06 Ekim 2024

Dengenizi bozmayınız

Bir süredir içinde bulunduğumuz Terazi burcu döneminde hayat bizi dengeye davet ediyor. Bu dönem süresince hayatlarımıza etki eden birçok gökyüzü olayı gerçekleşti: Ekinoks, Yeniay, Güneş tutulması… Her birinin de ana teması uyum ve denge

İnsanın hem kendiyle hem de yaşamla ahenk içinde olmasının ancak ayrılmaz bir parçası olduğu doğayla kurduğu ilişkiyle mümkün olduğunu düşünüyorum.

Eğer görmeye ve duymaya gönlümüz varsa bugünlerde yeryüzü ve gökyüzü bize bazı mesajlar veriyor.

Yeryüzü, renkten renge bürünerek solan ve dökülen yapraklarıyla, bize artık hizmet etmeyen yüklerimizi bırakmamızı işaret ediyor ve bizi hafiflemeye davet ediyor.

Gökyüzü ise bizi; artık bize hizmet etmeyen bağlarımızı kesmeye, yeni bir döneme adım atmaya, dengelenmeye, aydınlık alanlarımızla birlikte karanlık taraflarımıza da bakmaya, içimizdeki ışığı fark etmeye ve sezgilerimize dikkat göstermeye davet ediyor.

Geçtiğimiz günlerde, bana dengelenmeye ihtiyaç duyduğunu ileten iç sesime kulak vererek şehir ritminden uzaklaştığım kısa bir seyahate çıktım ve bir süredir uzak düştüğüm Datça’ya gittim.

Datça Yarımadası

Datça Yarımadası, coğrafi konumu itibariyle Akdeniz ve Ege Deniz’inin kesişim noktası olması dolayısıyla kara yoluyla da deniz yoluyla da ulaşıldığında insanı hem doğasıyla hem de tarihi dokusuyla büyülüyor.

Datça yarımadası 70 kilometre uzunluğunda bir yarımada. Karayolu yolculuğunda bir yanınızda Akdeniz diğer yanınızda Ege Deniz’i bulunuyor. Yol boyunca tanık olduğum Akdeniz ve Ege Deniz’i manzarasına, bu coğrafi konuma özgü yer yüzü şekillerine ve bitki örtüsüne bir kere daha hayran oldum.

Özellikle Ege’de yaşamayı tercih ettiğim yıllar boyunca Datça’ya deniz yolu ile ulaşmayı tercih etmiştim. Uzun bir aradan sonra, Datça’ya karayolu ile geldiğime sevindiğim ve tanık olduğum doğal güzellikler karşısında coşkulu anlarla dolu bir yolculuk yaşadım.

Konaklama

Akşam saatlerine doğru arkadaşlarımın önerisi üzerine konaklamayı tercih ettiğim ‘Kairos Valley’ adlı otele ulaştım. Otele ulaştığım gibi dev çam ağaçları arasında ve yıldızlı gökyüzünün altında kurulmuş olan, güzel insanlarla çevrili çok lezzetli bir sofraya konuk oldum.

Kairos Valley

Burası sağlıklı ve doğal yaşam düşüncesini destekleyen bir otel.

Otelin de içinde bulunduğu arazi toplam 180 dönüm. Otelin içinde bulunduğu arazinin hem Datça’ya has doğası hem de doğayla uyumlu bir şekilde planlanmış olan peyzajı zengin ve çok etkileyici.

Otel hem yoga kampları gibi grup konaklamalarına hem de münferit ziyaretlere uygun.

Ben konakladığım ağaç eve bayıldım. Çam ağaçlarının arasında, yalnızca tavuk/horoz seslerini duyduğum, geceleri yıldızları ve gezegenleri seyredebildiğim bir verandası olan, sakin bir dekorasyona sahip, konforlu bir ağaç ev.

Kairos ağaç ev

Ağaç evlerin yanı sıra, içinde 10 oda bulunan şık bir taş ev ve normal otel odaları da bulunuyor. Otel yayıldığı geniş alan ve farklı konaklama seçenekleriyle aynı anda birkaç grubu ağırlayabilecek durumda.

Kairos Valley doğaya gösterdiği saygı ve sürdürülebilirliğe önem veren yaklaşımıyla beni mutlu etti. Sabah kahvaltısında tükettiğim taze yeşilliklerin ve meyve/sebzenin yetiştiği bir bostanının ve aroma terapi bitkilerinin yetiştiği bir bahçesinin olmasına çok sevindim. Mekân güneş enerjisi panelleri ile de kendi enerjisini üretiyor.

Geniş arazinin içinde; orman banyosu yapılabilecek alanlar, dağ bisikleti parkuru, binicilik ve terapi çalışmalarına destek veren atlar, kapalı bir toplantı ve spor salonu, seramik atölyesi, Pina adında vegan lezzetler sunan bir restoran, infrared sauna, fin sauna, ozon sauna, hamam, tuz odası, masaj gibi hizmetler sunan bir de klinik (yakında hizmete girecek) bulunuyor.

Kairos Valley

Müberra Gülöksüz atölyesi

Kairos Valley’de, tanıdığıma çok memnun olduğum Nakkaş Müberra Gülöksüz’ün de resim, seramik, keçe, kırkyama çalışmalarını yaptığı ve misafirlere atölyeler sunduğu rüya gibi bir alanı bulunuyor.

Müberra Hanım, uzun yıllar ticaret hayatında ve üst düzey görevlerde yer aldıktan sonra 2000lerin başında çocukluk yıllarından beri ilgi duyduğu nakış üzerine yoğunlaşmaya karar vermiş.

Nakkaş Müberra Gülöksüz

Çalışmalarına hayran kaldım. Selçuklu ve Osmanlı motiflerinden ilhamla tasarladığı, kırkyama tekniği kullanarak, iğne oyası ve üç boyutlu nakışlarla bezediği, rengarenk çalışmalarının her biri paha biçilmez bir sanat eseri.

Kırkyama, üç boyutlu nakış

Müberra Hanım hem yurt içinde hem de yurt dışında pek çok sergiye ve konferansa katılıyormuş. Bu buluşmalarla amacı Selçuklu ve Osmanlı döneminden kültürümüze miras kalan kırkyama ve üç boyutlu nakış tekniğini hem genç nesillere aktarmak hem de dünyaya tanıtmakmış.

Datça’da ekim denizi

Datça’da ekim ayında deniz pırıl pırıl ve nispeten ılık.

Geçmiş yıllarda yaptığım ziyaretlerde yarımadanın Ovabükü, Hayıtbükü, Palamutbükü, Gabaklar, Kargı Koyu, Mesudiye Köyü gibi keyifli köşelerinde bulunmuştum. Buralarda pek çok sahil köyünde görmeye ve tatmaya alışık olduğumuz restoran deneyimleri yaşamıştım. Deniz kenarında alışageldiğimiz yazlık, salaş mekanlar ve standart lezzetler.

İki günlüğüne de olsa gelmişken Ekim denizinin tadına bakmadan Datça’dan ayrılmak istemedim. Datça sevdalısı arkadaşlarımın tavsiyesiyle otele 10 dakika mesafede bulunan Bi Badem Datça’da birkaç saat geçirdim.

Bi Badem Datça

Burası Datça’nın daha önce gelmediğim bir köşesi olan Emecik’te bulunuyor.

Bi Badem Datça misafirlerine ferah, temiz, lezzetli, samimi ve özgün bir deneyim sunuyor. Sahili girişte biraz taşlı ama devamında denizin zemini yumuşacık, beyaz kum.

Ekim ayı ve hafta başı olması sebebiyle plaj gayet sakindi. Benim ihtiyacım olan da tam olarak buydu. Hizmetiyle de lezzetiyle de deniziyle de bana çok iyi geldi.

Ekim ayında Datça niyetiniz varsa tavsiye ederim.

İçinde bulunduğumuz dönemin bana söylemek istediklerine ve bana dengelenme ihtiyacını ileten iç sesime kulak vererek kendime iki günlük bir zaman ayırdım.

Kendimizi dinleyebilmemiz ve dengelenmemiz için seyahatin şart olmadığını da eklemek isterim. Bu ihtiyacı yaşadığımız şehirde toprağa basarak, gökyüzüyle ilişki kurarak, bir ormana ya da sahil kenarına giderek, evde meditasyon yaparak, yazı yazarak, yürüyüş yaparak, dikkatimizi iç dünyamıza çevirerek de karşılayabiliriz.

Herkese doğayı ve kendini dinleyerek ahenk içinde olabildiği ve dengede kalabildiği bir hafta dilerim.

İlksen Utlu kimdir?

Çukurova'da doğdu ve büyüdü. Orta ve lise eğitimini Tarsus Amerikan Koleji'nde tamamladı.

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu.

10 yıl İngilizce öğretmenliği yaptı.

Eğitim yolculuğu son yıllarda farkındalık çalışmaları alanında devam ediyor.

Bir eğitimci ve hayat öğrencisi olarak hayatın içinde yaptığı gözlemleri ve farkındalık üzerine yaptığı çalışmaları harmanlayarak, insan gelişimine ve iyi oluş hallerine katkıda bulunmak üzere kitaplar yazıyor.

Yazarın "Üzüntü ile Neşe, Gezerler Hep El Ele' ve "Ahenk İçinde' adlı kitapları bulunuyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Aydınlığın zaferi

‘Gündüz’ galip gelir ve güneş yeniden doğar

Yaşama sanatı ustaları: ‘Superagers’

‘Superagers’ın en belirgin özellikleri; hayata karşı olumlu, esnek, dirençli yaklaşımları ve dayanıklılıkları

Hayatı izlemek yerine ona dokun

Teknolojinin hayatımızdaki yeri her geçen gün büyürken, son yıllarda ekran bağımlılığı kaynaklı pek çok fiziksel ve duygusal sorunla karşılaşır olduk

"
"