19 Kasım 2021

Komşuda bitmeyen seçim maratonu

Son dönemde başka ülkelerin içişlerine karışma politikamızdan HÖH de nasibini aldı. İster vatandaş, ister soydaş olsun Türk seçmeni, son tahlilde oy kullanırken sağduyulu hareket etmesini biliyor. Türkiye, elini çekince işler yoluna girdi.

Yurt dışında bir Bulgar’la karşılaşırsanız, Türk olduğunuzu öğrendiğinde, size ilk söyleyeceği söz” komşu” olacaktır. Herhalde Türkçedeki” komşu” sözcüğünün Bulgarcadaki karşılığının  “komşiya” olmasından kaynaklanıyor olmalı. Türkiye’nin kara sınırı bulunan sekiz komşusu var. Güney komşularımızla sınırlarımızın uzunluğu çok daha uzun olsa da,  komşu denildiğinde aklımıza ilk çağrışım yapan Bulgaristan oluyor.

Bulgaristan ve Osmanlı

Bugün 850 bin civarında evlad-ı fatihan’ın yaşadığı Bulgaristan, 14. yüzyılda Türklerin Rumeli’ye çıkmasıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiş. Osmanlı 93 harbinden mağlup çıktığında, 1878 yılında önce içişlerinde egemen bir prenslik,1908 yılında da  tam bağımsız bir devlet haline gelmiş. Tüm hoşgörüsüne rağmen, Osmanlı yaklaşık 500 yıl hükmettiği bu coğrafyada da maalesef iyi duygularla anılmıyor. Aradan bir asrı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın, bugün hâlâ Bulgaristan’ın milli günü, Dünya’nın birçok yerinde “Osmanlı boyunduruğundan kurtulma” günü olarak kutlanılıyor. Yurt dışında büyükelçi olduğum yıllarda, davetiyelerinde bu ibareyi taşıyan Bulgaristan’ın milli gün resepsiyonlarına katılmamıştım.

14 Kasım seçimleri

Komşuda,  14 Kasımda  cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte genel seçimler yapıldı. 4 Nisan ve 11 Temmuzda yapılan önceki genel seçimlerde siyasi partilerden hiç biri, Parlamentoda çoğunluğu sağlayamadığı için, geçtiğimiz Pazar günü, son altı ay içerisinde üçüncü  kez sandığa gidildi. Bu seçimlerde de tek başına hükûmet kurabilecek bir siyasi parti çıkmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise adaylar, oyların % 50+1’ni alamadığı için, en fazla oyu alan iki adayla hafta sonu ikinci tura gidilecek. Seçmenler neredeyse her üç ayda bir sandığa gitmekten bıkmış olmalı ki, katılım oranı hayli düşük kaldı.

Hak Ve Özgürlükler Partisi (HÖH)

Bulgaristan’da, üyelerinin çoğunluğunu soydaşlarımızın oluşturduğu, "Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH)” yurt dışı Türklerin örgütlenmesi açısından tam bir başarı öyküsü. 1984 yılında Jivkov rejiminin başlattığı acımasız asimilasyon politikasını takiben, Ahmet Doğan tarafından 1990 yılında kurulan HÖH, aynı yıl katıldığı ilk seçimlerde o zamanki tarihte 400 üyeli Bulgar Parlamentosu'na 23 milletvekili sokmayı başarmış bir parti. HÖH, komünizmin çökmesinden sonra gerçekleştirilen ilk seçimler sonucunda, 2005 yılında kurulan hükûmete biri başbakan yardımcısı olmak üzere, 3 bakanlıkla ortak oldu.1990 yılından bu yana da, ortalama %10 oy alarak hep ilk dört parti arasında yer aldı.

HÖH ve Türkiye

Gelin görün ki, son dönemde başka ülkelerin içişlerine karışma politikamızdan HÖH de fazlasıyla nasibini aldı. Herhalde Ahmet Doğan’ın yaşam tarzı birilerini rahatsız etmiş olmalı. 2012 yılında HÖH ile Türkiye arasında ipler tamamen koptu. HÖH’ten ayrılarak “Hürriyet ve Şeref Halk  Partisi”ni kuran Kasım Dal’a güçlü bir destek verildi. Yıllarını bu davaya adamış olan Ahmet Doğan Rus ajanı olmakla bile suçlandı. Neyse ki soydaşlar,  bu oyuna gelmedi. Türkiye’nin açıktan desteğine rağmen Kasım Dal’ın partisi 2013 yılındaki seçimlerde oyların %1.7’sini alarak %4’lük barajın altında kaldı. Ancak tek bir soydaş oyunun önem taşıdığı seçimlerde HÖH’ün oyları, %13’ten %11’e düştü.     

Kasım Dal’ın uğradığı hezimetten yeterli dersleri çıkarmadığı anlaşılan Türkiye, HÖH içerisindeki çekişmelerde taraf tutmaya bir süre daha devam etti. Bu kere Ocak 2013’de HÖH genel başkanlığını üstlenen Lütfü Mestan ile onursal başkan Ahmet Doğan arasındaki mücadelede Lütfü Mestan’ı destekledi. Bu destek yine ters tepti. HÖH’ten ihraç edilen Lütfü Mestan, 2016 yılında “Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü için Demokratlar Partisi”ni (DOST) kurdu. İster vatandaş, ister soydaş olsun Türk seçmenler, son tahlilde oy kullanırken sağduyuyla hareket etmesini biliyor.14 Kasımda yapılan son seçimlerde,  HÖH milletvekili sayısını 29’dan 36’ya çıkarırken, Kasım Dal’ın ve Lütfü Mestan’ın Partilerinin esamesi okunmadı. Türkiye elini çekince işler yoluna girmiş oldu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri

Geçen pazarki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin soydaşlar açısından önemli bir özelliği de, ilk kez bir Türkün aday olmasıydı. HÖH’ün halihazırdaki Genel Başkanı Mustafa Karadayı, Ahmet Doğan’ın yakın çalışma arkadaşlarından, 2013 yılındaki suikast girişiminde de ilk yardımına koşanlardan deneyimli bir politikacı. Bu hafta sonu yapılacak ikinci tura iştirak edemeyecek olsa da, Karadayı’nın adaylığı Bulgaristan’daki  Türklerin dayanışmasını göstermesi açısından önemli bir adımdır.

Yeni hükûmet kurulabilecek mi?

Komşuda, 14 Kasım seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan tabloyla, acaba bu kere  bir hükûmet kurulabilecek mi? Herkesin merak ettiği bu sorunun cevabı henüz belli değil. Muhtelif koalisyon senaryoları konuşuluyor. Son seçimlerden güçlenerek çıkan HÖH, hükûmet pazarlıklarında önemli bir rol oynayabilir. Bununla birlikte, Bulgar halkı yeni yılda tekrar sandık başına gitmek zorunda kalırsa, buna da şaşırmamalı.

“Bir olmak, diri olmak”, sadece Türkiye’de yaşayan Türkler için değil, yurt dışındaki gönül coğrafyamızda yaşayan soydaşlarımız için de ziyadesiyle önemli.

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye sarmalında kırk yıllık kani olur mu yani?

Türkiye’nin işi o kadar kolay değil. Suriye’nin Afganistanlaşması, Güneyimizin Peşavirleşmesine yol açabilir. HTŞ’nin içerisinde çok sayıda cihatçı gruplar yer alıyor. Bu grupların HTŞ’ye egemen olması halinde YPG/PYD’nin terör koridorunu önleyelim derken güney sınırlarımızda HTŞ’nin oluşturacağı bir terör koridoru ile karşılaşmamız pekâlâ mümkün

Kadınların fendi Netanyahu’yu yendi

Kamuoyunda “Lahey’i basma yasası” olarak da bilinen “Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası”, (ASPA) ayrıca Amerikan askerlerini kurtarmak için ABD’nin her türlü önlemi alabileceğine ilişkin hükümler içeriyor. Trump yönetimi devraldığında hasbelkader bir Amerikan askeri UCM’lik olursa, maazallah, Trump bu yasaya dayanarak Lahey’i “cehenneme çevirmeye” kalkışabilir

“Amerika’yı seversen, İsrail’i sevmek zorundasın”

Kesin olan bir öngörü varsa, o da Trump 2.0’ın İsrail’e olan desteğinin her hâl ve kârda artarak devam edeceğidir. Türk-Amerikan ilişkilerinde önümüzdeki dönemde Türkiye’nin en fazla başını ağrıtacak konuların ilk sıralarında da İsrail ile ilişkiler, Filistin meselesi ve Hamas konusundaki görüş ayrılığı gelecek gibi görünüyor

"
"