Sosyal bilimci bir arkadaşımla aramızda şöyle bir yazışma oldu: “Senin öğrencilerin iklim değişikliğinin tüm jargonunu biliyor olabilirler ama biz sosyal bilimciler sizin kadar bu jargona alışkın değiliz, iklim değişikliğini bizim de rahat anlayabileceğimiz şekilde anlatır mısın?” Kendisinden merak ettiği noktaları sormasını istedim, bana yönelttiği ilk soru şu oldu:
Türkiye'deki mevsimsel değişimler (yazların kısa sürmesi, baharda kar yağan bölgelerin varlığı) Dünya'daki iklim değişikliğinin bir sonucu mudur?
Bu soruya cevap vermeye girişmeden önce aklıma takılan ilginç bir konuyu paylaşmak istiyorum. Bu arkadaş gibi benim annem de benzer şekilde Nisan ayının yarısını geçmiş olmamıza rağmen hala havaların ısınmamasından şikayetçi. Ona göre de bahar hala gelmedi. Bugün her ikisine de sorsam, iklim değişikliği yok veya varsa da havalar soğuyor cevabını alabilirim.
Columbia Üniversitesi Psikoloji Bölümü ve Karar Verme Merkezi araştırmacılarından Li, johnson ve Zaval o günkü hava durumu ile kişilerin iklim değişikliğine yönelik sorulara verdikleri cevapları karşılaştırmışlar (Y. Li, E. J. Johnson, L. Zaval, Psychological Science 22 (4) 454 (2011)). Temelde kişilere üç soru sorulmuş:
1.Bugün hava normalden sıcak mı soğuk mu?
2.İklim değişikliğine inanıyor musunuz?
3.İklim değişikliğinin büyük bir sorun olduğunu düşünüyor musunuz?
Havanın normalden sıcak olduğu günlerde görüşülen kişiler havanın normalden soğuk olduğu günlerde görüşülen kişilere oranla iklim değişikliğine daha fazla inandıklarını ve iklim değişikliğinin büyük bir sorun olduğunu söylemişler. Psikolojide bu davranış biçimine nitelikleri yer değiştirme deniyor, yani anlaşılması ve ulaşılması zor olan ortalama küresel sıcaklıklar yerine bulunduğumuz yerde ve andaki sıcaklığı koyuveriyor beynimiz. Yukarıdakine çok benzeyen bir deneyi sadece soru sorulan kişilerin içinde bulundukları odanın sıcaklığını değiştirerek yapmışlar ve sonuç gene benzer çıkmış: Odanın sıcaklığı arttıkça insanların iklim değişikliğine inançları artıyor, azaldıkça da inançları azalıyor.
O zaman temelde yapmamız gereken şey ortalamaların ne olduğunu çok iyi kavramak. Benim derslerde verdiğim temel örnek şu: Ben küçükken eğer o günün sıcaklığı 30oC üzerine çıkacaksa annemiz dışarıda oynamamıza izin vermezdi, şimdi ise 30oC'yi aşan sıcaklıklar neredeyse normal hale geldi. Ama siz siz olun böyle genel konuşan kişilere inanmayın çünkü bu kişiler sizi her şeye ikna edebilirler, onun için ben size sayılar vereceğim:
Annemim yazın sokakta oynamamıza izin vermediği senelerde senede ortalama 23 gün sıcaklık 30oC'nin üzerine çıkıyormuş. Aynı ortalamayı bugün için aldığımızda senede ortalama 63 gün sıcaklık 30oC'nin üzerine çıkıyor. Bu az buz bir fark değil. En sıcak seneyi ya da en soğuk seneyi seçmedim, sadece benim çocukluğumun üç sene ortalamasıyla 2007-2009 yıllarının ortalamasını kıyasladım. 30oC'nin üzerine çıkan günlerin sayısı neredeyse üç katına çıkmış. Dolayısıyla bundan kırk sene önce bir kişiye hava sıcaklığının 30oC olduğu bir gün “havalar ısındı mı?” deseydik alacağımız cevap “evet” iken yaşadığımız yazlarda 30oC olduğunda aynı soruyu sorduğumuzda “pek bir fark yok” cevabını alabiliriz.
Değişiklikler ani olduğu zaman bu durum birden dikkatimizi çeker, ancak aynı değişiklikler neredeyse bir ya da bir kaç nesil sürecek olursa beynimiz o değişiklikleri algılayamaz hale geliyor. İklim değişikliği konusuna insanları inandırmakta zorluk çekmemizin temel sebeplerinden biri de bu. İklimle ilgili herhangi bir karara varmadan önce en az 10, hatta belki de 30 yıllık ortalamalar alıp karşılaştırmamız gerekiyor. Mesela İstanbul için 1950-1980 yılları arasının ortalamasını alıp bunu 1980-2010 arası ile kıyaslamamız gerekir. Biz bunu yapmak yerine ya bulunduğumuz odanın sıcaklığını ya da son bir kaç günün sıcaklığını kullanıyoruz, bu da bizi yanlış sonuçlara sürükleyebiliyor.
Sonuç olarak ben arkadaşıma nasıl bir yanıt vermeliyim? Onun sorusuna yanıt verecek olursam, yani yazın bir türlü gelmemiş olması ve hala kar yağıyor olması iklim değişikliğinin kanıtı mı? Cevabım hayır olur, yaz gelmedi çünkü daha Nisan ayındayız ve dünyanın genel olarak serin geçirdiği (ve bunun da sebeplerini bildiğimiz) bir bahar mevsimindeyiz, onun için doğal olarak kar yağıyor olacak ve doğal olarak daha denize girmiyor olacağız. Ama bunların tümü iklim değişikliği yok demek değildir. Sadece bizim algılarımızla sorduğumuz sorular yavaş değişiklikleri algılamakta ne derece yetersiz kaldığımızı gösterir.
www.twitter.com/leventkurnaz