27 Haziran 2021

Yeni bir reklam mecrası: Gökyüzü

Bu yeni teknolojinin reklamcılık ve halkla ilişkiler faaliyetlerinde kullanılıyor olması elbette iyi bir gelişme. Ancak pek çok dijital uygulamada olduğu gibi, gökyüzünün dijital mecra olarak kullanılmasının da kuralları ve yasaları yok

İnsanlık, ihtiyacından fazlasını üretip, trampa usulü ile basit ticarete başladığı andan itibaren, ürünlerini tanıtma çabasına girmiştir. Reklamcılığın ilk nüveleri olarak kabul edilen bu çabalar, ticaretin beraberinde, reklam mecralarının gelişmesini de sağlamıştır.

İlk reklam mecraları olarak duvarlar, kayalar, tabletler ve papirüs benzeri materyaller kullanılmıştır. Günümüze ulaşan ilk basılı reklam, Çin'deki Song (MS 960-1279) Hanedanı dönemine ait bir bakır plakadır. Bu plakada yer alan ilan 'Jinan Dikiş İğnesi Dükkanı'na aittir.

Ortaçağ'da okuma yazma oranı düşük olduğundan, tanıtım aracı olarak ürün resimlerinin olduğu dükkân tabelaları revaçta idi. Örneğin; ayakkabıcı dükkânının tabelasında ayakkabı resmi, nalbantın tabelasında ise nal resmi bulunurdu. Çığırtkanlar/tellallar da etkili birer iletişim aracıydılar.

Matbaanın icadı ile pano ilancılığı, el ilanları ve gazete ilancılığı yeni bir mecra olarak ortaya çıktılar. Bilinen ilk basılı reklam, 1477'de Londra'da, William Caxlon'un rahipler için hazırladığı kitabın tanıtımı için bastırılan el ilanıdır. İlk gazete ilanının ise, 1525 de Almanya'da basılan bir gazetede yayınlanan ilaç reklamı olduğu kabul edilir. Ancak bu konuda reklam tarihçileri arasında fikir ayrılıkları mevcuttur.

Radyo yayıncılığının 1907 yılında başlamasıyla yepyeni bir mecra doğmuş oldu. 1922 yılında, AT&T'nin radyo istasyonu WEAF New York'ta, 10 dakikalık reklam kuşağı 100 dolara satılmaya başlandı. Radyoda yayınlanan ilk reklam, Long Island'da faaliyet gösteren bir emlak firmasına aittir. 1923 yılında National Carbon Co. adlı firma 'Eveready Hour' adlı müzik ve eğlence programına sponsor olmuştur. Bilinen ilk sponsorluk anlaşmasıdır.

Halihazırda en büyük reklam mecralarından biri olan Televizyon yayıncılığının, NBC/RCA tarafından 7 Temmuz 1936 tarihinde gerçekleştirilen yayın denemesi ile başladığı kabul edilir. NBC'nin WNBT kanalı 1941 yılında New York'ta 7500 TV seti ile yayına başladı. İlk TV reklamı Bulova marka saatlerin 60 saniyelik reklamıydı.

Dijital dünyanın oluşumunda bir başka önemli etken ise internet oldu. İnternetin tarihi, 1950'lerde bilgisayarların gelişmesi ile başlar. Paket ağlarının ilk tasarımları ABD, İngiltere ve Fransa'daki çeşitli laboratuvarlarda şekillenmiştir.

İnternetin etkin kullanımı ise özetle şu adımlardan oluşur;

  • 1960 yılında Amerika Birleşik Devletleri hükümeti sağlam ve özel bir bilgisayar ağı kurmak için çalışmalara başladı.
  • 1969'da ABD Savunma Bakanlığı ARPANET askeri ağını kurdu.
  • 1971'de Roy Tomlinson ilk maili attı.
  • 1980'lerde Ulusal Bilim Vakfı yeni bir ABD omurgasının finansmanı için toplandı.
  • 1985 yılında internet kullanılmaya başlandı.
  • 1990'da Sir Tim-Berners Lee tarafından ilk web sitesi hazırlandı.
  • 1991 world wide web kullanıma sunuldu.
  • 30 Nisan 1993'te CERN tarafından 'www' ön eki ile internet kamunun ulaşabileceği şekle getirildi.

Dijital dünyadaki gelişmelerin artışına paralel olarak, tanıtım araçları da gelişmiş ve çeşitlenmiştir. Radyo, basın, TV gibi mecralar, bir yandan klasik faaliyetlerini devam ettirirken, bir yandan da geleceklerini dijital platformlar üzerinde kurmaya başlamışlardır. Aslında "gazeteler ve radyolar ölüyor" savı yanlıştır. Zira bu mecralar sadece fiziki formlarını değiştirmektedirler.

Dijital dünyanın gelişimi yaşam biçimimizi kökten değiştirmektedir. Geçen haftaki yazımda, uçan taksi, otobüs gibi araçların deneme sürecinde olduğunu ve yakın zamanda bu araçları yoğun olarak kullanmaya başlayacağımızı yazmıştım. Bu gelişmelere paralel olarak, reklam ve iletişim dünyası da işin içine girip, gökyüzünü yeni bir mecra haline getirdi.

Gökyüzünü reklam ve tanıtım mecrası olarak kullanma çabaları aslında çok yeni değil. Zeplin ve balonların taşımacılık amaçlı kullanılması ile birlikte, reklam mecrası olarak kullanılması birbirine paralel gelişmiştir. Uzun süreli reklam yapmak isteyen firmalar, markalarını, zeplin ve balonların üstüne boyatarak tanıtırken, daha kısa süreli tanıtım yapmak isteyenler ise araçların kuyruklarında salınan reklam pankartlarını kullanmışlardır.

Gökyüzünün mecra olarak kullanılmasının bir sonraki adımı ise lazer cihazları ile gerçekleştirilen gösteriler olmuştur. Reklamcıların gökyüzünü bir mecra olarak kullanma arzusu, dijital gelişmelere paralel olarak, her geçen gün artış göstermektedir. Bu arzu, drone reklamcılığının doğuşuna neden olmuştur.

Bu yeni uygulama ile yüzlerce drone bir yazılım kontrolü ile havaya uçurulup, tasarımı önceden yapılmış görüntüler haline dönüştürülmektedir.

Drone cihazlarının reklamcılıktaki kullanımının yaklaşık 15 yıllık bir geçmişi vardır. Halihazırda halkla ilişkiler faaliyetlerinin bir parçası olarak kullanılmaktadır. En çok konuşulan drone reklamcılığı uygulamaları arasında Şampiyonlar Ligi tanıtımı, Londra 2021 yılbaşı kutlamaları, Birleşik Arap Emirliklerinin 49. Kuruluş yıldönümü kutlamaları, Dubai'deki Burj Khalifa tanıtımı, Azercell, Cartier, BMW gibi firmaların ürün tanıtım faaliyetleri yer almaktadır.

Yakında zamanda, ülkemizde de, söz konusu uygulamanın bazı ürün ve kurum tanıtımlarında da kullanıldığına şahit olduk. Bu uygulamalardan biri "Hyundai Tucson" markasının lansmanında, diğeri ise, İstanbul Belediyesinin "İstanbul'un Fethi" kutlamalarında kullanılmıştı. Otuz Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi üzerinde oluşturulan Atatürk resmini de belirtmeden geçmeyelim.

Bu yeni teknolojinin reklamcılık ve halkla ilişkiler faaliyetlerinde kullanılıyor olması elbette iyi bir gelişme. Ancak pek çok dijital uygulamada olduğu gibi, gökyüzünün dijital mecra olarak kullanılmasının da kuralları ve yasaları yok.

Bu uygulamaların güvenliği konusunda endişelerim var. Örneğin Tucson tanıtımı esnasında toplam 580 drone, İstanbul'un fethi kutlamalarında ise 200 drone kullanıldığı söyleniliyor. Bu droneların düşme ihtimali olmadığını kimse iddia edemez. Sonuçta bu dronelar, sensörler, çipler ve yazılımlar vasıtasıyla hareket etmektedir. Hacker'ların kapısını açamayacağı, müdahale edemeyeceği yazılım yok gibidir. Hiçbir yazılımın hacker'lara karşı yüzde 100 koruma sağladığı söylenemez. Bir ya da iki 'drone'un arızalanması ya da hackerlar tarafından saldırıya uğramasının yol açacağı faciaların ne boyutta olacağını henüz bilmiyoruz.

Hacker'ları bir yana bırakalım, rüzgâr, yağmur, fırtına gibi doğa olaylarının da bu güçteki droneları olumsuz etkileyebileceği bilinmektedir.

Devletler dijital dünyada siber güvenlik ve siber güç savaşı vermekte ve bu konularda çok ciddi yasalar ve kurallar geliştirmektedirler. Finansal yaşamın bir parçası haline gelen kripto para kullanımı ve sosyal medya faaliyetleri de artık denetim altına alınmaya başlandı.

Gökyüzünün reklam mecrası olarak kullanımı konusunda da benzer yasal önlemlerin alınması gerekmektedir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının, TUBİTAK, Üniversiteler ve uygulayıcı kurumlarla bir araya gelip, acilen gerekli yasal düzenlemeleri yapması gerekmektedir. Bu yasal düzenlemeler yapılana kadar drone reklamcılığına ara verilmesi insan sağlığı açısından gereklidir.


Not: Bu konuda faaliyet gösteren firmalara, yukarıda belirttiğim kaygılarım hakkında yolladığım sorularıma cevap alamadığımı da belirtmek isterim.

Yazarın Diğer Yazıları

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1920 Antwerp Olimpiyat Oyunları

1920 Olimpiyat Oyunları, 20 Nisan - 12 Eylül 1920 tarihleri arasında Belçika'nın Antwerp şehrinde yapıldı. Bu oyunlar, I. Dünya Savaşı'ndan sonra düzenlenen ilk Olimpiyat Oyunlarıydı

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1912 Stokholm Olimpiyat Oyunları

Osmanlı Devleti'ni temsilen ilk kez 1906 Atina Ara Olimpiyatları'na İzmir'den ve Selanik'ten üç futbol takımı katılmıştı. Bu organizasyon, IOC tarafından Olimpiyat Oyunları olarak kabul edilmediği için, Osmanlı Devleti'nin katıldığı ilk Olimpiyat oyunları 1912 Stokholm oyunlarıdır

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1908 Londra Olimpiyatları

Açılış töreninde, sporcular ülkelerinin bayrakları ile Kral ve Kraliçe'nin önünden geçerek bayraklarını öne doğru eğmeleri gerekiyordu. ABD sporcuları bu kurala uymayarak Kral'ın önünden bayrakları dik olarak geçtiler. Finli sporcular ise Rusya bayrağı altında yürümeyi reddederek bağımsız yürüdüler

"
"