22 Ekim 2024

Siyasetçiler niye koltuklarına yapışırlar: Afrika ve Latin Amerika'dan örnekler

Koltuğa yapışma hastalığı Afrika'ya mahsus değil, AB, ABD, Japonya ve bazı batılı ülkeler dışında tüm dünyada karşımıza çıkıyor, Rusya, Çin, Türkiye dahil. Bu bir meslek hastalığı, insani bir zafiyet.

Batı Avrupa ülkeleri, ABD ve Japonya gibi sanayileşmiş, siyasi, sosyal alanlarda gelişmiş, hazmetmiş ülkeler bir kenara bırakıldığında, dünyamızın kalan bölgelerinde siyasetçilerin genellikle koltuklarına yapışma hastalığından mustarip oldukları dikkat çekiyor. Bu yapışma, inat mı, tutku mu, yoksa saplantı mı seçemiyorum. Alkol, madde veya kumar bağımlılığını andırıyor. Bunlar, seçmenlerin çoğunluğunu karşılarına almak, kutuplaşmaya yol açarak ülkeye kalıcı zararlar vermek pahasına koltuktan feragat etmiyorlar. Benim kanaatim bu tutum ciddi bir meslek hastalığı. Yakinen izlediğim Latin Amerika ve Afrika'daki örneklere göz atalım.

Silahlı devrimci totaliter lidere dönüştü: Daniel Ortega

Latin Amerika'da koltuk hastalığına yakalanmış iki lidere rastlıyoruz. Bolivya'da Evo Morales, Nikaragua'da Daniel Ortega. 80 yaşındaki Ortega, “Sandinist devrim"in ertesinde, 1980 yılından bu yana ülke siyasetine yön verenlerden. 2006 yılından günümüze cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor, eşi Rosario da 2017'den itibaren cumhurbaşkanı yardımcısı, Orta Amerika ülkesini ailece yönetiyorlar. Siyasi rakipleri ya hapiste ya da yurt dışına kaçmak zorunda kaldıklarından, 2026 yılında düzenlenecek seçimleri de kazanmaları pek muhtemel. Siyasi hayata silahlı devrimci olarak başlayan, yıllar içinde evrime uğrayıp önce otoriter bilahare totaliter safhaya geçen koltuk sevdalısı, dönek siyasetçiler arasında en önlerde yer alır zat-ı muhterem.

Daniel Ortega

Evo Morales partisini bölecek kadar müptela

Latin Amerika'dan diğer dinozor politikacı Bolivya'nın yerli halkının en tanınmış temsilcisi Evo Morales. 2005 yılından itibaren katıldığı seçimleri kazanıyor, ancak 2019 sonundaki seçimlerde çuvallıyor, seçimlere hile karıştırıldığı iddiaları neticesinde ortalık karışınca Meksika'ya kaçmak zorunda kalıyor. Bir yıl süren ara rejimin ardından kurucusu olduğu partinin (MAS, Movimiento al Socialismo) adayı Luis Arce cumhurbaşkanı seçilince tekrar ülkesine dönüyor. Bolivya seçmeninin tekrar aday olmasına karşı gelmesine rağmen, 2019 seçimlerine inatla katılması neticesinde muhalefetin sokaklara döküldüğünü, ülkenin karıştığını, insanların hayatlarını kaybettiklerini dikkate alması, MAS mensubu genç Cumhurbaşkanı Luis Arce'a destek vererek kenara çekilmesi ve 2021 yılından itibaren siyasetten emekliye ayrılarak saygınlığını muhafaza etmesi beklenir iken, hazret tam ters yolda, koltuk ihtirasının sönmediğini kanıtlıyor

Geçtiğimiz haftalarda taraftarlarını sokağa dökerek 2025 seçimlerinde yine aday olacağını cümle aleme ilan etti. Bu şekilde MAS’ın oyları ikiye bölünecek, belki de mazlum yerli seçmenin partisi iktidarı kaybedecek. Evo Morales'in koltuğa yapışma hastalığının bedelini onlar ödeyecek.

Evo Morales

Venezuela Nicolas Maduro’nun inadıyla uçuruma sürükleniyor

Yukarıdaki iki güya sol görüşlü dinozora 2024 yılında bir yenisi daha eklendi. Venezuela'da seçimleri kaybetmesine rağmen kendisini galip ilan eden Nicolas Maduro bölgesinde ve dünyada ağır eleştirilere maruz kaldı. Yapılan tüm çağrılara karşın oyların dökümlü dağılımını açıklayamadı. Seçimleri kazandığına inanılan muhalefetin ortak adayı Edmundo Gonzalez İspanya'ya kaçmak zorunda kaldı. Seçim zaferinin gerçek mimarı muhalefetin korkusuz lideri Maria Corina Machado hâlâ ülkesinde, ancak başına her an her şey gelebilir. Maduro’nun üçüncü dönemi ocak ayı başında düzenlenecek törenle başlayacak, bölge ülkelerinin çoğunluğu, ABD, AB ülkeleri törene iştirak etmeyecekler, seçmen iradesini çalan liderin cumhurbaşkanı statüsünü tanımayacaklar, ilişkileri reddedecekler. (Ocak ayında Venezuela'ya ülkemizden bir heyet gönderilmeyeceğine inandığımı bu vesileyle belirteyim.) Koltuğuna yapışan Maduro bir zamanların refah ülkesi petrol zengini Venezuela'yı uçuruma doğru sürüklemeye devam ediyor, perişan insanlar ülkeden kaçıyorlar.

Nicolas Maduro

Koltuğu muhafaza etmek için anayasa değiştirmek: Togo örneği

İstikametimizi Afrika'ya çevirince, koltuğu terk etmeyenler itibariyle kıtanın açık ara önde gittiğini gözlemliyoruz. Birçok Afrika ülkesinde “iki dönemden fazla seçilemezler” türünde anayasal engeller bulunmuyor. Bazı ülkeler, iki dönem engelini, referandum vasıtasıyla anayasa değişikliği yaparak aşmışlar. Bir başka yaygın yöntem de yeni anayasa üretmek. İkinci dönemin sonuna doğru, görevdeki uyanık liderlerin, yeni bir anayasayla hak ve özgürlüklerin daha iyi korunacağı palavrasıyla, kilometreyi sıfırladıklarını izliyoruz. Bu kandırmaca son defa Togo'da yaşandı. 1967 yılından bugüne Gnassingbé ailesinin yönettiği ülkede, oğul Gnassingbé 2024 ilkbaharında, durup dururken anayasa değişikliği yaparak başkanlık sistemine son verdi, parlamenter sisteme geçiş yapıldı. Bu şekilde görev süresi 2025 yılında sona erince, partisi parlamento seçimlerini kazanacak, Faure Gnassingbé bu defa başbakan koltuğuna geçecek ve ülkesini ölünceye dek veya müstakbel bir askeri darbeye kadar yönetmeye devam edecek.

Faure Gnassingbé

İki dinozor iki ülke: Ekvator Ginesi ve Kamerun

82 yaşındaki Teodoro Obiang Nguema Mbasogo ile 91 yaşındaki Paul Biya, ülkeleri Ekvator Ginesi ve Kamerun'u 40 yıldır yönetiyorlar. Bunların koltuklarında ölünceye kadar oturacaklarına kesin gözüyle bakılıyor. Teodoro Obiang, Paul Biya'ya oranla medyaya daha az yansıyor. Oğullarının karıştıkları yolsuzluklar sebebiyle, zaman zaman, kendisinden ve ülkesinden söz ediliyor. Paul Biya özellikle yurt dışına yaptığı ziyaretler nedeniyle basına konu oluyor. Ölmediği takdirde, gelecek sene, muhtemelen, sekizinci kez cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ile ekim başlarında Fransa'da düzenlenen Frankofoni zirvesine katılmaması üzerine, yerli yabancı basında acaba öldü mü, haberleri çoğalıverdi. Bu gelişme üzerine basına yasak getirildi, dinozor liderin İsviçre’de bulunduğu ve yakında ülkesine döneceği açıklandı. Paul Biya yurt dışına gittiğinde üç gün kalmıyor, haftalarca kalıyor, en favori mekânı da Cenevre, çok çalıştığı için İsviçre’de dinlenmesi icap ediyor, Leman gölünü de pek seviyor olsa gerek.

Paul Biya

Afrika’dan diğer koltuk sevdalıları

Koltuklarına yapışan liderlerin yönettiği diğer Afrika ülkeleri arasında Eritre, Ruanda, Uganda ve Brazzavil-Kongo dikkat çekiyor. Eritre'nin, rejim bakımından Kuzey Kore'den farkı yok, Asmara'da niye büyük elçiliğimiz var, hala anlamış değilim. Ülke bağımsız olduğu 1993’ten bu yana İsaias Afwerki’nin sultası altında. Uganda ve Ruanda liderleri ülkelerinin kalkınması bakımından gayret sarf ediyorlar, netice de alıyorlar, ancak muhalefete nefes aldırmıyorlar. Yoveri Museveni 1986, Paul Kagame 2000 yılından bugüne koltuklarında oturuyorlar, kalkmaya da niyetleri yok. Brazzavil’de ise 1997 yılından günümüze Denis Sassou Nguesso koltuğun sahibi, o da ölünceye kadar görevi bırakmayacak.

Denis Sassou Nguesso

Onları ölüm ve darbeler iktidardan ayırdı

Sadece bu kadar mı diyenler olabilir. Sudan, Zimbabwe, Angola, Çad ve Gabon, geçtiğimiz senelerde aynı kategoriye dahil idiler, liderleri hayata gözlerini yumduğu için veya darbeyle koltuklarından indirilerek yerlerini bırakmak zorunda kaldılar. Sudan'da, Ömer El-Beşir 2019 da koltuğundan indirildi, halen hapiste. Görevdeki en yaşlı cumhurbaşkanı sıfatıyla hatırladığımız Robert Mugabe aynı sene Zimbabwe'yi öksüz bıraktı. José Eduardo dos Santos Angola'yı 38 yıl yönettikten sonra 2017 de yerini Joao Lourenço'ya devretti. Çad lideri Mareşal-cumhurbaşkanı İdris Deby İtno, 31 yıl sonra, 2021'de cephede hayatını kaybedince, koltuğunu oğlu Mahamat İdris Deby önce vekaleten, 2024 seçimlerinde ise asaleten teslim aldı. Gabon'da Bongo hanedanlığı 55 yıl sürdü. 41 yıl baba Omar Bongo, 14 yıl oğul Ali Bongo iktidarda kaldılar. 2023 askeri darbesiyle Gabon'da Bongo dönemi sona erdi.

Koltuk ihtirası: Meslek hastalığı

Koltuğa yapışma hastalığı Afrika'ya mahsus değil, ilk paragrafta değindiğim üzere, AB, ABD, Japonya ve bazı batılı ülkeler dışında tüm dünyada karşımıza çıkıyor, Rusya, Çin, Türkiye dahil. Bu bir meslek hastalığı, insani bir zafiyet. Tedbirini almak gerekiyor, tedbirlerin kenarından dolaşıp koltuğa tekrar yönelenlere müsaade edilmemesi icap ediyor. Tedbirler deyince aklıma Meksika örneği geldi. ABD’nin güney komşusunda cumhurbaşkanının sadece bir dönem (6 yıl) için görevde kalabileceğini biliyor muydunuz?

Hasan Servet Öktem kimdir?

Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce'de doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında "meslek memuru" olarak Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana'da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye'yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu.

Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24'te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Balkanlar'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye; Etiyopya ile Somali’yi barıştırarak Afrika Boynuzu'ndaki nüfuzunu kanıtladı, haklı takdir topladı

Türkiye’nin, zamanında birbirleriyle savaşmış Etiyopya ile Somali’nin el sıkışmasını sağlaması, Afrika Birliği yanında, Avrupa Birliği nezdinde de takdir görmüştür. Bu arada, sıra ne zaman Sudan barışına gelecek diye sormadan edemiyorum

Sudan'da devam eden ordular savaşında Rusya taraf değiştirdi, BAE dünyaya meydan okuyor

Sudan'da 25 milyon insanın önümüzdeki dönemde açlıktan ölmelerini önlemenin yegâne yolu, RSF güçlerine sağlanan desteğin kesilmesiyle mümkün hale gelebilecek ateşkesin ilanından geçmektedir. Sudan’ı dost kabul eden ülkeler (Ankara dahil), petrol zengini BAE yönetimine, bir arada, çekinmeden ve yüksek sesle, General Hemedti ile ilişkiyi kesmesini duyurmalıdır/buyurmalıdır

İsrail futbol ve basketbol takımlarına niye yasak getirilmiyor?

Yakın gelecekte, İsrailli sporseverlerin artık yurt dışına takımlarını desteklemek üzere seyahat etmeleri giderek sıkıntılı hale gelecek, belki de mazide kalacak. İsrail'in bölgedeki saldırgan politikası devam ettiği sürece, İsrail vatandaşları ABD dışında bir yerlere seyahat edemez durumda kalacaklar

"
"