12 Nisan 2020

Yapay zeka ve gerçeklikten kopuş

Yapay zeka, sizin için ve size rağmen doğru tahminler yürütebilir, yüzünüz için doğru filtreyi verebilir ancak onun sizi gerçeklikten koparmasına izin verdiğiniz anda bu demek oluyor ki şu anda karanlık bir dönemeci dönüyoruz

Belki internetin başına ilk oturduğumuz zamanlardan beri yapay zeka kavramını sık sık duyuyoruz. Kendisi son 20 yılda adım adım büyüyor ve halen önü alınamayan bir şekilde gelişimini çeşitli kulvarlarda sürdürmeye devam ediyor. Gündelik hayatımızda ismini duyduğumuz birçok şirket ve marka bu teknolojiyi farklı alanlarda kullanırken bazıları ise geleceği şekillendirmesi beklenen yeni teknolojiler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

Çok basit bir örnek olarak Amazon'dan bahsedebiliriz. Şirketin geliştirdiği yapay zeka teknolojisi ürünlerin daha verimli satılması üzerine kurulmuş ve öğretilmiş. Teknoloji, müşterinin karşısına arama geçmişini esas alan ürün önerileri gösterirken aynı zamanda müşterinin o ürünle ilgili karar alma ihtimallerini dahi kusursuz olarak hesaplayabiliyor. Bunun algoritmayı 'derin öğrenme' olarak tanımlayabiliriz. Bunun benzer bir örneği, hatta bu işi yapanlardan biri olan Google da derin öğrenme özelliğini özellikle Sesli Asistanlarını eğitirken çok sık kullanıyor.


Gelen ses ASR (Konuşma tanıma) sistemi üzerinden işlenir

Fast Food sektöründe McDonalds yapay zekaya sahip bir sipariş, menüler için kişiselleştirme ve mobil uygulama geliştirme aşamasında milyonlar harcadı. Pizza Hut, 2018 yılında tarihin en büyük satın alımlarından birini gerçekleştirerek sipariş sağlayıcı QuikOrder'ı satın aldı. Dünya üzerinde bu vb. örnekler var ancak benim yapay zekanın daha çok bahsetmek istediğim yönü; fotoğraf ve imge.

Dijital fotoğrafçılığın yaklaşık 10 yıldır akıllı telefonlara kamera entegre edilmesi ile başlayan süreçte, artık her gün Snapchat ve Instagram'da milyarlarca yeni gönderi oluşturuluyor. Hal böyle olunca da yaşadığımız dünya ve ortam ile ilgili fikir ve izlenimlerimiz, çevrimiçiyken gördüğümüz imajlardan fazlasıyla etkileniyor. Görece iyi bir akıllı telefonu olan herkes, artık kameraların yapay zekasını kullanarak bundan birkaç yıl önce sadece profesyonel fotoğrafçıların yaratabileceği görüntüleri elde edebilir hale geldi.

Kamera algoritmaları bundan önce en fazla otomatik olarak görüntü doygunluğu, parlaklık ve kontrast gibi konularda geliştirilmiş olsa da yakın geçmişten itibaren bu da değişmeye başladı. Artık algoritmalar, milyonlarca fotoğraf içerisinden bizim hangi görüntü özelliklerini ve hangi açıdan yapılan çekimi isteyip istemediğimizi tahmin edecek kadar akıllılar. Örneğin; Huawei'nin P30'u 1000'den fazla fotoğrafı tanımlayarak otomatik olarak alışkanlarımıza göre optimize edebiliyor. Bununla da bitmiyor, telefonun çektiği görüntülerin çoğunun ışık ve kontrastı bozuk dahi olsa, binlerce fotoğraf içinden en iyilerini alıp tek bir mükemmel görüntüde birleştirerek size sunabiliyor.


Huawei kamerası son dönemin en akıllı ve en gözde şeylerinden

Yapay zekanın telefonlar için bir başka vazgeçilmez özelliği de tabii ki filtreler. Kimi cildi pürüzsüzleştiriyor, kimi köpek kılığına sokuyor, kimi Joker makyajı yapıyor, kimisi de gözlerimizi büyütüyor. Tek bir dokunuşla hayallerimizin ötesinde birçok şeyi kendimizle entegre edebiliyor, yeri gelince 50 yıl birden yaşlanıp gençleşebiliyoruz.

Hareketli videoların da kolayca manüpile edilmesi daha olası. Örneğin; hayatta değilken Star Wars'da oynayabilen Prenses Leia. Mark Zuckerberg, Barack Obama ve Putin'in oldukça inandırıcı olarak yapılmış deepfake videoları ise hala insanları şaşırtmaya devam ediyor. Bu gelişmeler karşısında, bu ürkütücü teknolojiyi üretme imkanının sadece bilgisayarda kalmayıp akıllı telefonlara kadar gireceği öngörüsünde bulunmak hiç de zor olmasa gerek.

Yeni Medya okur yazarlığına sahip olup olmamayı göz önüne aldığımızda, yapılan araştırmalar gördüğümüz şeylere hemen inanma konusunda önyargılı bir hale geldiğimizi söylüyor. Sosyal Medyada daima manipüle edilmiş fotoğraflara maruz kalmak, hayatın gerçekliği ile ilgili algılarımızın hayal kırıklığına uğramasına sebep olabiliyor. California Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, sosyal medyada diğer insanların mükemmel görünen hayatlarını izlemek için zaman harcadığımızı ve kendi yaşamlarımız ile ilgili memnuniyet oranımızın düştüğünü belgeliyor. Araştırma ayrıca selfie ya da portre fotoğraflardaki filtreleme gibi güzel gösterici kozmetik işlemlerde yüzde 47'lik bir artış da tespit etti.

Günümüzde uzmanlar dijital manipülasyonun artarak normalleştirilmesinden büyük bir endişe duyuyor. Gün içerisinde önümüze düşen onlarca yalan görselin “Nasılsa yalandır” ya da “Nasılsa doğrudur” denilerek araştırmaya gerek dahi duyulmadan yukarı kaydırarak geçecek kıvama gelmek korkutucu bir distopya. Medya dahi bu görüntülerin etkisi altına girerken çocukların filtrelerle yaratılan bu estetik standardı kendi standartlarıyla karşılaştırıp psikolojik sorunlar yaşamaları en büyük sorunlardan biri. Fotoğraf elbette ki daima özneldir ancak yaşadığımız dünya hakkındaki anlayışımızı şekillendirme konusunda büyük etkisi var. Dolayısıyla günümüzün büyük bir bölümünde haşır neşir olduğumuz fotoğrafçılık daha az güvenilir bir hale gelirse hayatımızda çok önemli bir ortak paydayı kaybetmiş olacağız. Temel gerçeklikler üzerindeki anlama kabiliyetimiz azalacak ve sosyal uyumsuzlukla karşı karşıya kalabileceğiz. Çünkü yapay zeka, bir bakıma gördüğümüz ve yarattığımız görüntüleri bizlere karşı sistematik olarak çarpıtarak algılarımızı değiştiriyor ve fiziksel dünya ile olan ilişkimizin de boyutu değişiyor.

Bugüne kadar Instagram'da 250 milyona yakın fotoğrafı etiketlemek için kullanılan #Nofilter 'hashtag'inin popülaritesi ise bu anlatmaya çalıştığım şeyler hakkında biraz da olsa farkındalığı olan insanlar sayesinde büyüyor. 'Hayır ben kendimi değiştirmiyorum' diyen insanlar 'hashtag'de toplanırken, söz konusu 'hashtag' ise Instagram'da doğallığın sembolü olmaya devam ediyor. Ancak şunu da hatırlatmak gerekir ki; bu 'hashtag'deki fotoğrafların dahi yüzde 7'si filtreli.

Yapay zeka, sizin için doğru tahminler yürütebilir. Sizin yüzünüz için doğru filtreyi verebilir ancak onun sizi gerçeklikten koparmasına izin verdiğiniz anda karanlık bir dönemeci döndüğümüz anlamına gelir. Hele hele gelecek nesil yapay zekasının daha akıllı ve sofistike olacağını da düşünürsek. Ayrıca gelecek neslin yapay zekasının özelliği ise insanların ona öğrettiğini değil, kendi kendine öğrendiklerini uygulayacak olması ihtimali. Bilinçli hale gelmeye çok yakın olacak olan bu teknoloji, insanın sınırlarının ötesine kolaylıkla geçecek gibi görünüyor

Yazarın Diğer Yazıları

Ağlarsa anam ağlar, gerisi kaybolan bağlar

Hari kitaba çok güçlü bir giriş yapıyor. Gerçek sorunlarımızın hikâyelerimizde yattığı ve deneyimlerimize dair anlatılarımızın hasar aldığı konusunda güzel bulgular elde etmesi tam olarak bir araştırmacı gazeteci kalitesine yakışan şeyler. Ancak insanların bozulmuş anlatılarına güçlendirici çözümler sunacağını aklından geçirdiği anda kitabın sağa sola savrulmaya başladığını hissettim

Markalar için podcast trendi

Podcast dinlemeye ayrılan ortalama sürenin günde 40 dakika olduğunu da hesaba katarsak, bunun modern hayatın hızında oldukça yüksek bir ortalama olduğunu pekala görmek mümkün

Podcastinizde izlemeniz gereken süreçler nelerdir?

Bu yazıda datalarımızın dışında gözlemlememiz ya da takip etmemiz gereken bazı önemli süreçlerden bahsetmek istiyorum