28 Ağustos 2022

Korkunun falakasının moruyla barışmışların işidir aşkı yasaklamak


Günden güne kararan bu ülkede kadınlara öldürülme, dövülme, tutuklama dışında sundukları bir hayat var mıydı?

Mabel Matiz’in 'Karakol' şarkısını dinliyorum haftalardır. Şarkıyı haftalardır dinlediğime bakmayın. Şarkı beni çok eskilere, yıllardır adımladığım sokaklara, seviştiğim parklara, yalnızlıktan çıldırdığım yataklara, aşk sancısından geberinceye kadar içtiğim barlara, erk şiddetiyle terbiye edildiğim evlere, bedenimde yalnızlığa mahkûm edildiğim, kalbinde bana koca bir karakol inşa etmiş adamlara götürdü. 

En çok da aşktan korkanlara, aşktan kaçanlara götürdü. 

Bir kere bile "Seni seviyorum" cümlesinin geçmediği evlere, çocuğunun başını bir kere bile okşamamış babaların soğuk gövdesine götürdü. 

"Korkma aşktan ölmez insan"

Aynadaki aksiyle başaramamış insanların işidir aşktan korkmak. 

Aynadaki aksini başkalarının eline teslim etmişlerin, 
gelenek mirasını bir türlü tüketemeyenlerin işidir. 

Sevdiğine sevdiğini bir kere bile söylememişlerin, 
cesaretini sandık dibine kaldırmışların,
korkunun falakasının moruyla barışmışların işidir aşkı yasaklamak, aşktan korkmak. 

Bu yüzdendir Mabel’in klibine tepki göstermeleri, şarkıdan, şiirden, aşktan korkuları. 

Mabel’in omuzlarındaki parıltının dünyayı aydınlattığını bilmeyenlerin, aşkın dilinin, dininin, cinsiyetinin, yöneliminin olmadığını bilmeyenlerin işidir dünyayı koca bir karakola çevirmek.  

Mabel’in de dediği gibi:

“Aşkın, sevginin ve insanlığın bütün hallerini dile getirmeye, el ele tutuşmaya inatla devam…
Her şey geçer, hayat ve şarkılar kalır…” 

"Elimi de kolumu da bağla hadi
Bir odaya bir ömür hapset hadi
Becerebilirsen zapt et hadi…" 

Mabel Matiz klip tartışmaları, iptal edilen festivaller, sahneye çıkması yasaklanıp, konserleri iptal edilen kadın şarkıcıları konuşup tartışırken Gülşen’in tutuklama haberiyle sarsıldık.  

Aylar önce söylediği ve ardından özür dilediği sözler için tutuklandı Gülşen. 
Buna kim inanır? 

Elbette sahnede “Herkes, tüm cinsiyet kimlikleri, cinsel yönelimler eşit ve özgür yaşasın” dediği için tutuklandı Gülşen.

Elbette “Sahnede gökkuşağı bayrağı açtın, memeni açtın, poponu açtın” diyemeyenlerin, bunu tutuklama sebebi olarak sunamayanların, bahanesiydi bu tutuklama.  

Kendi 'inanç', 'ahlak' anlayışına uymayan, karşısında el pençe divan durmayan insanların hepsi yok olsundu, linç edilsindi, karakola atılsındı, tutuklansındı. 

Güçlü, özgür, bedenine, hayatına sahip çıkan her kadın 'ahlaksız' ve onlara uymayan her hayat tarzı 'ahlaka aykırıydı'.

Bedenlerine, akıllarına, aşklarına, varoluşlarına sahip çıkan LGBT+'lar, kuirler 'sapık ve sapkın', kadınlar 'sürtük' oluyordu. 

Bütün dertleri, konuştukları buydu. Konuşmadıkları, dert edinmedikleri şeyler de vardı elbette…

Kilitli kapılar ardında 'inançlarla', geleneksel ahlak terbiyesinin köteğiyle büyüyen çocukları, vakıflarında, yurtlarında tecavüze uğrayan çocukları konuşmazlardı. 

Hukukun koruduğu, serbest bıraktığı kadın katillerini, tacizcilerini, tecavüzcülerini konuşmazlardı. Dertleri de değildi zaten. 

Haksızlık etmeyelim; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 2016 yılında tecavüze uğrayanın tecavüzcüsüyle evlenmesi, "küçüğün rızası" fikrini atmıştı ortaya. Konuşmuştu yani.

Ezgi Zerkin’i konuşmuşlar mıydı acaba? Annesinin feryadını duymuşlar mıydı?

Ölüm tehdidiyle burun buruna kalmış, defalarca şikâyette bulunmuş, korunmayıp, öldürülen kadınlar dertleri miydi?

Günden güne kararan bu ülkede kadınlara öldürülme, dövülme, tutuklama dışında sundukları bir hayat var mıydı?

Günden güne ülkenin batışını, iflasını, işsizliği, açlığı, sefaleti konuşurlar mıydı?

Soyguncuları, yolsuzlukları, bozguncuları konuşurlar mıydı?

Konuşmazlardı. 

"Bangır Bangır"

Gülşen’e sahip çıkmak hayata sahip çıkmaktır. Aydınlık günlere sahip çıkmaktır. Demokrasiye, eşit bir geleceğe sahip çıkmaktır. Karanlığa başkaldırmaktır Gülşen’in yanında olmak. 

Biliyoruz ki Gülşen çıkacak. En güzel kıyafetini giyip, en güzel şarkılarını söyleyecek yine Bangır Bangır

Mabel’in de dediği gibi “Her şey geçer, hayat ve şarkılar kalır…”

Son olarak olup bitenlere kendi tarzımda bir şarkıyla cevap vermek isterim.

“Sen beni duman duman, alev alev yaksan bile
Sen beni dertten derde, yerden yere vursan bile
Bеn sana boyun eğmem, af dilemеm, ölsem bile
Elinden geleni ardına koyma”

Boyun eğmeyelim.

Yazarın Diğer Yazıları

Bak beyim, sana iki çift lafım var...

Düşündüklerim dilime gelse; önce babam sonra mahalleli beni çarpar, hem vallahi hem billahi. Bari Allah çarpmasın diye Allah'a yalvarıyorum. Allah'la kul arasına hiç kimse giremez iyi biliyorum nasıl olsa. Siz de biliyor musunuz kardeşim?

"Bir şehrin içinde birbirine bağlanmış bir sürü yalnızlık; anlatmanın bir dili olmalıydı…"

Işıkları bozulmuş hastane tabelasını düşünün: Devlet hasta… Temamız: Direniş