27 Aralık 2024

Sırbistan'da protestolar sona ermiyor

Bakışlarımızı Belgrad’a ve Sırbistan’a çevirdik. Yolsuzluk ekonomisine, polis baskısına, taraflı adalete, yandaş basına, insan hakları ihlallerine dur demek üzere başlayan muhalif sosyal seferberlik sonuç getirecek mi?

2000'li yılların başlarında beş yılı aşkın görev yaptığım Sırbistan'ın tek hâkimi Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç 12 yıldır dümenin başında, tartışmalı da olsa seçimleri kazanıyor, iktidarı bırakmaya hiç niyeti yok. Ancak, bu seçim zaferlerinin Sırbistan'a bir türlü özlenen istikrar ve huzuru getirmediğine şahit oluyoruz. Tecrübeli siyasetçiden şikayetçi kitleler, ülkede yolsuzluk ekonomisinin hâkim olduğu inancıyla, hükümetin attığı yanlış adımlara tepki vererek sokaklara iniyor, meydanları dolduruyor. Vuçiç yönetimi protestolardan ciddi manada rahatsız. Halkın yarıya yakını, 2012’den günümüze, sandıkta Vuçiç'in partisi (Serbian Progressive Party-Sırbistan İlerici Parti) ile koalisyon ortağı Sosyalist Parti’ye oy vermeyi sürdürürken, lider enflasyonu yaşayan muhalefet bir araya gelemediği, tek sese dönüşemediği için seçimlerden hep yenik ayrılıyor. Şaşırtıcı ama, kitlelerin meydanları doldurmasında da muhalif partilerin rolleri gayet sınırlı. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan eğitimli kitleler, çevreciler, öğrenciler vs. haksızlık ve adaletsizlik karşısında kendi aralarında organize oluyorlar, on binlerce öfkeli vatandaşa dönüşerek, tek ses halinde, hükümeti iyice sarsıyor ve sallıyorlar. 

Son huzursuzluğun nedeni ikinci büyük şehir Novi Sad’da geçtiğimiz aylarda renove edilen tren garında gölgelik tavanın bir bölümünün aralık ayı başında çökmesi neticesinde 15 kişinin hayatlarını kaybetmeleri. Tren garı eski yapı, Tito döneminden kalma, Belgrad ile Budapeşte arasında Novi Sad aktarmalı hızlı tren seferleri için çalışmalar başlayınca, eski gar daha modern hale getirilmiş, bazı bölümler yenilenmiş, şaşalı açılış törenleriyle hizmete sokulmuş. Sırbistan halkı, Vuçiç yönetiminin gururla takdim ettiği altyapı ve ulaştırma çalışmaları, lüks otel, konut ve AVM inşaatları, şehircilik düzenlemeleri gibi imar faaliyetlerini alkışlamıyor, bu icraatları, yolsuzluklara vesile oldukları düşüncesiyle takdire layık görmüyor.  Betona yönelik kamu yatırımlarının açık şeffaf olmayan ihaleler vasıtasıyla bazı kesimler için haksız kazanç kapısına dönüştüğüne inanıyor. Bu bilinçle sokaklara çıkarak, yolsuzluklara, polis baskısına, taraflı yargıya, ahlaki çöküşe, güçlü protesto geleneğiyle son vermek istiyor.

Tren istasyonunda ölenlerin ardından Novi Sad’da düzenlenen devasa protesto gösterilerini yabancı televizyonlardan izleyince aklıma, ister istemez, 2018 yılında Çorlu'da meydana gelen 25 kişinin öldüğü ve 300 küsür kişinin yaralandığı ihmale dayalı tren kazası geldi. Ülkemiz tepkisiz insanların memleketine dönüşmüş maalesef. Sırbistan'da tren garının yenilenmesinden sorumlu önceki bakan ile mevcut bakanın görevlerinden istifaları toplumu tatmin etmedi. Kadınların da katıldığı protestolara son defa Novi Sad üniversitesi öğrencileri dahil oldular. Ardından başta Belgrad üniversitesi olmak üzere ülkenin her yerinde üniversitelerde boykotlar başladı, geçtiğimiz günlerde boykotlara liseler de dahil olunca, hükümet liseler için yarıyıl tatilini bir hafta öne çekmek zorunda kaldı. İşte böyle bir atmosferde geçtiğimiz hafta sonu başkent Belgrad’ın Slavia meydanında öğrencilerin başı çektiği çok büyük bir protesto düzenlendi. Resmi makamlara göre 30 bin, sivil örgütlere göre 100 bin kişinin iştirak ettiği muazzam bir mitinge şahit olduk.

Slavia meydanında yapılan miting

Sırbistan muhalifler ülkesidir, mitingler ve kitlesel protestolar memleketidir. Bu vasıf muhtemelen 50 yıllık Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti geleneğinden kaynaklanıyor olsa gerek. Hele ki muhalif hareketlere öğrenciler de dahil olurlar ise, işin sonu getirilir ve amaca ulaşılır diye söylenir, inanç bu yöndedir. Bakalım kurnaz ve usta politikacı Aleksandar Vuçiç, bu defa, öğrencilerle baş edebilecek mi? Onları, taviz vermeden evlerine tıpış tıpış yollayabilecek mi? Sırp direniş geleneği çetin bir imtihanın arefesinde diye aklımdan geçiyor. Sırp kasabı Miloseviç'in, 2000 yılı sonbaharında, Sırbistan Demokratik Muhalefetinin önderliğinde ve sokak gösterileri sayesinde iktidardan indirildiğini unutmayalım.

Vuçiç karşıtlarının, tecrübeli politikacının otoriter yönetim tarzı, basın üzerindeki hakimiyeti, insan hakları ihlalleri, polis baskısı ve Miloseviç döneminden miras kalan şiddet kültürünün hala ortadan kaldırılamayışı nedeniyle, 2018 kasım ayından itibaren on binlerce insanın her hafta sonu, düzenli biçimde, sokakları doldurarak iktidarı protesto ettiğini hatırlıyoruz. Bu protestolara 2020 mart ayında Covid-19 nedeniyle mecburen son verilmesi Vuçiç'in talihi olmuştur. 2021-2022 yıllarında Rio Tinto adlı madencilik devinin ülkede lithium madeni çıkarmak üzere yatırım kararı alması üzerine çevreci STK'ların önderliğinde gerçekleştirilen kitlesel protestolar sonucunda Vuçiç yönetiminin geri adım attığını hatırlıyoruz. Son defa, muhalif gruplar 2023 aralık seçimlerine hile karıştırıldığı iddiasıyla, yine meydanları doldurdular. Özellikle Belgrad belediye başkanlığı seçimleri bünyesinde, dışarıdan seçmen taşındığı iddialarının uluslararası gözlemci heyetleri tarafından teyit edilmesiyle, mahalli seçimlerin iptal edilmesine muvaffak oldular. (2024 haziran ayında yenilenen Belgrad belediye seçimlerini yine Vuçiç kazandı.)

İşte iktidara karşı böylesi güçlü sosyal direnç, başkaldırı, sokaklara inme, meydanları doldurma, kitlesel protesto hareketleriyle sonuç elde etme geleneğine sahip Sırp toplumu, Novi Sad Tren Garı faciası ertesinde yine harekete geçmiş durumda. Bu defa direncin dümenine öğrenciler geçmiş vaziyette. Yolsuzluk ekonomisine, polis baskısına, taraflı adalete, yandaş basına, insan hakları ihlallerine dur demek üzere başlayan muhalif sosyal seferberlik sonuç getirecek mi? Bakışlarımızı Belgrad’a ve Sırbistan’a çevirdik. Vuçiç mi, öğrenciler mi, bekleyip göreceğiz.

Hasan Servet Öktem kimdir?

Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce'de doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında "meslek memuru" olarak Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana'da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye'yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu.

Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24'te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Balkanlar'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Komşumuz Gürcistan’da iki cumhurbaşkanı var!

Böyle devam ederseniz, Gürcüleri Brüksel'den soğutursunuz, uzaklaştırırsınız. Avrupa Birliği, başka sebeplerle bize de olumsuz davranıyor, ancak bizim dosyada her iki tarafın da yanlışları var, neticede biz de AB’den uzaklaştık. Buna mukabil Gürcüler AB’nin bu ülkeye karşı sergilediği ikinci sınıf muameleyi hak etmiyorlar

Türkiye; Etiyopya ile Somali’yi barıştırarak Afrika Boynuzu'ndaki nüfuzunu kanıtladı, haklı takdir topladı

Türkiye’nin, zamanında birbirleriyle savaşmış Etiyopya ile Somali’nin el sıkışmasını sağlaması, Afrika Birliği yanında, Avrupa Birliği nezdinde de takdir görmüştür. Bu arada, sıra ne zaman Sudan barışına gelecek diye sormadan edemiyorum

Sudan'da devam eden ordular savaşında Rusya taraf değiştirdi, BAE dünyaya meydan okuyor

Sudan'da 25 milyon insanın önümüzdeki dönemde açlıktan ölmelerini önlemenin yegâne yolu, RSF güçlerine sağlanan desteğin kesilmesiyle mümkün hale gelebilecek ateşkesin ilanından geçmektedir. Sudan’ı dost kabul eden ülkeler (Ankara dahil), petrol zengini BAE yönetimine, bir arada, çekinmeden ve yüksek sesle, General Hemedti ile ilişkiyi kesmesini duyurmalıdır/buyurmalıdır

"
"