01 Eylül 2024

Dışa dönük yazdan düzenli sonbahara

Yazın hareketli ve dışa dönük ritminden sonbaharın daha düzenli ve dikkatin içeri dönmeye başladığı ritmine geçişte hem bedenimize hem de ruhumuza daha farkındalıkla yaklaşabiliriz

Bugün 1 Eylül.

Takvimlerimizde resmi olarak yazın bitip sonbahar mevsimine adım attığımız gün.

Benim için de hem öğrencilik dönemleri hem de eğitimcilik alışkanlıklarından hareketle yeni bir dönemin başladığı zamanlar.

Bir yaz dönemi daha sona eriyor.

Çocuklar, gençler ve eğitimciler için okula dönüş vakti.

Artık yeni projelerin planlanma ve hayata geçme zamanı.

Yaz mevsiminin, yüzümüzü daha çok dışarı dönmemize, sokakta vakit geçirmemize, insanlarla ilişki içinde olmamıza, güneşten de aldığımız enerjiyle ruhumuzun fıkır fıkır olmasına fırsat veren uzun aydınlık saatlerinin yavaş yavaş kısalmaya başladığını hissettiğimiz günlerden geçiyoruz.

Yaz günlerinde saat dokuza doğru kararan hava bugünlerde yedi buçukta usul usul kararmaya başladı bile.

Önümüzde 23 Eylül Sonbahar Ekinoksu'na kadar aydınlık ve karanlığın dengeye doğru yol aldığı bir süreç var.

Bugünlerde İstanbul'da yağmurlar yağmaya, ağaçların yaprakları sararıp solmaya, etrafta savrulmaya, yazlık yerlerden şehre dönen insanlarla birlikte şehri yeni okul ve iş dönemi telaşı sarmaya başladı bile.

Doğayla uyum

Sonbahar sunduğu tüm doğal güzelliklerle birlikte, aynı zamanda da bir geçiş dönemi.

Doğayla birlikte bedenimiz ve ruhumuz da adım adım yazdan kışa geçiş yapmak üzere hazırlıklara başlıyor.

Yazın hareketli ve dışa dönük ritminden sonbaharın düzenli ve dikkatin adım adım içeri dönmeye başladığı ritmine geçişte, bu geçişi rahatlatmak için biz de hem bedenimize hem de ruhumuza daha farkındalıkla yaklaşabiliriz.

Bu dönemde eğer bedenimizin ve ruhumuzun, bir parçası olduğu doğayla uyum içinde olmasına özen gösterirsek aynı ağaçların kurumuş, artık canlı olmayan yapraklarını dökmeye ve hafifleyerek kışa soyunmaya başladığı gibi biz de yavaştan görevini tamamlamış, artık bize hizmet etmeyen yüklerimizi ve alışkanlıklarımızı bırakmaya başlayabiliriz. 

Rutinler

Bu gibi süreçlerde değişen şartlara uyumlanarak yeniden bir düzen kurmaya ihtiyaç duyarız. Raydan çıktığını hissettiğimiz düzenimizi yeniden sağlamak için irili ufaklı rutinler geliştirmek bu ihtiyaca iyi gelecektir.

Sabah uyanma saatimizi biraz erkene çekmek, yataktan zıplamadan önce dikkatimizle bedenimizde kısa bir tura çıkmak, düzenli bir egzersiz alışkanlığı geliştirmek, günün ilk saatlerinde henüz uyarana maruz kalmadan berrak zihnimizden akan duygu ve düşüncelerimizi bir deftere yazmak, günümüzü, haftamızı planlamak ve çalışırken ara ara bize can veren nefeslerimizi hatırlamak gibi basit ve rahat ulaşılabilir rutinler kurduğumuz yeni düzende merkezlenmemize yardımcı olacaktır.

Sakin yalnızlık

Hareketli, dışa dönük ve dolayısıyla pek çok uyarana da maruz kalarak geçirdiğimiz yaz döneminin ardından havaların serinlemesi, yağmurların yağması, okulların açılması ve iş hayatının hız kazanmasıyla dikkatimizin daha çok eve, işe, içe ve kapalı alanlara dönük olduğu bir döneme giriyoruz.

Yüzümüzü daha çok içeri çevirdiğimiz bu dönemde biraz da yalnız başımıza kalabileceğimiz anlar yaratmak sahip olduğumuz bütünlük ve birliğimizi hatırlamamız açısından çok değerli olacaktır.

Yalnız kelimesinin İngilizce karşılığı olan "Alone" kelimesi de içinde barındırdığı all=hepsi, one=bir kelimeleriyle tam da bu birliği ifade eder.

Kitaplarını ve aktardığı öğretileri çok beğendiğim Amerikalı, Budacı bir rahibe olan Pema Chödron, "Her Şey Darmadağın Olduğunda" adlı kitabında "sakin yalnızlık" tanımıdan bahseder.

"Sakin yalnızlık" hâlini yakalamanın ana koşulu dizginlerin bizim elimizde olduğu ve yönetebildiğimiz bir zihindir. Düzenli meditasyon, nefes ve yoga gibi farkındalık çalışmaları bu zihin halini tesis edebilmemiz için bize destek sunan çalışmalardır.

Kendimizle bağlantımızı kuvvetlendirdiğimiz ve sahip olduğumuz bütünlüğü hissettiğimiz, bu yalnız zamanlarda açık havada yürüyüşe çıkabilir, egzersiz yapabilir, yaratıcı eylemlerde bulunabilir, duygu/düşüncelerimizi gözlemleyebilir ve bunları bir deftere yazabiliriz.

Beslenme

Sonbahar dönemine uyumlanma sürecinde, özen gösterdiğimiz taktirde geçiş sürecine ve iyi oluş hallerimize katkı sunacak bir diğer alan da beslenme düzenimiz olacaktır.

Yazdan kışa, kıştan yaza geçiş yaptığımız bahar dönemlerinde zayıflamaya müsait olan bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirmemiz çok önemli. Bu süreçte hem bedenimizin ihtiyaçlarına kulak verebilir hem de Ayurveda gibi yaşam bilimine dair değerli bilgiler sunan öğretilerden destek alabiliriz.

Yapılan bilimsel araştırmalar uzun yıllardır; güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın yolunun ruh-beden-zihin bütünlüğünden ve bu üçlünün aynı anda sağlıklı olma halinden geçtiğinin altını çiziyor.

Yazdan sonbahara geçişte; mevsim meyve/sebzelerinin değişimi, tükettiğimiz yiyecek ve içeceklerde ihtiyacımızın soğuktan ılığa veya sıcağa geçişi ile kendiliğinden biz de yeni bir beslenme düzenine geçiş yapmış oluyoruz.

Düzenli bir beslenme rutini oluşturmak, sebzeleri çiğ tüketmekten ziyade pişmiş bir şekilde tüketmek, kuru yerine sıvı, soğuk yerine sıcak yiyecekleri tercih etmek, gün içinde bolca ılık su ve bitki çayı içmeye özen göstermek, pancar, havuç, balkabağı gibi kök sebzeleri, ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeleri ve muz, avokado, portakal gibi kış meyveleri tüketmeye özen göstermek bağışıklığımızı sonbahar döneminde destekleyecektir.

Yeni sezonla, mevsimin de doğurduğu düzenlemelerle birlikte yeniden bir raya oturtacağımız düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme rutinlerimiz hem beden hem ruh hem de zihin sağlığımıza önemli destek sağlayacaktır.

Eylül ayının hepimize iyilikler ve güzellikler getirmesini dilerim.

Yazımın sonunda sizi Bülent Ortaçgil ve Teoman'dan "Eylül Akşamı"yla baş başa bırakmak isterim.

Eylül ayıyla dans etmek isteyenler için de Earth, Wind & Fire'dan "September" gelsin.

İlksen Utlu kimdir?

Çukurova'da doğdu ve büyüdü. Orta ve lise eğitimini Tarsus Amerikan Koleji'nde tamamladı.

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu.

10 yıl İngilizce öğretmenliği yaptı.

Eğitim yolculuğu son yıllarda farkındalık çalışmaları alanında devam ediyor.

Bir eğitimci ve hayat öğrencisi olarak hayatın içinde yaptığı gözlemleri ve farkındalık üzerine yaptığı çalışmaları harmanlayarak, insan gelişimine ve iyi oluş hallerine katkıda bulunmak üzere kitaplar yazıyor.

Yazarın "Üzüntü ile Neşe, Gezerler Hep El Ele' ve "Ahenk İçinde' adlı kitapları bulunuyor.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Nefes almak istiyoruz

Toplum olarak maruz kaldığımız ve solumak zorunda bırakıldığımız şiddet atmosferinden artık hepimiz yorgunuz

Okula dönüş

"Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır"

Unutulmuş bir köy evinden hayatın paylaşıldığı cennet bir bahçeye

Özgün olan her zaman daha değerlidir ve asıl gücümüzü özgünlüğümüzden almamız bizi dünyada daha değerli kılacaktır

"
"