01 Kasım 2020

Açık kaynak kod kullanımı

Endüstri 4.0'a hazırlık ve uyum sağlama aşamasında, Açık Kaynak Kodu kullanımı, Pardus'un geliştirilip, yaygınlaştırılması ve teknoloji dilinin ne kadar Türkçeleştirileceği konusu önem arz ediyor.

Eğitim açısından, Endüstri 4.0'a hazırlık ve uyum sağlama aşamasını hızlandıracağına inandığım bazı önermelerimi bu hafta ve önümüzdeki hafta yayınlanacak olan yazılarımla aktarmaya çalışacağım.

İlk önermem, işletim sistemleri ve kodlama ile ilgili olacak. Yazılım ve program geliştirme işlerinde açık kaynak kod kullanımının hem eğitim sistemimizi hem de ulusal dijital sistemimizi ve stratejimizi geliştireceğine inanmaktayım. Milli işletim sistemi Pardus'un geliştirilip, yaygınlaştırılmasının ve bunun etrafında büyümenin önemine dikkat çekmekteyim.

İkinci önermem 'Açık Bilim ve Açık Erişim' ile ilgili. Üçüncü önermem ise teknoloji dilinin Türkçeleştirmeye çalışma çabalarını kapsıyor. Bu konulara da haftaya değineceğim.

Açık kaynak kod kullanımı

Kaynak kodu, bir bilgisayarda çalışan herhangi bir programın çalışmasını gerçekleştiren kişilerin okuduğunda bilgisayara verilen yönlendirmenin ne olduğunu anlayabildikleri dizinimdir. Bir anlamda, bilgisayar tarafından gerçekleştirilecek eylemin, en ince detayı düşünülerek hazırlanmış, yol haritası ya da eylem planıdır. Hoşuma giden başka bir benzetme ise, sofraya konulan yemekte kullanılan malzemelerin ve pişirme aşamalarının anlatıldığı detaylı bir tariftir.

Açık / kapalı kaynak kodu konusuna geçmeden önce, bilgi işlem bilgisi sınırlı okurlar için işletim sistemi kavramını da açıklamaya çalışayım:

Bilgisayarda çalışan tüm donanım (hardware) birimlerinin ve uygulama yazılımlarının (application software) yönetimini, denetimini ve var olan sistem organlarının önceden öngörüldüğü şekilde uygulama yazılımları arasında paylaşılmasını sağlayan yazılıma "İşletim Sistemi" denir.

Günlük hayatımızda kullandığımız bilgisayar, tablet ve akıllı telefon gibi birçok teknolojik cihaz işletim sistemleri sayesinde çalışır.

İşletim sistemi bilgisayar donanımı üretildikten sonra sisteme yüklenir ve istenildiği zaman silinip tekrar yüklenebilir veya başka bir işletim sistemiyle değiştirilebilir.

Açılış sırasında işletim sistemimiz kendisini hızlı belleğe atarak hızlı bellekten çalışmaya başlar. Açıldıktan sonra ekran görüntüsü gelince, içerdeki uygulama yazılımları açılmaya başlar. Bu uygulama yazılımların açılmasının tamamlanmasından sonra ilk açılış aşaması bitmiş olup, uygulama ve yazılımlar işletim sistemi denetimi altında bilgisayarda çalışabilir hale gelir.[1]

İşletim sistemleri kaynak kodlarına göre açık kaynak kodlu ve kapalı kaynak kodlu olmak üzere ikiye ayrılırlar. Örneğin; Windows bir kapalı kaynak kodlu işletim sistemi iken Linux açık kaynak kodlu bir işletim sistemidir.

Peki nedir bu açık / kapalı kod hikayesi?

Windows gibi işletim sistemleri kapalı kod sistemlerdir. Yani Windows'u bilgisayarınızın işletim sistemi olarak seçtiğinizde, bu sistemin size sunduğu imkânlarla yetinmek zorundasınız. Gerektiğinde sistemin kodlarına erişim imkanı olmadığı gibi kodları değiştirmeniz ayrıca yasalarla da engellenmektedir. Dolayısıyla kullandığınız işletim sistemi üzerinde ek fonksiyonlar yaratamaz, herhangi bir değişiklik yapamazsınız. Bu tür işletim sistemlerini, lisanslarını satın alarak kullanabilirsiniz. Windows, Apple iOS, Microsoft Office, Adobe Acrobat, McAfee, MacOs, Google Desktop, Java, Opera, Skype gibi yazılımlar kapalı kod yazılımlardır.

Linux, GNU, Android by Google, Open Office, Firefox, Thunderbird, VCL Media Player, Moodle, ClamWinAntivirus, WordPress gibi yazılımlar ise açık kaynak kodlu yazılımlardır.

Kapalı kaynak kodları ticari kurumlar tarafından geliştirilmiş ve lisans ücreti karşılığında satılmaktadır.

Açık kaynak kodlu yazılımlar, özellikle ticari olmayan uygulamalar için ücretsizdir. Kullanıcılar kaynak kodlarını kullanarak yazılım üstünde istediği değişikliği yapma, yeni fonksiyonlar ekleme, benzer yazılımlar yaratma hakkına sahiptirler. Kendi ihtiyaçlarına göre yazılımı adapte edebilmekte ya da kendi ihtiyaçlarına göre bir yazılımı, başkalarının yazdığı kodları kullanarak geliştirebilmektedirler. Ancak bilinmelidir ki açık kaynak koda yapılan her değişim ve yeni ekler açık kaynak kodun parçası haline gelir.

Açık kaynak kodu kavramı 1970-80'li yıllarda yazılımların ticari hale getirilmesine tepki olarak doğmuştur. Yazılımların paralı satılmasına tepki gösteren yazılımcılar, kendi yazılımlarını ve kaynak kodlarını birbirleriyle paylaşmaya başlamışlardır. Bu paylaşımlar sayesinde kodlar ve yazılımlar zenginleşip, gelişmeye başlamıştır. Bu hareket 1983 yılında Özgür Yazılım Hareketi (Free-Software Movement) adıyla ortaya çıkmıştır. 1998 yılında ise hareketin adı Açık Kaynak Yazılımı (OSS-Open Source Software) olarak değiştirilmiştir.

 

Açık kaynak kodu sayesinde bireyler kimseye bir ücret ödemeden, ihtiyaç duydukları yazılımları geliştirebilmekte, kendi geliştirdikleri yazılımları da başkalarının kullanımına sunarak mevcut açık kaynak kodlarının zenginleşmesine katkıda bulunmaktadırlar.

Açık kaynak yazılımları ve kodlar herkese açık olduğundan yabancı, zararlı veya gizli amaçla yapılan bir eklenti olduğunda herkes tarafından anında görülebilmekte ve derhal etkisizleştirme tedbirler alınmaktadır. Dolayısıyla virüs türü kötü amaçlı yazılımlara karşı son derece güvenlidir.

Yazılım derslerinin başladığı sınıftan itibaren öğrencilerin açık kaynak kodları ile yazılım geliştirmeleri kesinlikle teşvik edilmelidir. Eğitim sisteminin resmi politikası haline getirilmesi gerekir. Bu yöntemle tüm öğrenciler lisans ücreti ödemeden işletim sistemlerini kullanıp, dünyadaki diğer yazılımcılar ile temas halinde, onların deneyimlerinden de yararlanarak, kendi yazılımlarını geliştirebilirler. Bu sistemle hem öğrenme hem de üretme hızı artacak, daha üstün yazılımlar ortaya çıkacaktır. Özellikle Türkiye gibi, yazılım endüstrisi gelişmemiş ülkelerin, yazılım alanında atılım yapabilmeleri için açık kaynak kodu baz alan atılımlar yapmadan bunu başarmaları nerede ise imkansız hale gelmiştir. Günümüzde açık kaynak kod, kendi kullanımınıza adapte edebilirseniz, aslında yer altındaki altın madeninden daha değerli durumda. The Standish Group raporlarına göre, dünyada bireylerin bu açık kod yazılımlarını kullanmaları sayesinde yıllık tasarruf edilen toplam para 60 milyar doları aşmıştır.[2]

Çin, Kore, Hindistan, Meksika gibi ülkeler kamu kurumlarında açık kod sistemini kullanmaktadırlar. Pek çok Avrupa Birliği ülkesi açık kod sistemleri kullanımını ülke resmi politikası haline getirmiştir. Yakın bir zamanda Avrupa Birliği'nin resmi politikası haline geleceğine kesin gözüyle bakılmaktadır.[3]

Türkiye'de kapalı işletim sistemine rakip olarak TUBİTAK Pardus işletim sistemini oluşturmuştur. 2003 yılında başlayan çalışmalar sonucunda Pardus'un ilk sürümü kullanıma sunulmuştur. Geçtiğimiz yıl ise Pardus'un 19. sürümü piyasaya çıkartılmıştır.[4]

İdeal olanı, Pardus'un TUBİTAK önderliğinde, üniversitelerle işbirliği halinde geliştirilmesi idi. Üniversiteler açık kod sistemini kullanmadıklarından ve eğitimlerinin bir parçası haline getirmediklerinden böyle bir girişimin içinde yer alamamışlardır.

Pardus projesi Türkiye için son derece önemli, hayati bir projedir. Ancak bu işletim sistemi maalesef ülkemizin resmi işletim sistemi haline getirilememiştir. Oysa böyle bir adımla, bir yandan Türkiye'nin pek çok dijital verilerinin güvenliği ülke içinde sağlanabilirken bir yandan da yüzlerce milyon dolar lisans ücretinden tasarruf edilmiş olur.

Pardus projesi yöneticileri, Libre Office programlarının eğitiminde de kişi ve kurumlara destek vermektedirler. Libre Office programı, Microsoft Office programlarına rakip olarak geliştirilmiş ücretsiz bir pakettir. Dileyen kullanıcılar programı yazan ve geliştiren kuruluşa, geliştirmenin devamı için bağış yapmaktadırlar.[5]

Ancak Pardus'un Türkiye içinde yeteri kadar yaygınlaşmamasının en önemli nedeni, TÜBİTAK'ın üniversiteler ile ortak proje geliştirememesinden dolayı Pardus'un etrafındaki uygulama zenginliğinin bulunmamasıdır.

Örnek olarak, pandemi döneminde bütün Türkiye ve hatta dünya Zoom kullanmışken, ve Zoom tipi bir uygulamayı açık kaynak kod ile üniversitelerin ortak çalışması ile çok kısa bir sürede ortaya çıkarmak çok mümkünken, MEB uzaktan eğitim için hangi uygulamayı kullanmaktadır merak ediyorum. Eğer MEB'in kullandığı böyle bir uygulama varsa neden bu uygulama tüm kişi ve kurumların kullanımına açılmamıştır irdelenmesi gerekir.


[1] ÖZDERE İlayda, İşletim Sistemleri Ve Uygulamaları Açık Ve Kapalı Kaynak Yazılımlar, 20 Aralık 2017.

[2] URL: https://www.standishgroup.com/service/index

[3] Open Source Observatory Annual Report 2016.

[4] URL: https://www.pardus.org.tr/

[5] URL: https://www.pardus.org.tr/projeler/libreoffice/

Yazarın Diğer Yazıları

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1920 Antwerp Olimpiyat Oyunları

1920 Olimpiyat Oyunları, 20 Nisan - 12 Eylül 1920 tarihleri arasında Belçika'nın Antwerp şehrinde yapıldı. Bu oyunlar, I. Dünya Savaşı'ndan sonra düzenlenen ilk Olimpiyat Oyunlarıydı

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1912 Stokholm Olimpiyat Oyunları

Osmanlı Devleti'ni temsilen ilk kez 1906 Atina Ara Olimpiyatları'na İzmir'den ve Selanik'ten üç futbol takımı katılmıştı. Bu organizasyon, IOC tarafından Olimpiyat Oyunları olarak kabul edilmediği için, Osmanlı Devleti'nin katıldığı ilk Olimpiyat oyunları 1912 Stokholm oyunlarıdır

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1908 Londra Olimpiyatları

Açılış töreninde, sporcular ülkelerinin bayrakları ile Kral ve Kraliçe'nin önünden geçerek bayraklarını öne doğru eğmeleri gerekiyordu. ABD sporcuları bu kurala uymayarak Kral'ın önünden bayrakları dik olarak geçtiler. Finli sporcular ise Rusya bayrağı altında yürümeyi reddederek bağımsız yürüdüler

"
"