05 Aralık 2012

21 Aralık 2012 Geliyor, Korkmayın! - 2

Söz verdiğimiz gibi 21 Aralık günü felaketten neden korkmamanız gerektiğini anlatan yazı dizimize...

 

Söz verdiğimiz gibi 21 Aralık günü felaketten neden korkmamanız gerektiğini anlatan yazı dizimize devam ediyoruz.
 
“21 Aralık günü dünyayı ciddi biçimde etkilemesi beklenen bir olay Güneş Sistemi'nin daha önce bilinmeyen bir gezegeni olan Nibiru'nun (Marduk) Dünya ile etkileşmesidir. Bu etkileşme Nibiru'nun dünyaya çarpması veya çok yakınından geçerek ciddi tektonik olaylara sebep olması şeklinde gerçekleşebilir” diyor felaket severler. Bu konuda öncelikle şunu söylemek gerek: Bu konu uzun süredir ortalıkta dolaşıyordu, özellikle 2002-2003 döneminde ülkemizde de çok konuşuldu. O zamanlar bilimcilerin “olur mu öyle şey!” yorumlarına bu düşüncenin taraftarları “Nibiru üzerimize doğru geliyor ama ancak çok güçlü teleskoplar ancak görebildiği için şimdilik bu tehlikeyi bilmiyoruz” diye cevap veriyorlardı. İlerleyen yıllarda artık Nibiru olsa ve üzerimize doğru gelse çıplak gözle de görmemiz gerektiği ortaya çıktığı için Güneş Sistemi'nin bu bilinmeyen gezegeni yavaş yavaş gözden düştü.
 
Nibiru konusu 1976 yılında kendisini Sümerolog olarak tanıtan Azeri asıllı Amerikalı yazar Zecharia Sitchin'in 12. Gezegen isimli kitabıyla ortaya çıktı. Burada Sitchin insanlığın köklerini Nibiru gezegeninde yaşayan Anunnaki kültürüne dayandırmaya çalışır. Sitchin'e göre insanlar Güneş'in etrafındaki turunu 3600 senede bir tamamlayan Nibiru gezegeninde yaşayan Anunnakilere köle olarak yaratılmıştı. Dolayısıyla, son ziyaretlerinin üzerinden 3600 yıl geçen Anunnakiler 2012 yılında tekrar geri gelerek bizi ziyaret edeceklerdi. 
 
Sitchin Nibiru'nun özelliklerini eski Sümer kaynaklarına dayanarak güzelce açıkladığından bilimciler de bu konuda elle tutulur kaynaklara sahip olabildiler. Bu bilgilere göre Nibiru Dünya'nın yaklaşık beş katı büyüklükte bir gezegendi ve yörüngesi bu gezegenin bize Tek Boynuzlu At (Monoseros) takım yıldızı yönünden yaklaşacaktı. Ancak basit bir hesaplamayla, bu gezegenin, eğer gerçekten varsa, 2007 yılında gökyüzündeki en parlak nesne olacağını kolayca gösterebiliriz. Yani, eğer Nibiru (Marduk) gerçekten var olsaydı, bunu yıllar önce değil dünyanın en büyük teleskoplarıyla, çıplak gözle bile görebilmemiz gerekirdi.
 
O zaman Nibiru taraftarları başka bir argümanla ortaya çıktılar: Gezegen vardı ve üzerimize geliyordu, ama üstün bir uygarlık olan Anunnaki bu gezegeni bir perde ile bizim gözümüzden gizlemeyi başarmıştı.
 
Bu noktada bilim ile saçmalığı nasıl ayırt edebildiğimize dair basit bir gösterge vermekte fayda var. Argüman eğer şöyle gidiyorsa kuşkulanmaya başlamakta fayda vardır:
 
Bilim-dışı: Nibiru o kadar uzak ki çıplak gözle göremezsiniz.
Bilim: Ama teleskoplarla da görülmüyor.
Bilim-dışı: Bilimciler görüyorlar ama sizden saklıyorlar.
Bilim: Ama artık çıplak gözle görebileceğimiz kadar yaklaştı.
Bilim-dışı: Biz görmeyelim diye üstün teknoloji bir perde ile bizden saklanıyor.
 
Anladığınız üzere, saçma argümanlara her bilimsel yaklaşımınız daha da zor kanıtlanabilecek ve daha da hayal gücüne dayanan karşı argümanlarla savuşturulmaya çalışılıyorsa karşınızda ciddi bir saçmalık üretme çabası var demektir.
 
Ben size bu argümanın 22 Aralık 2012 versiyonunu da verebilirim:
 
Bilim: 21 Aralık geçti, hani bakın bir şey olmadı.
Bilim-dışı: Tabi olmadı çünkü Anunnakiler bizim şu anda çok güçlü olduğumuzu görüp kalkanlarını hiç indirmeden geçip gittiler, 3600 sene sonra bir dahaki gelişlerinde bizim daha zayıf olmamızı bekleyecekler.
 
Böylelikle bir 3600 sene daha aynı saçmalıkların ortaya konulmaya devam edilmesinin de yolu açılmış olacak. Bu saçmalıkların durmasının temel yolu, zeka sahibi insanların bu tür bilim-dışı çabalara karşı koymalarıdır. Yoksa 1976 yılında bir delinin kuyuya attığı taşı bizler 5612 yılında hala çıkartmaya çalışıyor olacağız.
 
Yazı dizimiz diğer 2012 senaryoları ile devam edecek...
 

Yazarın Diğer Yazıları

AB Parlamentosu seçimlerinin "Tarladan Çatala" uygulamasına etkileri

Yeşiller Partisi’nin seçimlerde yaşadığı kayıplar, "Tarladan Çatala" stratejisinin uygulanmasını zorlaştırabilir. Özellikle Fransa ve Almanya gibi büyük ekonomilerde Yeşiller’in oy kaybetmesi, bu ülkelerin sürdürülebilir tarım politikalarına daha az destek vermesi anlamına gelebilir

İklim krizi ve havayolu taşımacılığı

Türbülansın artması; yolcular için uçuşları daha sarsıntılı hale getirirken mürettebat için güvenlik riskleri oluşturur ve uçak bakımının zorlaşması nedeniyle havayolu şirketleri için operasyonel maliyetlerin artmasına yol açar

İklim değişikliğine uyum sağlamada sigorta sektörünün yaratacağı faydalar

Sigorta sektörü, toplumun iklim değişikliğinin getirdiği zorluklara uyum sağlamasına yardımcı olmada hayati bir rol oynamaktadır

"
"