri vakalarının artmasına neden olur, depremlere değil.

Dünyanın yarıçapını kabaca 6500 km olarak alacak olursak, en üstteki 100 km kabuk kısmını, sonraki 3000 km manto kısmını, altındaki 2000 km sıvı çekirdeği, merkeze kadar olan 1400 km de katı çekirdeği oluşturur. Kabuk ve manto kısımları katıdır, ancak dünyanın merkezine doğru artan sıcaklık çok uzun zaman birimlerinde, yani milyonlarca yıllık sürelerde, yavaşça hareket edebilirler. Bu yavaş hareketlerin sonucu olarak da depremler oluşur.

Dünyanın manyetik alanının sebebi aslında mantonun altındaki sıvı çekirdek içindeki hareketlerdir. Bu sıvının kaotik, yani karmaşık ve önceden tahmin edilemeyen hareketi gene uzun zaman birimlerinde dünyanın manyetik alanının yönünün değişmesine sebep olur.

Manyetik alandaki değişiklik, yani dünyayı bir mıknatıs olarak düşünecek olursak mıknatısın kuzey kutbu ile güney kutbunun yer değiştirmesi ortalama 450.000 yılda bir gerçekleşir. Değişiklik ortalama 10.000 yıl sürer. Dünyanın manyetik alanını düzgünce son yüzyıllarda ölçtüğümüz düşünülecek olursa şu anda herhangi bir mantığa dayanarak dünyanın manyetik alanının değişmekte olduğunu söylememiz mümkün değildir. Ancak ölçümler son iki yüzyılda manyetik alan şiddetinin %12 azaldığını, bu hızla giderse de 1600 yıl sonra bir kutup değişiminin olası olduğu yönündedir.

Manyetik alanın kutup değişikliği sırasındaki kısa zaman diliminde dünyanın manyetik alanı bizi güneşin zararlı ışınlarından koruyamayacağı için bu kısa sürede dünyada cilt kanseri vakalarının ciddi miktarda artması beklenebilir. Ama onun dışında bu kutup değişiklikleri son 83 milyon yılda 184 defa görülmüştür ve hiçbiri dünyanın ekosistemi üzerinde felaketlere neden olmamıştır. Bu nedenle elimizde bu değişimin depremlere veya iklim felaketlerine yol açabileceğine dair bir veri yoktur, içiniz rahat olsun.

Ayrıca depremlere neden olan hareketler dünyanın kabuğunda yani yüzeyden yaklaşık 0 - 50 km arasında meydana gelen hareketlerdir. Manyetik alanın yönünün değişmesine sebep olan sıvı çekirdek ise bizden 3000 km derindedir, yani buradaki sıvının karmaşık hareketlerin etkilerinin yüzeye ulaşması binlerce, hatta milyonlarca yıl sürer. İç dinamikleri bu derece yavaş olan sistemlerdeki günden güne, ya da yüzyıldan yüzyıla olan değişiklikleri uzun zaman birimlerinde gerçekleşen değişikliklere bağlamak doğru değildir.

Uzun lafın kısası, dünyanın manyetik alanı yön değiştiriyor olabilir, bunun sizin açınızdan en önemli etkisi pusulaların yönünün şaşması olacaktır, ancak bu değişikliklerin depremleri tetiklemesine ya da hortumlar oluşturmasına imkân yoktur. Lütfen Kor gibi filmlerin anlattıklarını ciddiye alıp ortaya atılan felaket senaryolarına inanmayın. İnsanlık olarak yarattığımız sorunlar o derece büyük ki dünyanın yaratacağı problemler doğanın dengesini bozmada bizim kadar başarılı olamayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları

AB Parlamentosu seçimlerinin "Tarladan Çatala" uygulamasına etkileri

Yeşiller Partisi’nin seçimlerde yaşadığı kayıplar, "Tarladan Çatala" stratejisinin uygulanmasını zorlaştırabilir. Özellikle Fransa ve Almanya gibi büyük ekonomilerde Yeşiller’in oy kaybetmesi, bu ülkelerin sürdürülebilir tarım politikalarına daha az destek vermesi anlamına gelebilir

İklim krizi ve havayolu taşımacılığı

Türbülansın artması; yolcular için uçuşları daha sarsıntılı hale getirirken mürettebat için güvenlik riskleri oluşturur ve uçak bakımının zorlaşması nedeniyle havayolu şirketleri için operasyonel maliyetlerin artmasına yol açar

İklim değişikliğine uyum sağlamada sigorta sektörünün yaratacağı faydalar

Sigorta sektörü, toplumun iklim değişikliğinin getirdiği zorluklara uyum sağlamasına yardımcı olmada hayati bir rol oynamaktadır

"
"