02 Kasım 2024

Kıbrıs’ta erken doğum sancıları mı?

Birileri bir sabah kalktığımızda, “Christodoulides gelsin TBMM’de Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğini kabul ettiğini söylesin, biz de GKRY’ni tanıyalım, Kıbrıs sorununu çözelim” derse şaşırır mıyız?

20 Temmuz Barış Harekatı’nın 50. yıldönümünden bu yana Kıbrıs sorununun çözüm arayışlarında belirli bir hareketlilik yaşanıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri (BMGS) Guterres’in, 5 Ocak 2024 tarihinde Kıbrıs Kişisel Temsilcisi olarak atadığı Maria Angela Holguin, raporunu geçtiğimiz temmuz ayında BMGS’ne sundu. Rapor kamuoyuna açıklanmadı. BMGS Guterres, New York’taki 79. BM Genel Kurulu toplantıları sırasında GKRY Lideri Christodoulides ve KKTC Cumhurbaşkanı Başkanı Tatar ile ayrı ayrı görüştü. 15 Ekim’de de her iki toplum lideriyle yine New York’ta gayri resmi bir çalışma yemeğinde bir araya geldi. Bu konuda BM tarafından yapılan açıklamada, Kişisel Temsilci Holguin’in Kıbrıs sorununun ilgili tüm taraflarıyla yaptığı temaslarda çözüm için ortak bir zemin bulunmadığı sonucuna vardığını, Genel Sekreterin her iki lideri aralarındaki görüş ayrılıklarını gidermeye teşvik ettiğini, bu çerçevede her iki liderin yakın bir gelecekte neler yapılabileceğini görüşmek üzere, BMGS’nin himayesinde geniş bir formatta gayri resmi bir toplantıya katılmayı, ayrıca Ada’da iki kesim arasında yeni bir geçiş kapısı açılması için müzakereler yürütmeyi kabul ettikleri belirtildi. BMGS’nin iki liderle gayri resmi akşam yemeğinden hemen sonra Bakan Fidan’ın BMGS Guterresi telefonla arayarak Kıbrıs konusunu görüşmesi dikkatlerden kaçmamalı. Muhtemelen kurgulanmakta olan sürece bir ayar vermek ihtiyacı hissedilmiş olmalı.

Yılbaşı tatilinden önce yapılması beklenilen gayri resmi toplantının İngiltere’nin de dahil olacağı 5’li mi, yoksa sadece anavatanların iştirak edeceği 4’lü formatta mı yapılacağı henüz netlik kazanmamış. Türk tarafı ilk aşamada güvenlik garantileri ve toprak meseleleri ele alınmayacağı cihetle İngiltere’nin katılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle 4’lü formatı tercih ediyor.

Kaptan köşkünde dışişleri bakanları oturuyor

Gerek Ege, gerek Kıbrıs sorunlarının çözümü için kurgulanan yeni süreçlerde kaptan köşkünde bu kere Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları Hakan Fidan ile Giorgos Gerapetritis’in oturduğunu söylemek mümkün. İki bakanın son bir senedir yürüttükleri pozitif gündem odaklı diyalog çerçevesinde Kıbrıs’ı da konuştukları anlaşılıyor. Bu açıdan 8 Kasım’daki Fidan’ın Atina ziyareti büyük önem taşıyor. Kıbrıs sorununun kalıcı bir çözüme ulaştırılmasının iki ülke arasındaki pozitif gündeme olumlu yansımaları olacağı, ama sanki Kıbrıs sorununun Türk-Yunan ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde bir engel teşkil etmeyeceği hususunda iki bakan arasında zımni bir mutabakat var.

ABD sürecin neresinde?

Ortalıkta fazla görünmese de ABD süreci yakından takip ediyor. Hatta yönlendiriyor. Aslında yeni sürecin ilk aşaması Washington’da temmuz ayı başındaki NATO Zirvesi sırasında uygulamaya konuldu. NATO Zirvesinde hiçbir işi olmamasına rağmen BMGS’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Holguin apar topar Washington’a çağrılarak, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in telkiniyle Fidan ve Gerapetritis ile görüşmesi sağlandı.

Kıbrıs Rum tarafının bir şansı da 5 Kasım’da yapılacak ABD başkanlık seçimleri. Biden yönetimi giderayak Trump’ı destekleyen Yahudi lobisine karşı “Rum lobisini yanıma çekebilir miyim?” hesabıyla GKRY’ye hoş görünmek için arka arkaya adımlar atıyor. İlk olarak GKRY’ye uygulanan silah ambargosu kaldırıldı. Kısa bir süre önce de ABD ile Kıbrıs arasında Savunma İşbirliği ve stratejik diyalog anlaşmaları imzalandı. Göreve geldiği ilk günlerde “Benim adım Bidenopoulos” diyen Biden’in, Beyaz Saray’da ağırladığı son konuk da GKRY Cumhurbaşkanı Christodoulides oldu. Beyaz Saray 30 Ekim’deki görüşmeden önce öyle bir açıklama yaptı ki evlere şenlik. Açıklamada, Biden’in görüşmede ABD’nin Kıbrıs’ta BM parametrelerine uygun iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyondan yana olduğunu teyit edeceği belirtiliyor. Görüşme yapılmadan içeriği hakkında bilgi verilmesi pek usulden değildir. Böylelikle bir anlamda araba atın önüne konuluyor. Umarız 5 Kasım’da kim seçilirse seçilsin ABD’nin körü körüne GKRY’i destekleyen bu tek yanlı Kıbrıs politikası devam etmez.

Bir yanda “egemen eşitlik ve uluslararası eşit statü olmadan müzakerelere geri dönmem” diyen Tatar, diğer tarafta “iki devletli çözüm asla” diyen Christodoulides, ortada da Kişisel Temsilci Holguin’in,” taraflar arasında ortak zemin yok” tespitini yapan raporu var. BMGS hangi cesaretle yeni bir inisiyatif alıyor? Guterres, uzun yıllar ülkesi Portekiz’de başbakanlık yapmış, BM’nin en belalı kurumlarından Mülteciler Yüksek Komiserliğini başarıyla yönetmiş deneyimli bir politikacı ve diplomat. Herhalde vardır bir bildiği.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar bir Denktaş gibi, bir “akıncı” gibi Türkiye’nin her dediğine evet demeyebilecek güçlü bir lider değil. Bu nedenle yeni süreç bütünüyle Ankara’dan yönetileceğe benziyor. Ankara nereye kadar gider? Günümüz Türkiye’sinde her şey mümkün. Bir de bakmışsınız, birileri bir sabah kalktığımızda, “Christodoulides gelsin TBMM’de Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğini kabul ettiğini söylesin, biz de GKRY’ni tanıyalım, Kıbrıs sorununu çözelim” derse şaşırır mıyız?     

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.

Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" ve köşe yazılarını topladığı İdeal Kitap'tan yayımlanmış "Diplomasi Yazıları" isimli iki kitabı bulunmaktadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye sarmalında kırk yıllık kani olur mu yani?

Türkiye’nin işi o kadar kolay değil. Suriye’nin Afganistanlaşması, Güneyimizin Peşavirleşmesine yol açabilir. HTŞ’nin içerisinde çok sayıda cihatçı gruplar yer alıyor. Bu grupların HTŞ’ye egemen olması halinde YPG/PYD’nin terör koridorunu önleyelim derken güney sınırlarımızda HTŞ’nin oluşturacağı bir terör koridoru ile karşılaşmamız pekâlâ mümkün

Kadınların fendi Netanyahu’yu yendi

Kamuoyunda “Lahey’i basma yasası” olarak da bilinen “Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası”, (ASPA) ayrıca Amerikan askerlerini kurtarmak için ABD’nin her türlü önlemi alabileceğine ilişkin hükümler içeriyor. Trump yönetimi devraldığında hasbelkader bir Amerikan askeri UCM’lik olursa, maazallah, Trump bu yasaya dayanarak Lahey’i “cehenneme çevirmeye” kalkışabilir

“Amerika’yı seversen, İsrail’i sevmek zorundasın”

Kesin olan bir öngörü varsa, o da Trump 2.0’ın İsrail’e olan desteğinin her hâl ve kârda artarak devam edeceğidir. Türk-Amerikan ilişkilerinde önümüzdeki dönemde Türkiye’nin en fazla başını ağrıtacak konuların ilk sıralarında da İsrail ile ilişkiler, Filistin meselesi ve Hamas konusundaki görüş ayrılığı gelecek gibi görünüyor

"
"