05 Eylül 2021

'Büyük Birader'in geri dönüşü

Avusturalya Parlamentosundan hızla geçirilen, "Gözetim Mevzuatı Değişikliği" adlı yasanın içeriğini görünce 'Büyük Birader'in pek çok ülkede, farklı kimliklerle halen iktidarda olduğunu fark ettim. AKP ve MHP de çok yakın zamanda, benzer bir yasa çıkartmak için kolları sıvamış bulunuyor

G. Orwell'in "1984" adlı kitabını pek çoğunuz okumuşsunuzdur. Kitabı ilk kez 1982 yılında okumuş ve o yıllarda çok hayalperest ve karamsar bulmuştum. Bu yaz, geçmişte okuduğum ama içeriğini unuttuğum kitapları tekrar okumaya başladım. 1984 de bunlardan biriydi.

Okudukça, günümüze ait pek çok olayın, kitapta yer aldığını gördüm. 31 Ağustos 2021 tarihli haber sitelerinde, Avusturalya Parlamentosundan hızla geçirilen, "Gözetim Mevzuatı Değişikliği" adlı yasanın içeriğini görünce 'Büyük Birader'in pek çok ülkede, farklı kimliklerle halen iktidarda olduğunu fark ettim.

Benzer yasalar, Almanya başta olmak üzere, pek çok ülkede de kısmen uygulanıyor. AKP ve MHP de çok yakın zamanda, benzer bir yasa çıkartmak için kolları sıvamış bulunuyor. Acı olan ise muhalefetin bu konunun hassasiyetinin farkında olmaması.

* * *

Maalesef, Avustralya'da uygulamaya konan bu yasa, pek çok ülkenin 'Büyük Birader'lerine ilham kaynağı olacaktır. Gelin şu yasayı birlikte inceleyelim:

Hani bizde, muhalefetin meşgul olduğu anlar kollanıp, baskın meclis toplantıları yapılır ve bir sürü yasa torba içinde oylanır ya, işte Avusturalya'da da aynısı yapılmış; söz konusu yasa, Parlamento'dan, 24 saat içerisinde, tartışılmasına bile imkân olmadan geçirilmiş.

Yasanın özeti; Avustralya polisi artık vatandaşlarının cihazlarını hackleyebilir, verilerini toplayabilir, değiştirebilir veya silebilir, sosyal medya hesaplarını ele geçirebilir.

Biraz daha detaylı bakarsak, yasa Avusturalya Federal Polisi'ne (AFP) ve Avustralya Ceza İstihbarat Komisyonu'na (ACIC) çevrimiçi suçla mücadele için üç yeni yetki veriyor:

  • Veri Kesinti Emri: Polise, verileri değiştirerek, kopyalayarak, ekleyerek veya silerek "verileri bozma" yeteneği verir.
  • Ağ Faaliyeti Emri: Polisin, emre tabi olanlar tarafından kullanılan veya kullanılması muhtemel cihazlardan veya ağlardan istihbarat toplamasına izin verir.
  • Hesap Devralma Emri: Polisin, bir soruşturma için bilgi toplamak amacıyla, çevrimiçi bir hesabın (örneğin sosyal medya) kontrolünü ele geçirmesine izin verir.[1]

Bu kanunu daha da kötüleştiren şey, yargı denetiminin olmamasıdır. İdari Temyiz Mahkemesinin bir üyesi tarafından bir veri kesintisi veya ağ faaliyeti emri verilmesi yeterlidir.

İdari Temyiz Mahkemesi'nden böyle bir izin verildiğinde, Avustralya web ve sosyal medya şirketleri, sistem yöneticileri vb. bu karara kayıtsız şartsız uymak mecburiyetindedir. Polise, soruşturma altındaki kişilerin verilerini değiştirme, ekleme, kopyalama veya silme konusunda aktif olarak yardım etmek zorundadırlar. Yeni yasaya göre, polisle işbirliği yapmayan kuruluşların yöneticileri ve sorumluları on yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.

Yasanın amacı olarak da herkesin kabul edebileceği iki ana konu ileri sürülüyor; terörle mücadele ve çocuk sömürü suçları!

Bu yasayı sadece kişisel verilerin ihlali olarak görmek mümkün değildir. Zira kişisel verileriniz elde edildikten sonra, silinebilir ya da değiştirilebilir. [2]

İnsanın kanı donuyor; polise sizin verilerinizi değiştirme, istediği veriyi yükleme yetkisi veriliyor. Böylece polis, istediği kişiler hakkında delil oluşturup, bilgisayarına, tabletine, mobil telefonuna yükleyebilir, sosyal medya hesaplarından istediği mesajları yayınlayabilir.21984 romanında, Düşünce Polisi teşkilatı, her yerde bulunan 'teleekranlar' vasıtasıyla herkesi, her an izleyebiliyor ve kişiler hakkında rapor tutuyordu. Sonra da bu raporlar sonucu tutuklanan bireylere işlemedikleri suçlar, söylemedikleri sözler atfedilip, onları kabul etmeleri için işkence yapılıyordu.

Avustralya Parlamentosu'ndan geçmiş olan bu yasa ile Avustralya polisi ve istihbarat teşkilatı aynı güce kavuşmuş olmuyor mu?

* * *

1984 romanında 'Büyük Birader'in bir başka uygulaması ise geçmişi silmek, unutturmak ve hatta hiç olmamış kabul ettirmek. Bu iş için kurulmuş olan Gerçek Bakanlığı, hem bireylerin hem de kurumların geçmişte yayınlanmış belgelerini ya silip ortadan kaldırıyor ya da değiştirip, 'güncelliyordu'. Önemli olan iktidara olan itaati sarsabilecek her türlü bilgi ve belgeyi ortadan kaldırmaktı.

Avustralya polisinin şimdi elinde böyle bir güç var; istediği her türlü bilgi ve belgeyi, sadece bu kanundan aldığı yetki ile, istediği mesaj ve haberleri sosyal medya kuruluşlarından sildirebilir, yerine yenisini yazdırabilir. Bir sonraki aşama ise medya kuruluşlarının haber ve arşivlerini denetim altına almak olacaktır.

Ülkemizde sıklıkla mahkemelerin, siyasi olaylar hakkında koyduğu yayın yasakları, size de 1984 romanında yer alan bazı kurguları hatırlatıyor mu?

Muhalefet partilerinin acilen bir komisyon kurarak, iktidarın sosyal medya ile ilgili getirmek istediği yeni yasa tasarısını ciddiyetle incelemesi ve kişisel verilerin korunmasını tehlikeye atacak maddeler varsa şimdiden önlemeye çalışmaları gerekmektedir. Aksi takdirde ülkemiz de, 1984 romanında yer alan, 'Okyanusya, Avrasya ve Doğuasya' devletlerinden biri olmanın ilk adımını atmış olabilir.


Yazarın Diğer Yazıları

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1920 Antwerp Olimpiyat Oyunları

1920 Olimpiyat Oyunları, 20 Nisan - 12 Eylül 1920 tarihleri arasında Belçika'nın Antwerp şehrinde yapıldı. Bu oyunlar, I. Dünya Savaşı'ndan sonra düzenlenen ilk Olimpiyat Oyunlarıydı

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1912 Stokholm Olimpiyat Oyunları

Osmanlı Devleti'ni temsilen ilk kez 1906 Atina Ara Olimpiyatları'na İzmir'den ve Selanik'ten üç futbol takımı katılmıştı. Bu organizasyon, IOC tarafından Olimpiyat Oyunları olarak kabul edilmediği için, Osmanlı Devleti'nin katıldığı ilk Olimpiyat oyunları 1912 Stokholm oyunlarıdır

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1908 Londra Olimpiyatları

Açılış töreninde, sporcular ülkelerinin bayrakları ile Kral ve Kraliçe'nin önünden geçerek bayraklarını öne doğru eğmeleri gerekiyordu. ABD sporcuları bu kurala uymayarak Kral'ın önünden bayrakları dik olarak geçtiler. Finli sporcular ise Rusya bayrağı altında yürümeyi reddederek bağımsız yürüdüler

"
"