Önce size nelerden korkmanız gerektiği söylersem sonra neden 21 Aralık 2012'den korkmamanız gerektiğini anlatmak daha kolay olacaktır.
-Size kim ne derse desin, dünyanın kaynakları sonsuz değil. Hatta şu anda dünyanın kaynakları uzun vadede yaşayan herkesi besleyecek seviyede bile değil. Şu anda hep gelecek nesillerin kaynaklarından yiyiyoruz. Bu kaynakları hızla tüketmemizden dolayı kıyamet kopacak ve hepimiz değişik bir hayat tarzında yeniden başlamak zorunda kalacağız.
-Sonsuz olmayan kaynaklardan biri fosil yakıtları ama bu fosil yakıtlarını tüketmemiz başımıza iklim değişikliği diye bir bela açıyor. İklim değişikliğinin temel sonucu da havaların ısınması ve buna bağlı olarak da kuraklık olacak. İnsanlık temel besin kaynağını topraktan kazanıyor ve bunun için suya ihtiyaç var. Gökten yağan yağmur azaldığında topraktan çıkan ürün de azalacak ve insanlar aç kalacak.
-Biz ortaya çıkmadan önce doğadaki canlıların bir dengesi vardı. Biz ortaya çıkarak kendi amaçlarımız için hem bu canlıları tükettik hem de onların yaşam alanlarını ellerinden alarak doğanın bu dengesini bozduk. Bu cümle size “ekolojist bir deli” söylemi olarak gelebilir ama unutmayın, ben size kutup ayılarından bahsetmiyorum, Karadeniz'deki hamsiden ve lüferden söz ediyorum. Ülkemiz için balıkçılık önemli ama yokluğu ölümcül olmayacak bir besin elde etme metodu. Ancak dünyadaki pek çok ülke ana besinini denizden karşılıyor ve denizlerde balık çok azaldı artık. Biyolojik çeşitliliğin iklim değişikliği ve kirlilik gibi sebeplerle azaldığı denizlerde balık kalmadığında milyonlar için felaket zaten gelmiş olacak.
Tüm bunlar ciddiye almamız gereken felaket senaryoları ve hepimiz bir zamanda bunların ciddi etkileriyle karşılaşacağız. Ama bunları yeterince ciddiye alamamak için basit bir sebep daha var. Kimse bize bu felaketler için 21 Aralık 2012 gibi bir tarih vermiyor.
Peki bize 21 Aralık 2012 tarihini küresel bir felaket tarihi olarak veren kimse var mı? Temelde yok. Yani, 21 Aralık 2012 birkaç yönden önemli bir tarih ama bunların hiçbiri bir felaket habercisi değil. Mesela, Mayalar diyor ki:
Tanrılar daha önce dünyayı üç defa yarattılar ve üçü de başarısız oldu. Biz şu anda yaratılan dördüncü dünyada yaşıyoruz. Bir önceki dünya başarısız olduğu için M.Ö. 11 Ağustos 3114 yılında sona erdi. Sona ermeden önce de yaklaşık 5125 sene o dünya sürdü. Şimdi, bir önceki başarısız dünyanın sonundan bu yana gene 5125 sene geçti ve süre 21 Aralık 2012'de tam olarak doluyor. Ama, Mayalar iki şeyi söylemiyor. İlki, bir önceki dünya başarısız oldu, bu dünya da başarısız olacak. İkinci olarak da bir önceki 5125 sene sürdü, bu da 5125 sene sürecek. Dolayısıyla, 21 Aralık 2012 tarihi Mayaların felaket tarihi olarak öne sürdükleri bir tarih değil.
Tarih konusuna biraz da bilimsel bakarsak daha sağlam bir bilgiye ulaşıyoruz: Bilimde her gün kullanılan tekniklerle nesnelerin yaşını ölçebiliyoruz. Bu bilgileri kullanarak Terra Cotta savaşçılarının ne zaman yapıldıklarını, son buzul çağının ne zaman bittiğini, piramitlerin ne zaman inşa edildiklerini hep biliyoruz. Yaklaşık son 20.000 sene içerisinde dünyada herkesi etkileyecek bir felaket olduğuna dair hiçbir işaret ya da kanıt yok. Yani, M.Ö. 10 Ağustos 3114 günü insanlar mutlu mutlu yaşarken 11 Ağustos günü başlarına bir felaket gelip dünyanın yok olduğuna dair bir bulgumuz yok. Hatta tam tersi, böyle olmadığını biliyoruz.
Bu durumda iki şeyden birine inanırız, ya bundan 1100 sene önce yaşayan Mayaların söylediği o tarihten 4000 sene önce dünyanın sona erip baştan başladığı ve bunun 5125 sene sonra tekrar edeceğine ya da M.Ö. 11 Ağustos 3114 gününün dünya için diğerlerinden farksız ve normal bir gün olduğunu (ya da en azından dünyayı yok edecek kadar önemli bir felaketin olmadığını) söyleyen modern bilime. Tercih sizin.
Gene de aklınızda sorular kaldıysa, bir sonraki yazıda felaket senaryolarını tek tek ele alıp neden mümkün olmadıklarını tartışacağız.