04 Eylül 2021

“Kabuli Pulao” daha çok su kaldıracağa benziyor

Afganistan’dan Türkiye’ye yönelik bir tehdit yok. Göçü engellemenin yolu da mutlaka sınırlarımızın daha iyi korunmasından geçiyor. Ankara’nın güvenliğini Kabil’e kadar uzatmak pek inandırıcı gelmiyor. Bu gidişle yakında, birileri de çıkıp Türkiye’nin güvenliği kutuplardan başlar derse, kutuplara da asker mi göndereceğiz?

Yabancı askerlerin Afganistan’dan çekilmesi işlemleri, öngörülenden de bir gün önce, 30 ağustos gecesi tamamlandı.1 Eylül itibarıyla, Afganistan’da bir dönem sona erdi, ikinci Taliban dönemi bir dizi belirsizlikle başlıyor. 20 Haziranda, bu sitede Biden-Erdoğan görüşmesine ilişkin olarak yayınlanan yazımı,  “Afganistan isimli nur topu gibi bir bebeğimiz oldu, ama içimden Allah uzun ömürlü etsin demek gelmiyor” diye bitirmişim. Dilek kapısı açık olmuş olmalı ki, Afganistan bebeğimiz fazla uzun ömürlü olmadı. Allaha şükür askerlerimiz ayaklarına taş değmeden, 48 saat içerisinde Türkiye’ye döndüler. Ancak, her ne hikmetse havaalanı sevdamız bir türlü sona ermiyor. Bu kere havaalanının korunmasından işletilmesine geçildiği, muhtemel ortak olarak da Pakistan’ın yerini, Katar’ın aldığı anlaşılıyor. Bildiğim kadarıyla, Devlet Hava Meydanları İşletmesinin yurt dışında çalıştırdığı havaalanı yok. Bu alanda uzmanlığı bulunan özel şirketlerimiz de, mevcut şartlarda Kabil havaalanının işletmesini üstlenir mi? Çok şüpheli.

Dış politikanın temeli ulusal çıkar

Dış politikanın olmazsa olmazı ulusal çıkardır. Tarihi bağlar, din kardeşliği, insani değerler gibi kavramlar dış politikanın iç politikaya yönelik kulağa hoş gelen söylemleridir. Ulusal çıkar göz ardı edilerek yürütülen “ilkeli dış politika”nın sonuçlarını,  Suriye ve Mısır’da yaşayarak gördük. Bugün için Türkiye’nin Afganistan’da   ne gibi bir ulusal çıkarı var, başından beri, onu da anlayabilmiş değilim. Bölgesel güç olduğumuzun göstergesi deniliyorsa, Türkiye, Afganistan’la aynı bölgede yer almıyor. Aramızda yaklaşık 4000 km mesafe var. Karşımızdaki rakipler ise Çin, ABD ve Rusya gibi aynı siklette olmadığımız küresel güçler. Güvenlik endişesinden bahsedilecek olursa, Suriye’de, Irak’ta olduğu gibi Afganistan’dan Türkiye’ye yönelik bir tehdit yok. Göçü engellemenin yolu da mutlaka sınırlarımızın daha iyi korunmasından geçiyor. Ankara’nın güvenliğini Kabil’e kadar uzatmak pek inandırıcı gelmiyor. Bu gidişle yakında, birileri de çıkıp Türkiye’nin güvenliği kutuplardan başlar derse, kutuplara da asker mi göndereceğiz? Ekonomik bir getiri bekleniyorsa, Taliban neredeyse bir aydır kendi memurlarının maaşlarını dahi ödeyemiyor. Taliban sözcüleri, istedikleri kadar Oxford aksanı ile İngilizce konuşsunlar,” demokrasi gibi bir gündemimiz bulunmuyor”, ”kadınlar yanlarında kocaları olmadan seyahat edemez”, ”müzik dinlemek yasak” gibi açıklamalar yaptıkları sürece, Afganistan’ın belini doğrultması da pek mümkün görünmüyor. Kala kala tek bir neden akla geliyor. Amerika’ya şirin görünüp arayı düzeltebilmek. Oysa Amerika başının derdine düşmüş, kimseyi görecek hali yok. Öte yandan, Başkan Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki soğukluk hala devam ediyor. Biden 14 Haziran görüşmesinden sonra, yaşanan bunca hareketliliğe rağmen bir kez olsun, Erdoğan ile istişare etmek ihtiyacını hissetmedi. Basın toplantılarında Türkiye lafını ağzına almadı. Afganistan’daki gelişmeleri ele almak üzere, G-20 yerine, Türkiye’nin bulunmadığı G-7’yi toplamayı tercih etti. Türkiye ile diyaloğu Dışişleri bakanları seviyesinde tutmaya özen gösteriyor.

Afganistan’nın mağlubu ABD

Şüphesiz Afganistan’da yaşananların en büyük kaybedeni anlı şanlı CIA’sıyla, Pentagonuyla, Beyaz Sarayıyla ABD oldu. Son günlere kadar can kaybı vermeye devam eden, maddi kayıplarını yeni bir güncellemeyle 1 trilyondan 2,5 trilyon dolara çıkaran ABD’nin 20 yıllık Afganistan macerası tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Amerikan tarihinde en önemli milli sembollerden biri sayılan  “Iwo Jima” fotoğrafı bile, Taliban militanlarınca yeniden canlandırılarak sosyal medyada alay konusu edildi. Dışarıdan sağlanan gelişmiş silah sistemlerinin, askerlere verilen eğitimlerin, dolarla ödenen maaşların savaşan bir ordu yaratmak için yeterli olmadığı açıkça ortaya çıktı. İthal malı Demokrasi de halk özümsemedikçe uzun ömürlü olmuyor. Biden’in son konuşmasında bu doğrultuda dile getirdiği, “Amerika’nın askeri operasyonlarla başka ülkeleri dizayn etme dönemi sona erdi” sözleri, inşallah doğru çıkar.

Kağıttan kaplan Avrupa Birliği

Son dönemde kağıttan kaplan benzetmesi, Afganistan ordusu ve ABD için sıkça kullanılır oldu. Bu vesileyle, asıl kağıttan kaplanın Avrupa Birliği olduğunun anlaşıldığını söylemek daha doğru olacak. AB’nin en büyüğü Almanya’nın Avrupa’nın en deneyimli başbakanı Merkel,  kameraların karşısına geçerek Amerikan askerleri olmadan Afganistan’dan tahliye işlemlerini gerçekleştiremeyeceklerini itiraf etti. Nerede kaldı 27 ülkenin Avrupa güvenlik ve savunma politikası (ESDP),NATO’ya bir alternatif olarak geliştirilmeye çalışılan kalıcı yapısal işbirliği (PESCO).Barış koşullarında bir araya gelip bir tahliye işlemi gerçekleştirmekten aciz bir birlik, bağımsız bir ordu kurup nasıl savaşacak birileri izah etmeli. AB’nin tek derdi, varsa yoksa” aman bana göçmen gelmesin.”

Afganistan krizinin alt kıtadaki yansımaları

 Afganistan’daki gelişmelerin yansımalarının en çok da alt kıtada hissedileceği anlaşılıyor. Pakistan, uzun süredir Taliban’a yaptığı yatırımın meyvelerini toplayacağa benziyor. Taliban’la doğrudan temas kurmak istemeyenler,  nüfusunu kullanması için Pakistan’a yanaşmaya başladı. Pakistan’ın düşman kardeşi Hindistan ise, hem endişeli hem rahatsız.”Laishkar-e-Taiba “ve” Jaish-e- Muhammed” gibi Pakistan istihbaratının kurdurduğu ve Taliban’ın beslediği terör örgütleri geçmişte sadece Keşmir’de değil, başkent Delhi’de ve Mumbai’de de terör saldırıları düzenlemişlerdi. Hindistan, toprakları üzerinde Taliban destekli terör eylemlerinin yeniden başlamasından çekiniyor. Geçtiğimiz hafta başında Hindistan’ın Hindu milliyetçisi Başbakanı Modi, alelacele Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin ile görüştü. Bu görüşmede iki ülkenin Afgan politikalarının koordine edilmesi kararı alındı. Putin’in, bu ay Hindistan’ı ziyaret etmesi bekleniyor. Rusya’nın Tacikistan’daki askeri varlığını tahkim etmesi aynı endişeden kaynaklanıyor. Her iki ülke de bir yandan Taliban ile ufak ufak temaslara başlarken, bir yandan da Pakistan-Taliban-Çin eksenini dengelemenin hesabında. ABD de Taliban’dan umudunu kestiği an, Çin fobisiyle bu ittifaka destek verebilir. Pençir vadisindeki direnişin akıbeti henüz belli değil. Direnişin uzaması dış güçlerin tutumlarını değiştirmesine neden olabilir.

Görünen o ki kabil pilavı daha çok su kaldıracak. Sakin kafayla düşünüp ona göre davranılmalı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

İtibardan tasarruf olur mu?

Eskiden çarşı pazara resmi araçlarla gidilmesini önlemek amacıyla, kamuya ait araçların  ön kapılarının üzerinde büyük harflerle, ”resmi hizmete mahsustur” yazardı. Bu uygulamadan neden vazgeçildi? Cevabını tahmin etmek, o kadar zor değil.

Seçimler sonrası hareketlenen diplomasi trafiği

Seçimsiz geçecek bir dört yılın dış politika için de fırsat olarak kullanılması mümkün

Hindistan Gerçekleri (2)

Atatürk’ün Hintliler arasında müstesna bir yeri vardır. Orta okul ders kitaplarında Atatürk’ün hayatı, zorunlu müfredatın bir parçası olarak okutulur. Bugün Yeni Delhi’de Büyükelçiliklerin yer aldığı   “Chanakyapuri” semtini, Başbakanlığın önünden geçerek şehir merkezine bağlayan ana arterin adı, ”Mustafa Kemal Atatürk Marg”dır...