21 Kasım 2021

Dijital dönüşüm nedir, neden gereklidir?

Endüstri alanında başlayan bu süreç zamanla tarım ve hizmet sektörlerine de sıçramıştır. Tüm üretim süreçlerinde insan faktörünü en aza indirmek ve üretim süreçlerini dijitalleştirmek ana hedef haline gelmiştir

Pek çok yeni kavramda olduğu gibi dijital dönüşüm kavramı için de bilim adamları ve araştırmacıların üzerinde anlaşmaya vardığı bir ortak tanımlama yoktur. Herkes kendine bakış açısına göre bir tanımlama yapmaktadır. Ancak, bu tanımlamaların en temel ortak yanı, dijital dönüşümün Endüstri 4.0'a uyum sağlamak için önemli bir gereklilik olduğudur.

Buradan yola çıkarak dijital dönüşümü ve neden gerekli olduğunu tartışmaya başlayalım:

Endüstri 3.0 döneminde yaygınlaşmaya başlayan dijital teknolojilerin kullanımı Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0'ın itici gücü, dinamosu haline gelmiştir. Endüstri 4.0 fikrini doğuran en önemli faktörlerin başında üretimde kullanılmaya başlayan dijital teknolojiler gelmektedir. Dijital teknolojiler ile Endüstri 4.0/Toplum 5.0 arasındaki ilişkiyi anlayabilmek için öncelikle Endüstri 4.0 tanımını hatırlayalım:

Endüstri 4.0, geçmiş üç sanayi devrimi boyunca geliştirilmiş olan tüm fiziksel (reel) üretim sistemlerinin, dijital teknolojiler kullanılarak önce akıllı sonra da zeki sistemler haline dönüştürülmesidir.

Endüstri 4.0'ın temel felsefesi; endüstriyel üretim süreçlerinde insan faktörünü mümkün olan en az düzeye düşürmek, üretimi otonom hale getirmek, hatasız, mükemmelleştirilmiş bir üretim sistemi oluşturmaktır.

Endüstri alanında başlayan bu süreç zamanla tarım ve hizmet sektörlerine de sıçramıştır. Tüm üretim süreçlerinde insan faktörünü en aza indirmek ve üretim süreçlerini dijitalleştirmek ana hedef haline gelmiştir.

Bu hedeflere ulaşmanın birincil şartı, insanlar tarafından üretilen mal ve hizmetlerin önce akıllı sonra da zeki üretim sistemleri tarafından üretilmesidir. Konunun daha iyi anlaşılması için akıllı (SMART) ve zeki (yapay zekâ) kavramlarını hatırlamakta yarar var:

Akıllı kavramı, insanlar tarafından belli işleri yapmak için programlanmış, dijital teknolojiler ile çalışan makinler ve üretim sistemlerini anlatmaktadır. Bu sistemler, kendileri için tanımlanmış işleri, insanlar olmadan yapabilmektedirler. Tanımlanmış işler dışında bir iş yapmaları ise mümkün değildir.

Örneğin, bir araba fabrikasında ağır sacları kaldırıp, başka yere nakleden, bunları kesip, kaporta haline getiren, arabanın diğer aksamlarını üreten ve sonunda montajlayarak ürün haline getiren makineler ve sistemler, insanların yazılımını yaptığı programlar vasıtasıyla çalışan robotlardır. Bu robotlar sadece kendileri için tanımlanmış işleri yaparlar.

Yapay zekâ ile çalışan zeki sistemler ise, sistem içindeki tüm makine ve elemanların birbirleriyle nesnelerin interneti üzerinden veri alış-verişi yapan, bu verileri analiz edip, kendi başına kararlar alıp, uygulayan sistemlerdir. Bu sistemler içinde insanlar sistemin elemanlarının görevlerini tanımlayıp, programlamazlar.

Bu tanımlamalardan da anlaşılacağı üzere, Endüstri 4.0 döneminin en belirgin özelliği üretim sistemlerinin akıllı ve zeki hale gelmesidir. Bu ise ancak ve ancak dijital teknolojiler kullanılarak gerçekleşebilir. Dolayısıyla halihazırda kullandığımız fiziksel üretim sistemlerinin dijital teknolojiler kullanılarak dönüşümü ve bu sistemlerin akıllı hale dönüştürülmesi Endüstri 4.0'ı devrimini başlatmıştır.

Endüstri 4.0 dönemini sorunsuz olarak yaşamak isteyen tüm özel kişiler, tüzel kişiler ve devlet kuruluşları bu dönüşümü yaşamak ve gerçekleştirmek zorundadır.

Dönüşümde kurumsal zincirleme reaksiyon

Özel ve kamu kurumlarında dijital dönüşüm önce kendi iradeleri dışında, tamamen dış faktörlerin zorlaması ile başlamıştır. Örneğin, yazılı iletişimde artık elektronik posta kullanılması, her türlü kurumsal evrakın dijital ortamda hazırlanıp, arşivlerin dijital ortama taşınması, muhasebe sistemlerinin fiziki defter sisteminden dijital ortama aktarılması, faturaların elektronik olarak kesilmesi gibi iş süreçleri genel olarak kurumların birbirini etkilemesi yoluyla ya da devletin getirdiği yasal değişikliklerle başlamıştır. Bu değişimlerin dışında kalmak mümkün değildir.

Bu değişimler beraberinde bilgisayar, printer, internet, bulut bilişim gibi dijital teknolojilerin kullanımını zorunlu hale getirmiştir. İşte bu zorunluluklar dijital dönüşümün ilk adımları olmuştur. Üstelik bu adımları dijital dönüşüm yaptığımızın farkında bile olmadan yaptık.

Bundan sonraki aşamada ise iş süreçlerinin diğer aşamalarını dijitalleştirmeye başladık. İnsan kaynakları, finans, bankacılık, eğitim, satın alma, sipariş gibi pek çok operasyon süreçlerini dijitalleştirdik. Bu süreçleri kullanmaya karar vermemiz de yine bizim dışımızdaki lider kurum ve kuruluşların kullanımından etkilenerek, onlarla eşzamanlı olarak gerçekleşti.

Önümüzdeki süreçte ise artık fiziksel üretim sistemlerimizin dijital dönüşümünü sağlamamız gerekiyor. Bunun anlamı, üretimde kullandığımız makine ve teçhizatımızın akıllı makine ve sistemler haline getirilmesi, insanların yaptığı işlerin bu akıllı makineler tarafından yaptırılmasıdır. Bu değişimi sağlayamayan firmalar rekabet gücünü kaybedeceğinden, zaman içerisinde yok olmaya mahkumdurlar.

Devlet kurumlarının sorumlulukları

Devletler sağlıklı bir dijital dönüşümün yaşanılması için yasal düzenlemeleri yapmak ve dönüşüm faaliyetlerini özendirip, yönlendirip, denetlemek zorundadırlar.

Devletlerin öncelikli görevi hem kurumların hem de bireylerin siber güvenliğini sağlamak olmalıdır. Önümüzdeki dönemin savaşları siber dünyada gerçekleşecektir. Bu siber savaşlara hazır olmayan devletler çok ağır bedeller ödemek zorunda kalacaklardır.

Güvenlikten sonraki en önemli görevlerden biri ise eğitimdir. Devlet uygulayacağı eğitim politikaları ile bir yandan Endüstri 4.0'ın yaratacağı yeni meslekleri icra edebilecek nesiller yetiştirirken bir yandan da tüm halkın dijital teknolojileri kullanabilme becerilerini geliştirmelidir.

Dijital ortamda sunulan e-devlet hizmetleri hem halkın bu hizmetlerden yararlanmasını kolaylaştırıp, hızlandırmakta hem de devlet bu sunulan hizmetlerden çok önemli tasarruflar elde etmektedir. Tüm toplum kesimlerinin bu hizmetlerden etkili bir şekilde yararlanabilmesi için dijital okur yazarlığın geliştirilmesi son derece önemlidir. Vatandaşların devlet kurumlarından, özellikle de sağlık kuruluşlarından dijital randevu alıp, işlerini takip edebilmeleri, vergi ve diğer ödemelerini kolaylıkla yapabilmeleri dijital dönüşümü hızlandıracak önemli faktörlerden biridir.

Bireylerin dijital dönüşümdeki rolü

Endüstri 4.0'ın üretim alanında başlattığı dijital dönüşüm faaliyetleri eşzamanlı olarak toplumsal yaşamı da etkiledi. Kullandığımız tüm cihazlarımız “akıllı” hale gelmeye başladı; sadece telefonlarımız, saatlerimiz, TV setlerimiz, buzdolaplarımız değil evlerimiz ve şehirlerimiz de akıllı hale geliyor. Yakın bir zamanda kullandığımız tüm cihazlar akıllı hale gelecekler.

Toplum 5.0 felsefesi ile toplumun dijital teknolojileri daha sık kullanması, hâkim olması ve tüm günlük ihtiyaçlarını bu teknolojiler vasıtasıyla gerçekleştirmesi istenmektedir. Bu değişimin, toplumsal yaşam kalitesini ve refah düzeyini artırması ve insan merkezli bir toplum yaratması hedeflenmektedir. Bu yaşam kalitesi ve refah düzeyinden yararlanabilmek için öncelikle bu dönüşüme ayak uydurmamız gerekiyor.

Her Endüstri devrimi bir önceki dönemin pek çok mesleğini ortadan kaldırdı ama yerine yeni meslekler doğurdu. Ancak her yeni doğan meslekle birlikte emek daha kalifiye ve eğitimli hale geldi. Geleceğin meslekleri de yazılım ve sanal dünyaya ait eğitim gerektiriyor.

Bu sanayi devrimi; Algoritma Teknisyenliği, Etkileşimli Arayüz Tasarımcılığı, Evrensel Hizmet Danışmanlığı, Dijital Süreç Mühendisliği, Endüstriyel Veri Bilimciliği, Robot Koordinatörlüğü, IT/IoT Çözüm Mimarlığı, Bulut Hesaplama Uzmanlığı, Veri Güvenliği Uzmanlığı, 3-D Yazıcı Mühendisliği, Giyilebilir Teknoloji Tasarımcılığı ve İş Terapistliği gibi yeni meslekleri ortaya çıkaracaktır.

Bu yeni meslekler içinde yer alabilmek için yeterli eğitimi alabilmeliyiz. Aksi takdirde ortadan kalkmakta olan eski mesleklerle birlikte bizler de kaybolup gideriz.

Özet olarak söyleyecek olursak, bireylerin dijital dönüşüme ayak uydurma zorunluluğu aşağıdaki nedenlerden dolayı gereklidir:

  • Çevremizi saran akıllı ve zeki cihazları kullanabilmek için.
  • Bize sanal ortamda sunulan hizmetlerden yararlanabilmek için
  • Yeni mesleklerden birini edinebilmek için

Yazarın Diğer Yazıları

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1920 Antwerp Olimpiyat Oyunları

1920 Olimpiyat Oyunları, 20 Nisan - 12 Eylül 1920 tarihleri arasında Belçika'nın Antwerp şehrinde yapıldı. Bu oyunlar, I. Dünya Savaşı'ndan sonra düzenlenen ilk Olimpiyat Oyunlarıydı

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1912 Stokholm Olimpiyat Oyunları

Osmanlı Devleti'ni temsilen ilk kez 1906 Atina Ara Olimpiyatları'na İzmir'den ve Selanik'ten üç futbol takımı katılmıştı. Bu organizasyon, IOC tarafından Olimpiyat Oyunları olarak kabul edilmediği için, Osmanlı Devleti'nin katıldığı ilk Olimpiyat oyunları 1912 Stokholm oyunlarıdır

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1908 Londra Olimpiyatları

Açılış töreninde, sporcular ülkelerinin bayrakları ile Kral ve Kraliçe'nin önünden geçerek bayraklarını öne doğru eğmeleri gerekiyordu. ABD sporcuları bu kurala uymayarak Kral'ın önünden bayrakları dik olarak geçtiler. Finli sporcular ise Rusya bayrağı altında yürümeyi reddederek bağımsız yürüdüler

"
"