İlgilendiğim konular gündeme peş peşe gelmeye başladı; ben de sevgili okurlarımı özledim; umarım onlar da beni özlemiştir…
'Yerli ve millî oto' denilen yatırım planlandığı gibi gidiyor. Mudanya'da devletimizin tahsis ettiği arazide temel atma töreni yapıldı. Beni de (otomotiv konusunda köşe yazdığım için) davet ederler diye düşünmüştüm ama, çağırmadılar.
TOGG Basın Danışmanı kadim ve aziz kardeşim Hakan Özenen törene basının davet edilmediğini, daha sonra bir nevi sohbet toplantısı yapacaklarını söyledi. Bazı sualler sordum, bana geri döneceğini söyledi. Şimdi TOGG ile ilgili detaylı yazmak için Hakan'ın cevabını bekliyorum.
Hakan'a sorduğum 'teknik denilebilir' sualler şöyle:
'Milli otomobilin segmenti doğru seçildi mi? (SUV yani sports utility vehicle; hem sportif hem işe yarar. Bizde kısaca cip deniliyor. Birde C segmenti sedan; yani orta-büyük boy aile otomobili. Bu 'segment denilen ve bizimkine benzemeyen pazarlar için yapılan ticari sınıflandırmayı çok iyi bilmezseniz; çok yanlış kararlar da verebilirsiniz.)
Bu endüstriyel yatırımın 'buffer'ları nedir? Yani basitçe 'satamazsanız' ne olacak?
Proje viable ve sustainable mı? Yani yaşayabilir ve sürdürülebilir mi? Maliyet yani rakamsal olarak nasıl?
Hakan'dan haber beklerken bir TV kanalında 'yerli ve millî' otomobil konulu bir (tartışmama!) programına rastladım.
Moderatör dışında 4 kişi var (Bu tartışmama programları genellikle Sayın Cumhurbaşkanı'na methiye şeklinde oluyor! Biri inşaat mühendisi ancak TV yöneticiliği yapıyor, öteki üçü emekli asker. Otomobil ile ilgili hiçbir tecrübe ve bilgileri olmadığı anlaşılıyor; zaten söylüyorlar da.)
Katılımcılarından biri büyük bir ciddiyet ile "Bugüne kadar ülkede üretilen tüm otomobiller yurt dışında tasarlanıp geliyordu; ilk defa yerli tasarım görüyoruz ve bunu Sayın Cumhurbaşkanı'na borçluyuz!" mânâsına gelecek sözler söyledi. Üç dört gün bu zatı çalıştığı üniversiteden, vakıftan aradım, haber bıraktım bulamadım.
Bugünkü durumu Sayın Cumhurbaşkanı'na borçlu olduğumuz doğru. Ancak onun istediği 'böyle bir yerlilik, millîlik' değildi.
9 yıl önce kendisi ile "Yerli otomobil nasıl yapılabilir" konusunda uzunca süre görüştüm. İlgi ile dinledi, sualler sordu ve bir hamle yaptı. Bana da "Bu konuda bilmem gereken bir şey olursa haberim olsun!" talimatı vermişti.
9 yıldır bilmesi gereken çok şey oldu, ancak kendisine ulaşamadım. Bu yazıyı okuyabilse beni dinleyeceği kesin, ancak herhalde haberdar edilmiyor. Tek yönlü bir iletişim var.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun aynı günlerde bir basın çalıştayı yaptı ve "Yalan haberlerin daha çok rağbet gördüğü bir dönemdeyiz" deyince, ben de "yerlilik" konusunu yazayım istedim.
Fahrettin Bey haklı, ortada bir "yalan haber" var.
Çünkü bahsi geçen otomobillere, hiçbir yerli veya uluslararası tarif (OICA) ile "yerli ve millî" denilemez.
Sayın Cumhurbaşkanı TOBB'u görevlendirdiği konuşmasında anlaşılır bir Türkçe ile; "Gelin şu yüzde 100 yerli otomobilimizi TOBB çatısı altından çıkartalım!" demiş; Başkan Hisarcıklıoğlu da "Siz bizim arkamızda durun bu Türk iş dünyası bunu rahatlıkla yapar!" diye cevaplamıştı.
Sayın Cumhurbaşkanı; "Verin parasını hazırı alın!" demedi; "Yerli teknoloji ve ülke insanının birikimini kullanın" dedi ama bu otomobili "doğrudan" yapacağı söylenen şirketler ve kişiler arasında ilaç için bir tane Türk veya Türk şirketi yok!
"Sahici yerli otomobil" konusunda 10 yıldır iftihar ile birlikte çalıştığım arkadaşlarım arasında en önemlilerinden biri Okan Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Nejat Tuncay'dır; bu günlerde Avrupa Birliği, onun başkanlığındaki araştırmacı gurubuna ciddi bir finansman tahsis etti.
O da dünya çapında bir "Open Innovation Autonomous Vehicle Development and Testing Platform" (Açık inovasyon Otonom Araç Geliştirme ve Test Platformu) isimli projeyi yapmaya başladı.
TOGG‘un bugün Çinlilerden öğrenmeye çalıştığı 'elektrikli otomobil' konusu ise ülkemizde yıllar önce halledildi. Nejat Hoca'nın yaptığı elektrikli doblo sokaklarda dolaşıyor.
Bu konuyu ayrıca tek bir yazı halinde hatta Nejat Hoca ile bir söyleşi halinde size yazacağım.
Yine beraber çalıştığımız kadim dostum Dr.Yük.Müh. Berç Arhanyan'ın şirketi SETA Mühendislik AŞ ülkemizdekilerin yanı sıra (mesela) Rusya'da komple (Boya, galvanizleme, gövde ve final montaj vs.) otomobil üretimi, sistemi, mühendisliği ve uygulaması yapıyor.
Çiçeği burnunda bir mühendis olarak ilk işe yanımda başlayan bir başka arkadaşım Murat Okçuoğlu, Amerikan otomobil şirketlerine kendi geliştirdiği sistemleri satıyor.
Kadim dostum yine "Konsorsiyum üyemiz" Aykut Sakallıoğlu yıllardır elektrik motoru yapıyor..
Yani bu ülkede beraber çalışan, gelişmiş ülkelerdeki endüstrilere 'akıl ve bilgi satan' ve bir elektrikli otomobili A'dan Z'ye tasarlayıp, yapıp, üretip satabilecek bir grup Türk teknik ve idari yönetici var. Üstelik TOGG'a yazılı teklif de vermişler; TOGG yurt dışında 'en iyisini' arıyor!!!
Acaba ben mi yanılıyorum diye bu ve benzeri 'konsorsiyum üyelerimize' "TOGG'dan davet aldınız mı?" diye sordum. Arayan soran olmamış!?.
Gelelim; terminolojik olarak 'yerlilik ve millîlik' meselesine; global otomotiv sektörünün kabul ettiği yerli otomobil tarifi; 'O ülke tasarımcısı ve mühendisinin, o ülke çizim masasında hayat bulan otomobil' mealinde yapılır.
Devletimiz de hiç süphe yok ki "Kendi teknolojimizin tasarlayıp ürettiği endüstriyel ürünleri; yani kısaca; üzüm incir yerine yerli Otomobil satalım" diye bu gibi projeleri destekler.
Öyle ya, siyasi propoganda olsun diye bu kadar para yatıracak değil herhalde!!!
TOGG'un her iki otomobil de bırakın tasarlanmayı; A'dan Z'ye yurt dışında üretilmiş olarak geldi. Buna otomobil jargonunda 'built-up' deniliyor. Yani tamamlanmış ürün, 'seri üretimden' bir önceki safha...
Fabrika açılıp montaj parçalarında belirli bir "yerlilik oranı" tutturulunca o zaman bunlara ancak 'Türkiye'de monte ediliyor' denilebilir. Yerli asla denilemez; millî denirse zaten ülkede 5 tane millî üretici var. Yabancı sermayeli millî kuruluş; TOBB mensubu...
TOFAŞ ve Oyak-Renault AŞ kurulduğu vakit o günkü Sanayi Bakanlığı taban oran olarak %67 yerlilik istemişti.
Yani devletin istediği Türk yan sanayinin süratle bu teknolojiyi kavrayarak, 'doğrudan montaj parçası (komponent)' üretir hale gelmesi idi. Bunun için 3 yabancı markayı -aslında o tarihlerde epey cılız olan- Türk otomobil pazarında gümrük duvarları ile yıllarca korudular.
(OTOSAN/Anadol -1967, TOFAŞ/Murat 124-1968 OYAK-RENAULT/Renault 12 -1969).
Netice de tabii olarak istenen 'O montaj parçaları ve onları yaratan teknolojiyi' yerlileştirmek ve süreçte "Bir global yerli otomobil ve marka" yaratmak.
Yoksa TOGG'un planladığı gibi, "komple otomobili getirip parçasını Türkiye'de yapma işini zaten yıllardır yapıyoruz… Kısaca 53 yıl geçmiş ama TOGG'a göre aynı noktadayız…
TOGG otomobillerinin hikâyesi şöyle:
"Tasarım çalışmaları İtalya'da Pininfarina atölyelerinde 5 yıl önce başlamış, daha sonra bu İtalyan/Hint şirketi Hong-Kong orijinli Hybrid Kinetic Group şirketi ile yapılan teknik anlaşma sonucu tüm elektrikli güç çizgisi geliştirilmiş ve (yerli ve millî otomobil! dediğimiz) SUV-K350 ve H500 SEDAN adı verilen iki araç önce 2017 Cenevre Motor Show'da daha sonra 2018'de Pekin Çin Otomobil Fuarında dünyaya tanıtılmıştı. SUV ile Vietnam ilgilendi; pahalı geldi.
Daha sonra; Pininfarina İstanbul Havaalanına bir 'uçuş trafik kulesi' tasarlayarak Türkiye ile tanışmış ve muhtemelen bu ilişki ile kurulan menfaat birlikleri sonucu otomobiller TOGG'a satılmış.
Okuyucu, haklı olarak "Sana ne kardeşim! Yerliden, millîden, 5 yatırımcı bir araya gelmiş otomobil yapıyor!!!" diyebilir. Ancak; bu konudaki Cumhurbaşkanlığı kararnamesi okununca benim de yatırımcılardan biri olduğum anlaşılıyor. Çünkü yatırımın çok önemli bölümü hazineden karşılanacak.
Üstelik temel atma töreninde Sn. Cumhurbaşkanı "Arkanızda aslan gibi devlet var" dedi. Yani parayı ben veriyorum... Öte yandan aynı konuşmada "Bu otomobile karşı olanlar; yani bazı politikacılar ve ithalatçılar" dedi. Dışardan bakınca; ben de bu kategoriye giriyorum!!!
Politika veya ithalat ile ilgisi olmayan, 50 yıldır bu sektörde çalışıp, sahici yerli ve millî otomobil rüyası gören ben; 10 yıl önce TÜBİTAK'ın yerli elektrikli otomobil çağrısı için, içinde hiçbir yabancı unsur taşımayan 30 paydaşlı bir konsorsiyum kurup, TÜBİTAK'tan olur alan!!!
Üstelik 5 babayiğit başarılı olsun diye dua eden de ben ve bana benzer ne olup bittiğinden haberi olmayan yüzlerce Türk Otomotiv Yatırımcısı yöneticisi!! Yani diğer ortaklar….
TOGG Yönetim kurulu Başkanı Kayserili Hisarcıklıoğlu; TOBB başkanı olarak Sn. Cumhurbaşkanı'na "Biz yaparız" demişti ya; Çok akıllıca bir yol bulmuş; Bu proje ile ilgili yabancı şirketlere Türkiye'de temsilcilik açtırıyor; yani artık bu şirketler de "TOBB içinde!!!" Böylece Sn. Cumhurbaşkanı'na verilen "aleni" söz tutulmuş oluyor!!. Şaka şaka Rifat kardeşim!!. Ama hani andırmıyor da değil..
Fahrettin bey bu yazdıklarımı –eğer okursa- ne düşünür merak ediyorum doğrusu..