Kuzey komşumuz Gürcistan’da işler iyice karıştı, halk haftalardır sokaklarda, protestolar bitmiyor. Karmaşa ve kaosun sebebi ekim ayı sonunda yapılan parlamento seçimlerine yönelik itirazlar. 12 yıldır iktidarda bulunan Gürcistan Rüyası adlı parti tartışmalı seçimlerde oyların yüzde 54'ünü aldı. Aynı zamanda Fransız vatandaşı olan görevdeki cumhurbaşkanının önderlik yaptığı, Avrupa Birliği ve ABD‘nin çok açık biçimde desteklediği muhalefet koalisyonu ise yüzde 38 seviyesinde kaldı. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm muhalefet, seçimlere hile karıştırıldığını ileri sürüyor, yeni parlamentonun ve yeni hükûmetin yasal olmadığını iddia ediyor. Muhalif kitleler meydanları doldurarak iktidarı seçimleri yenilemeye zorluyor.
Salome Zurabişvili
Bir ülke, iki cumhurbaşkanı
Muhalefet cephesi, yeni parlamento tarafından geçen hafta seçilen yeni cumhurbaşkanını tanımadığını ilan etti. Eski cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili birkaç gün önce cumhurbaşkanı konutundan ayrılmak zorunda kalmasına karşın, yeni cumhurbaşkanı yasal bir parlamento tarafından seçilinceye kadar, kendisinin Gürcistan’ın devlet başkanı statüsünü muhafaza edeceğini savunuyor. Velhasıl Aralık 2024 sonu itibariyle Gürcistan’da iki cumhurbaşkanı mevcut (4 sene önce Venezuela'da benzer bir durum yaşandı). Muhalefetin reddettiği yeni cumhurbaşkanı meşhur bir futbolcu emeklisi, Mikheil Kavelaşvili, Premier Lig'de (İngiltere) bile oynamış. Muhalefet yanlıları onun Gürcistan Rüyası adlı partinin arkasındaki milyarder İvanişvili'nin kuklası olduğuna inanıyorlar, hatta, bu âli göreve atanmak üzere zorunlu diplomasının dahi bulunmadığını iddia ediyorlar.
Mikheil Kavelaşvili
Muhalefetin seçimlerin tekrarlanması talebi ne kadar meşru?
Yaşanan kaosta kilit husus seçim sonuçları. Hükûmet ile muhalefet arasındaki oy farkı, öyle yüzde 1-2 değil, yüzde on altı (16). Seçimleri izleyen uluslararası gözlemci heyetleri bazı usulsüzlüklere rastlandığını belirttiler, iktidarın kampanya döneminde devlet imkanlarından yararlanmak suretiyle avantaj sağladığına işaret ettiler, ancak seçimlerin tekrarlanması gerekir demediler. Hükûmetin bazı sandıklarda oyların yeniden sayılmasını kabul ettiğini de biliyoruz. Tiflis'te görev yapan tanınmış bir batılı gazetecinin, farkın yüzde 16 seviyesinde olmayabileceğini kabul etmekle birlikte, seçimlerin galibinin Gürcistan Rüyası olduğunu itiraf ettiğini bu vesileyle belirteyim (International Crisis Group podcast). Netice itibariyle, taraflı Cumhurbaşkanının kışkırtmaları ve Avrupa Birliği’nin verdiği gazla seçim sonuçlarına itiraz eden ve seçimlerin tekrarlanması için haftalardır meydanları dolduran muhalif kitlelerin yarattığı bir kaos ortamından bahsediyoruz. Bu arada kolluk kuvvetlerinin bazı muhalif liderleri fena tartakladığını, protestolara katılanlara sert ve kötü davrandığını basından izliyoruz. Gösteri yürüyüşüne karşı sergilenen ve kınanması icap eden polis terörü ve baskısını buradan kınayarak sivil görevimi yerine getireyim.
Gürcistan’ın Rusya ile iyi komşuluk ilişkileri AB’yi rahatsız ediyor
ABD ve Avrupa Birliği Gürcistan’da yaşananları yakından izliyor, Gürcistan yönetimini kınamayı sürdürüyor ve yaptırımlara başvuruyor. ABD yönetimi, son defa, Gürcistan Rüyası adlı partinin sahibi olduğuna inandığı milyarder İvanişvili’yi yaptırımlar listesine dahil etti. Avrupa Birliği, Macaristan ve Slovakya’nın karşı gelmelerinden ötürü yaptırım kararı alamadığından, bazı üye ülkeler ikili düzeyde yaptırımlara başvuruyor. Halkının ezici çoğunluğu Avrupa Birliği’nden yana olan, anayasasına Avrupa Birliği'ni ülkenin resmi hedefi olarak kaydeden 4 milyon nüfuslu küçük Kafkasya cumhuriyetine karşı Brüksel'in bugün izlediği politikanın izahı ve anlaşılması mümkün değil. Batı bloğunun kafası Ukrayna’ya saldıran Rusya'nın cezalandırılmasına kitlenmiş, Rusya’ya karşı Batı’dan yana isen iyi çocuksun, aksi takdirde kara listedesin, hele ki Gürcistan gibi küçük lokma isen Batı’nın oyuncağından başka bir şey değilsin. Yeri gelmişken belirteyim, Ukrayna savaşı patlamasaydı, ne Gürcistan ne Moldova ne de Bosna-Hersek aday ülke ilan edilirlerdi, Balkan ülkelerinin AB ile katılım müzakereleri de yerlerde sürünmeye devam ederdi.
Tiflis yönetiminin Brüksel'e sinirlenip AB sürecini rafa kaldırması kendi ayağına kurşun gibi
Gürcistan’da muhalefetin sokaklara inmesini, Hükûmetin geçtiğimiz haftalarda, Avrupa Birliği ile görüşmeleri 2028 yılına kadar askıya alma kararı tetikledi. Bu kararın akıllı-mantıklı bir karar olmadığı, öfkeli duygularla alındığı apaçık ortada. Brüksel'in Gürcistan Rüyası iktidarının, dışarıdan fon alan STK'lar aleyhine yasa çıkarması, ayrıca LGBT haklarını kısıtlayan yasayı onaylaması, böylece “AB değerleriyle çelişen” iki karar benimsemesinden ötürü, zaten Tiflis ile müzakereleri 2023 ortalarında askıya almış olduğunu biliyoruz. Gergin ve tartışmalı seçimlerin ertesinde, hükümetin, karşı tarafın askıya aldığı AB sürecini rafa kaldırarak muhalefetin eline koz verdiği açıkça görülüyor. Buradan sorayım: Tiflis yönetimi, Brüksel ile ilişkileri askıya almasa idi, muhalif kitleler yine sokaklara inmeyecekler miydi? Seçim sonuçlarını kabul edip uslu uslu oturacaklar mıydı? Hiç zannetmiyorum.
Gürcistan'ın AB yanlısı muhalefeti AB yüzünden seçimleri kaybetti
Gürcistan’ın yakın komşusu ve Tiflis ile yakın işbirliği içinde bulunan Avrupa Birliği ile katılım müzakereleri yürüten aday ülke TC vatandaşı, emekli diplomat sıfatımla, Brüksel'in dikkate şu hususları sunmak isterim:
- Gürcüler eski SSCB ülkesi vatandaşları arasında Ruslardan en fazla nefret eden ülkelerin başında gelir. Bu nefret çoğunluğun dokularına kadar işlemiştir. “Amma velakin” bu büyük komşuyla itişince hep tokat yediklerinden artık temkinli ve tedbirli davranmayı iyice öğrenmişlerdir.
- Rusya ile ilişkileri, “ayıyı” kızdırmadan, Moskova'yı karşılarına almadan yürütmenin zaruret arz ettiğini en iyi onlar bilir.
- Rusları sevmezler ancak Rus turistlerden tabiatıyla memnun kalırlar, Gürcü şaraplarını, sodalarını kuzey komşularına ihraç etmek pek tabi işlerine gelir.
- Gürcü seçmen, son seçimlerde, Muhalefet kazandığı takdirde Rusya ile ilişkilerin bozulacağına, hatta Gürcistan’ın bir şekilde Ukrayna savaşına müdahil olacağına inandığı için iktidar partisine oyunu verdi.
- Seçmende bu yönde bir kanaatin oluşmasında, Muhalefetin sorumluluğu kadar Avrupa Birliği’nin de rolü var, günahı da var. Başka ifadeyle, Avrupa Birliği’nin 2023 yılında Gürcistan’a karşı izlediği politikalar nedeniyle AB yanlısı muhalefet seçimleri kaybetti.
Brüksel'e çağrı: Gürcülere adil davranın
Brüksel'in dikkatine bir başka hususu daha sunmak isterim. Birçok eski SSCB üyesi ve bir süredir AB mensubu ülkede Rusya yanlısı partilerin giderek güçlendiklerinin farkında değil misiniz ? Bunun sebebi Brüksel’in benimsediği politikalardan kaynaklanan hayal kırıklığı olsa gerektir. Hem de Rusya'nın Ukrayna’ya saldırdığı bir zemin ve zamanda. Özetlemek gerekirse, Avrasya coğrafyasının, Avrupa Birliği’ne en çok taraftar memleketi olan komşumuza, yani Gürcü halkına, Avrupa Birliği’nin ve Batı dünyasının yanlış ve adil olmayan tarzda davrandığını izliyor ve üzülüyorum. Böyle devam ederseniz, Gürcüleri Brüksel'den soğutursunuz, uzaklaştırırsınız. Avrupa Birliği, başka sebeplerle bize de olumsuz davranıyor, ancak bizim dosyada her iki tarafın da yanlışları var, neticede biz de AB’den uzaklaştık. Buna mukabil Gürcüler AB’nin bu ülkeye karşı sergilediği ikinci sınıf muameleyi hak etmiyorlar.
Senenin son yazısı vesilesiyle değerli T24 okurlarına yeni yılda mutluluk, refah ve özellikle demokrasi temennilerimi sunarım.
Hasan Servet Öktem kimdir?
Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce'de doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında "meslek memuru" olarak Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana'da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye'yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu.
Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24'te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Balkanlar'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor.
|