18 Kasım 2022

Etiyopya iç savaşında sona mı gelindi?

Görüldüğü kadarıyla, çok beklenen barış, Amhara milis güçleri ve Eritre askerlerinin desteklediği Federal ordu karşısında, TPLF güçlerinin savaşı daha fazla sürdürecek imkan ve kabiliyetlerini tamamen yitirmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Afrika Birliğinin arabulucusu Nijeryalı Olusegun Obasanjo ve önceki Kenya cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta'nın çabaları ile yoğun ABD baskısının da, ateşkes anlaşmasına ulaşılmasında etkili olduğunu kaydetmek uygun olacaktır

Etiyopya Federal Hükümeti ile, bu hükümetin otoritesini tanımayı reddeden Tigray Eyaletinin gerilla kökenli siyasi-askeri teşkilatı TPLF (Tigray People's Liberation Front) arasında 2020 yılı kasım ayında başlayan kanlı savaş nihayet sona ermiş gibi duruyor. Afrika Birliğinin arabuluculuğuyla ve ABD'nin yoğun baskıları sayesinde, Güney Afrika'da bir araya getirilen taraflar arasında, 2 Kasım günü kapsamlı bir ateşkes anlaşması imzalandı. Bu defaki ateşkesin, öncekilerden farklı olduğuna ve tarafların anlaşma ile taahhüt ettikleri yükümlülüklerine bu kez uyacaklarına inanılıyor.

TPLF'nin silahları bırakması savaşın sonuna işarettir

Nitekim, Pretoria anlaşmasından bir hafta sonra, her iki tarafın en üst düzey askeri yetkilileri, Nairobi'de (Kenya) bir araya gelerek, ateşkesin can alıcı maddesini oluşturan TPLF savaşçılarının ellerindeki silahları ne şekilde teslim edeceklerini 12 Kasım günü bir prosedüre bağladılar. Pretoria ve Nairobi'de imza altına alınan taahhütler yerine getirilirse, Tigray askerleri, bir ay içinde silahlarını bırakacaklar, arkasından, aşamalı biçimde, Federal Orduya entegre edilecekler ; silahsızlanma süreci bağımsız bir komisyon tarafından denetlenecek.

Pretoria mutabakatı niye önem taşıyor? Zira bu defaki anlaşma sayesinde, perişan durumdaki Tigray'e, sarsıntı içindeki Etiyopya'ya ve nispeten tüm bölgeye, kalıcı barış ve istikrarın geri dönüşü kuvvetli bir olasılık. Anlaşmada şu hususlar dikkat çekiyor:

  • Ateşkes sayesinde çatışma bölgelerine girişleri engellenen uluslararası gıda ve tıbbi yardım konvoylarına kısıntısız müsade edilecek (geçtiğimiz aylarda sözler tutulmamış ve yardım konvoyları kısmen engellenmişti).
  • TPLF ilk kez silah bırakmayı taahhüt etti. Nairobi görüşmeleri örgütün bu taahhüdün arkasında duracağını gösteriyor.
  • 2020 ilk baharından itibaren Federal Hükümetin otoritesine, ülke düzeyinde ve eyalet çapında meydan okuyan TPLF, çok ciddi bir geri adım atarak, Abiy Ahmed hükümetinin ülkenin yasal yönetimi olduğunu kabul etmek zorunda kaldı; eyalete müdahelesine yeşil ışık yaktı; eyaletin iplerini Federal Hükümetin öngördüğü şekilde, geçici bir yönetime devretmeyi kabul etti. Bu kapsamlı taviz karşılığında, Federal Hükümet, TPLF için ilan ettiği terörist tanımlamasını iptal etti.

Federal hükümet Tigray'a geri dönüyor

Anlaşmada geçici Tigray yönetiminin diyalog yoluyla kurulacağı kayıtlı. Bugünkü koşullarda, geçici yönetimin, TPLF muhalifi yerel siyasi isimlerin çoğunlukta olduğu bir terkip içinde teşekkülü beklenir. Şartların elverdiği tarihlerde, TPLF ve Abiy Ahmed'in "Refah Partisi"nin de katılacakları yerel seçimlerin neticesine göre kurulacak yeni hükümetin, Tigray'de idareyi ele alması, en makul senaryo gözükmektedir.

Eritre askerleri Tigray'den çıkarlar mı?

Pretoria ve Nairobi metinlerinde, TPLF milislerine karşı, federal hükümet askerleriyle yan yana savaşan Eritre ordusundan söz edilmemesi dikkat çekiyor. Metinlerde sadece yabancı savaşçıların Tigray dışına çıkacakları kaydedilmiş. Satır aralarından, Abiy Ahmed'in müttefiki Eritre lideri İsaias Afwerki'nin, Addis Ababa ile kurulan dostane ilişkileri muhafaza etmek üzere, önümüzdeki haftalar içinde, askerlerini bölgeden çekeceği sonucunu çıkarabiliriz. Aksi takdirde TPLF liderliğinin silahsızlanma faaliyetlerini durdurması güçlü bir ihtimal olarak karşımıza çıkacaktır. TPLF yönetiminin nötralize edilmesi ve Tigray eyaletinin ülke siyasetindeki ağırlığının marjinal düzeye indirgenmesinin ardından, kısa veya orta vadede, Eritre ve Etiyopya arasında, ekonomik entegrasyon veya daha ileri işbirliği projelerinin gündeme gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Barışa ulaşılmasında Afrika Birliği öncülük yaptı

Görüldüğü kadarıyla, çok beklenen barış, Amhara milis güçleri ve Eritre askerlerinin desteklediği Federal ordu karşısında, TPLF güçlerinin savaşı daha fazla sürdürecek imkan ve kabiliyetlerini tamamen yitirmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Afrika Birliğinin arabulucusu Nijeryalı Olusegun Obasanjo ve önceki Kenya cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta'nın çabaları ile yoğun ABD baskısının da, ateşkes anlaşmasına ulaşılmasında etkili olduğunu kaydetmek uygun olacaktır. 

TPLF: Tozlu raflara doğru

Etiyopya'ya 27 yıl kayıtsız biçimde hükmeden TPLF elitlerinin, genç başbakan Abiy Ahmed'in otoritesine karşı iki yıl süren direnişlerinin, derin acılar ve açık bir hezimetle sonuçlanması, artık, gerilla kökenli örgütün Tigray'deki geleceğini dahi zora sokmuştur. Kuruluşundan 47 yıl sonra, TPLF kökenli isimlerin, artık müstakbel Etiyopya siyasetinde ve sahnesinde bir ağırlıkları söz konusu olmayacaktır. 

Tigray, tecrit ve açlık üzerinden teslim alındı

ABD kaynaklarına atfen yarım milyona yakın insanın öldüğü ve 2 milyon kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı kanlı mücadelenin ardından, Abiy Ahmed yönetiminin, bir dönemin Afrika Boynuzu'nun ekonomisi en güçlü, sözü en çok dinlenen ülkesi Etiyopya'yı, birkaç yıl içinde, tekrar eski saygınlığına kavuşturarak, bölgesine barış ve istikrar ihraç edebilecek düzeye yükseltmesi samimi temennimizdir. Öte yandan, Nobel barış ödüllü genç başbakanın, söz konusu zaferi, 7 milyon nüfuslu Tigray'i, dünyayla bağlantılarını keserek tecrit etmek, temel hizmetleri durdurmak, Tigray halkını açlığa mahkum etmek, ve nihayet hastaları bakımsız ve ilaçsız bırakmak suretiyle elde ettiğine de işaret etmek hakkaniyet ve tarafsızlığın gereğidir. 

Türk "siha"larının rolü 

2021 yılı yazında, federal orduyu Tigray'den geri püskürttükten sonra, kasım ayında Addis Ababa'yı Cibuti'ye bağlayan karayolunda stratejik şehirleri ele geçirerek, federal başkente 150 kilometre kadar yaklaşan TPLF askerlerinin, Bayraktar sihaları kullanılmak suretiyle durdurulduğunu (İran ve Çin sihaları yanında) bu vesileyle hatırlatmamızda yarar var. Etiyopya'da, Çin'in ardından en büyük yatırımcı ülke konumundaki Türkiye'nin, yeni dönemde, savaş koşullarında desteklediği Abiy Ahmed yönetimi ile ilişkilerini daha da ileri taşıması beklenmelidir.

Sıra Oromo Kurtuluş Ordusuna geldi

Tigray savaşının vardığı bu aşamadan sonra, Eritre'nin Etiyopya'dan askerlerini çekmeyi reddederek Addis Ababa ile mevcut iyi ilişkilerini bozması gerçekçi bir ihtimal gibi durmamaktadır. Eritre'nin ilave sorunlar çıkarmaması durumunda, Abiy Ahmed'in, bu defa, Oromo bölgesinde, federal otoriteye başkaldıran Oromo Kurtuluş Ordusu (OLA) sorununun çözümüne yönelmesi beklenilmektedir. Nobel barış ödülü sahibi başbakanın, OLA direnişini, görüşmeler yoluyla, askeri yöntemlere başvurmaksızın çözebilmesi ve Tigray savaşının derin acılarının Oromo topraklarında tekrarlanmaması samimi dileğimdir.

Hasan Servet Öktem kimdir?

Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce’de doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında “meslek memuru” olarak Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana’da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye’yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu.

Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı’ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24’te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika ve Latin Amerika'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Moldova, Gürcistan ve Bulgaristan seçimlerinde Rusya'nın artan rolü

Aday ülkelere, geleneklerinizi bir kenara bırakın, benim değerlerimi ve anlayışımı kabul edin, bana (adeta) teslim olun yönünde baskı yapan Avrupa Birliği’nin, Moldova ve Gürcistan’da, genç nüfus nezdindeki yumuşak gücü yükselmeye devam ediyor

Siyasetçiler niye koltuklarına yapışırlar: Afrika ve Latin Amerika'dan örnekler

Koltuğa yapışma hastalığı Afrika'ya mahsus değil, AB, ABD, Japonya ve bazı batılı ülkeler dışında tüm dünyada karşımıza çıkıyor, Rusya, Çin, Türkiye dahil. Bu bir meslek hastalığı, insani bir zafiyet.

Tunus’ta sonuçları önceden bilinen seçimler

Tunus’ta, son iki yıldır muhalefet yapan siyasiler, medya mensupları, STK’ler, sendikacılar, avukatlar baskı altında; bir vesileyle tutuklanıyorlar, sesleri kesiliyor

"
"