08 Kasım 2020

Açık bilim-açık erişim

Açık Bilimin eğitim yaşamımıza girmesi ile birlikte bilimsel proje üretiminin, bilimsel araştırma ve yayın sayısının hızla artacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok sanırım

Açık Bilim, kamu kaynakları ile üretilmiş tüm bilimsel araştırmaların, kullanılan yöntemlerin, yayınların, verilerin, yazılımların ve donanımların, tüm bilim insanlarının, araştırmacıların, öğrencilerin ve ilgilenen sıradan insanların kullanımına ücretsiz olarak sunulması hareketidir. Açık Bilim, işbirliğine dayalı ağlar aracılığıyla paylaşılan ve geliştirilen şeffaf ve erişilebilir bilgidir.

Bu tanımın içinde incelenmesi gereken bazı bileşenler vardır. Örneğin tanımda ‘kamu kaynakları ile üretilmiş' ibaresi bulunmaktadır. Bu ibare "kamunun finanse ettiği araştırmalar halkın vergileri ile finanse edildiğinden kullanım hakları da kamuya ait olmalıdır" anlamına gelmektedir. Akademisyenlerin yürüttüğü her türlü araştırmalar, ürettiği makaleler ve kitaplar da üniversitelerin çalışma saatleri içerisinde yazıldığından, bu saatlerin ücretinin de üniversiteler tarafından ödenmesinden dolayı bu statüye dâhil edilmektedir.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere, buradaki kilit kavram, kamu kaynakları ile üretilmiş bilimsel eserlerin Açık Bilim içerisine dâhil edilmesidir.

Yine bu tanımın bir başka bileşeni de Açık Veri kavramıdır. Açık Veri "herhangi bir telif hakkı, patent ya da diğer kontrol mekanizmalarına tabi olmaksızın herkes tarafından ücretsiz ve özgürce kullanılabilen, tekrar kullanılabilen ve dağıtılabilen veri" olarak tanımlanmaktadır. Verilerin paylaşıma açılması ile bilimsel çalışmaların çok daha etkin ve verimli bir şekilde yapılması, veri tekrarının önüne geçilmesi, verilerin kendi içinde tutarlı kalması ve veriye çok daha hızlı erişilmesi mümkün olacaktır.[1]

Açık Veri kavramının kilit noktası ise paylaşılacak verilerin, ‘herhangi bir telif hakkı, patent ya da diğer kontrol mekanizmalarına tabi olmamasıdır". Söz konusu verileri kullanmak için herhangi bir kuruma lisans ücreti ödenmemesi gerekir.

Açık Veri kavramından sonra ele alınacak olan bir kavram da Açık Yöntem'dir. Elde edilen verilerin hangi yöntemlerle elde edildiğinin kamu ile paylaşılması da son derece önem taşımaktadır. Böylece kullanıcılar, söz konusu verilerin yeterli ve güvenilir yöntemlerle derlenip derlenmediğini, araştırmanın kapsamı ve hata payı olasılığı gibi önemli bilgiler ışığında verileri kullanma imkânına sahip olacaklardır.

Tekrar yukarıdaki tanıma dönersek, Açık Bilim felsefesinin bir başka bileşeni ise Açık Erişim kavramıdır. Açık Erişim "Bilimsel literatürün internet aracılığıyla finansal, yasal ve teknik bariyerler olmaksızın erişilebilir, okunabilir, kaydedilebilir, kopyalanabilir, yazdırılabilir, taranabilir, tam metne bağlantı verilebilir, dizinlenebilir, yazılıma veri olarak aktarılabilir ve her türlü yasal amaç için kullanılabilir olması" şeklinde tanımlanmaktadır.[2]

Açık Erişim iki yol ile elde edilmektedir:

  • Altın Yol Açık Erişim: Akademik dergilerde yayınlanan araştırmacıların çalışmalarının, yayınlanan dergi aracılığıyla ve yayınlandığı andan itibaren açık erişim olması.
  • Yeşil Yol Açık Erişim: Araştırmacıların, akademik dergilerde yayımlanan çalışmalarının yayına kabul edilmiş sürümünün birer kopyasının açık arşivlerde açık erişim olması.

Açık Bilim tanımına tekrar dönersek, bu tanımın bir başka bileşeni de Açık Arşiv kavramıdır. Söz konusu araştırmalar, veriler, yayınlar, yazılımlar ve donanımların saklanacağı ve ihtiyaç halinde internet üzerinden kullanıma sunan dijital arşiv sistemleri gerekmektedir. Bu verilerin saklanması ve yönetilmesi ile ilgili bir Veri Yönetim Planı da gerekliliktir.

Research Gate, Academia gibi kurumlar kullanıcılarına ücretsiz yayın sağlamakla birlikte, eser sahiplerinden belli hizmetler için ücret talep etmektedirler. Bundan dolayı bu tür kurumlar tam Açık Arşiv kurumları olarak kabul edilmemektedirler.

Avrupa Birliği bu konuda çok ciddi adımlar atmaktadır; OpenAIRE adlı platform, Avrupa'daki üniversitelerde üretilen tüm araştırma, makale, kitap, yazılım gibi dokümanları neredeyse tüm dünyanın kullanımına sunmaktadır. Bu platforma tüm Avrupa ülkeleri ve Türkiye üyedir.[3]

Türkiye'de TÜBİTAK'ın Aperta adlı açık arşivi OpenAIRE kriterlerine uygun olarak kurulmuş ve bu kriterlere göre yönetilmektedir. Hali hazırda 62 kurumdan yaklaşık 600 bin makale taranmaktadır.[4] Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) ise 2019 yılında TÜBİTAK ile işbirliği halinde ARDEB projesini başlatmıştır. YÖK, Açık Erişim çalışmalarında 2019'un pilot, 2020'nin ise zorunlu politika uygulamalarına geçiş yılı olmasına karar vermiştir.[5] Ancak pandemi koşullarında bu hedefin ileri bir tarihe sarkacağını düşünmekteyim.

Açık Bilim tanımında açıklamamız gereken son bileşen ise Açık Tasarım ve Açık Donanım kavramlarıdır:

Açık Tasarım'dan kast edilen, üretilen tüm tasarımların tüm kullanıcılar tarafından, özgürce kullanılmasıdır. Yani İTÜ'de geliştirilen bir tasarımın dünyanın tüm ülkelerinden kullanılıp, uygulanabilir olmasıdır.

Açık Donanım ise, kullanıcıların 3D ya da 4D gibi yazıcıları satın almadan, üniversiteler ya da kamu araştırma kurumları vasıtasıyla kullanabilmeleridir. Bu ortak kullanım vasıtasıyla, üretilen tasarımlar ve projeler, kodlar ve yazılımlar halinde başka şehir ya da ülkelerdeki ilgili kuruluşlara yollanarak hayata geçirilmeleri sağlanacaktır.

Açık Bilim ve bileşenleri ile ilgili olarak yukarıda verdiğim bilgileri, bu kavramın eğitim sistemimiz için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Açık Bilimin eğitim yaşamımıza girmesi ile birlikte bilimsel proje üretiminin, bilimsel araştırma ve yayın sayısının hızla artacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok sanırım.


Yazarın Diğer Yazıları

Metaverse platformlarının doğuracağı yeni meslekler

Metaverse'in iş dünyasında daha fazla etkisi olacağı ve bu yeni dijital dünyada çeşitli mesleklerin doğacağı öngörülmektedir

Blockchain ve kripto para teknolojilerinin doğuracağı yeni meslekler

Blockchain teknolojisi, finans sektöründen tedarik zinciri yönetimine, dijital kimlik doğrulamadan oylama sistemlerine kadar geniş bir yelpazede sektörleri dönüştürme potansiyeline sahiptir. Bu dönüşüm, teknolojiyi anlayan ve uygulayabilen, aynı zamanda sektörel zorlukları ve fırsatları değerlendirebilen yeni mesleklerin ortaya çıkmasına yol açacaktır. İşte Blockchain teknolojileriyle ilişkili bazı yeni meslekler

Mühendislik alanındaki yeni meslekler

Geleneksel mühendislik alanlarına, dijital teknolojilerdeki gelişmelere paralel olarak yeni alt dallar eklenmektedir