02 Mart 2024

Her fani bir gün emekliliği tadacaktır

Son yıllarda Türkiye'de sadece seçim dönemlerinde hatırlanan emekliler, en fazla mağdur edilen kesim haline geldi

31 Mart'ta yapılacak mahalli seçimlere bir aydan az bir süre kaldı. Önümüzdeki seçimlerin kaderini kimilerine göre, "Halkların Eşitliği Ve Demokrasi Partisi (DEM)", kimilerine göre de "Yeniden Refah Partisi (YRP)" belirleyecek. Ama tahminim partilerden bağımsız olarak, her gün artan hayat pahalılığı karşısında tarihin hiçbir döneminde bu kadar ezilmemiş olan emeklilerin tercihleri bu seçimin sonuçlarında önemli bir rol oynayacak. Haziran 2023 ayı verilerine göre, Türkiye'de, 1.732.055'i Bağ-Kur, 1.618.855 Emekli Sandığı ve 7.380.482'si SSK emeklisi olmak üzere toplamda 10.731.392 emekli var. Bu sayı dul, yetim, malul, sürekli iş göremez maaşı alan 4.476.395 kişiyle 15 milyonu aşıyor. Bu kişilerin 1/3'ünün evli ve eşlerinin hayatta olduğunu varsayacak olursak toplamda 20 milyona yaklaşan bir seçmen kitlesinden bahsediyoruz.2023 yılındaki Türkiye geneli seçmen sayısı 64.197.419 . Bir başka deyişle neredeyse her dört seçmenden birinin emekli olduğunu söylemek mümkün.Velhasıl kelam, emekliler hiçbir siyasi partinin göz ardı edemeyeceği bir kesim teşkil ediyor.

Emeklilikte yaşa takılanlar saçmalığı

Türkiye, çalışanlarını en erken emekliye sevk eden ülkelerin ön sıralarında yer alıyor. Yanlış hatırlamıyorsam Avrupa'da sadece İngiltere'de emekli yaşı (60) Türkiye'dekinin altında. Fransa ve Almanya, kısa bir süre önce emekli yaşını yükselten yasalar kabul ettiler. Türkiye'de de emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetini gidermeyi amaçlayan bir düzenlemeyle çalışanlara yaşa bakılmaksızın emekli olmak imkanı getirildi. Herhalde dünyanın hiçbir yerinde 40 yaşında emekli olunup ömrünün sonuna kadar maaş alınabilen bir başka ülke yoktur. Sonra da sosyal güvenlik kurumlarımız batmak üzere diye yanıp tutuşuyoruz. Bugüne kadar zaten çevremde erken emeklilikten yararlanıp da köşesine çekilen kimseyi görmedim. Şimdilerde de ne anlama geldiğini çözemediğim bir "kademeli emeklilik" muhabbetidir gidiyor. Seçimlerden önce bu konuda da yeni bir düzenleme yapılırsa kimse şaşırmasın.

Genç emekliler ordusu Türkiye

Lizbon'daki son görevim sırasında büyükelçi meslektaşlarımla sosyal bir vesileyle bir araya geldiğimizde, Türkiye'ye döndüğümde yaş haddinden emekli olacağımı söylediğimde aramızda bir tartışma başladı. Danimarka Büyükelçisi, ülkesinde büyükelçilerin emekli olabilmesi için en az 67 yaşına kadar çalışmaları gerektiğini, emeklilikte üst bir yaş sınırı bulunmadığını, istedikleri kadar çalışmaya devam edebildiklerini söyledi. Aynı zamanda ince bir mizah anlayışına sahip olan Danimarkalı meslektaşım, bu duruma son verebilmek amacıyla büyükelçiler konferansında kendi aralarında yaptıkları bir değerlendirmede ortak bir kriter olarak bakanlarının ismini doğru hatırlayabilmeyi önerdiklerini şaka yollu dile getirdi. "Neden bakan ismi?" diye sorduğumda da koalisyon hükümetleri nedeniyle ülkesinde dışişleri bakanlarının çok sık değiştiğini, isimlerini bile akılda tutabilmelerinin belirli bir akli meleke gerektirdiğini ifade etti.

Mağdur olan hep emekliler

Son yıllarda Türkiye'de sadece seçim dönemlerinde hatırlanan emekliler, en fazla mağdur edilen kesim haline geldi. Pandemi yıllarında en uzun süreyle eve kapatılanlar 65 yaş üzerindeki emekliler oldu. Aylarca evlatlarını, torunlarını göremediler. Şehirlerarası seyahatleri özel izne bağlandı. Covid'e yakalanmayanlar da sonrasında ya hareketsizlikten fizyoterapiste, ya da moral bozukluğundan psikiyatriste gitmek zorunda kaldılar.

Enflasyondan en fazla emekliler etkilendi. Geçen yıl, çalışanlara göre daha az zam aldılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da adaletsizlik yarattığını kabul ettiği seyyanen yapılan maaş artışlarından yararlandırılmadılar. Asgari ücretin altında kalan 10 bin TL maaşlarıyla ay sonunu nasıl getireceklerini kara kara düşünüp duruyorlar.

Emeklileriyle küs bir dışişleri bakanlığı

Emeklileriyle ilgilenmeyen kurumların başında Dışişleri Bakanlığı geliyor. Her kurumda ünvanı ne olursa olsun, emekli olan bir memura hizmetlerinin karşılığı olarak asgari bir kadirşinaslık gereği isminin yazılı olduğu bir anı plaketi verilir. Dışişlerinde ise emekli olduğunuzu kariyeriniz boyunca kullandığınız kurumsal uzantılı e-posta adresinizin kapatıldığından anlarsınız. Çalışma hayatınız boyunca kullandığınız e-postanız kapanınca sadece bakanlıktan değil, dünyanın dört bir yanında edindiğiniz arkadaşlarınızdan da koparsınız. Emekliler en fazla ihtiyaç duydukları yaşlarda Bakanlıktaki sağlık ocağından yararlandırılmaz. İlaçlarını yazdırmak için aile hekimliğinde sıraya girerler. Eski çalışma arkadaşlarını topluca görebilecekleri yıllık büyükelçiler konferanslarının açılış törenleri ve bayramlaşmalar dahil Bakanlığın düzenlediği hiçbir etkinliğe davet edilmezler. Hasbelkader yolları Bakanlığa düştüğünde paltolarını bırakacak bir oda bulamazlar. Sorunlarla dolu dış politika gündemimizde hiçbir konuda emekli büyükelçilerin birikimlerinden ve fikirlerinden yararlanılması ihtiyacı duyulmamasına değinmek bile istemiyorum.

Dışişlerinde emeklilikten söz etmişken bir konuda haksızlık etmemek lazım. Bir meslektaşımız vefat ettiğinde SMS yoluyla hiç sektirmeden bilgilendirme yapılıyor. Cenazesi de belediyeye muhtaç olmadan Bakanlık tarafından kaldırılıyor. Keşke hatırlanmak için kimsenin ölümü beklenmese…

Ne diyelim, "2024 Emekliler Yılı" tüm emeklilere kutlu olsun.

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.

Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" ve köşe yazılarını topladığı İdeal Kitap'tan yayımlanmış "Diplomasi Yazıları" isimli iki kitabı bulunmaktadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye’de durumdan vazife çıkarmak

Ege ve Doğu Akdeniz’deki mevcut sorunlar çok karmaşık ve çetrefilli bir mahiyet arz eder. Suriye ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması, sıradan bir ulaştırma anlaşması değildir. Böyle bir anlaşmanın hazırlanması, müzakereleri, sonuçlandırılması siyasi iradenin yanı sıra teknik bilgi ve uzmanlık gerektirir. Bu birikim de devlet içerisinde bir başka yerde değil, Türkiye’nin dış ilişkilerini yürütmekle görevli Dışişleri’nde mevcuttur

Nerede kaldı Avrupa Birliği’nin ortak dış ve güvenlik politikası?

Bugün gelinen noktada AB’nin ortak bir dış politikasından bahsetmek mümkün değil. Kıbrıs ve Yunanistan’la ilişkiler babında Türkiye’yi kınamak haricinde hiçbir konuda ortak politikalar üretilemiyor. İsrail’in Gazze’deki katliamları, Suriye, Ukrayna gibi Avrupa güvenliğini doğrudan ilgilendiren sorunlarda sessiz kalıyorlar. Esasen uzun bir süredir can çekişmekte olan ortak dış ve güvenlik politikasına 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralan Orban’ın Macaristan’ı son noktayı koydu

Suriye sarmalında kırk yıllık kani olur mu yani?

Türkiye’nin işi o kadar kolay değil. Suriye’nin Afganistanlaşması, Güneyimizin Peşavirleşmesine yol açabilir. HTŞ’nin içerisinde çok sayıda cihatçı gruplar yer alıyor. Bu grupların HTŞ’ye egemen olması halinde YPG/PYD’nin terör koridorunu önleyelim derken güney sınırlarımızda HTŞ’nin oluşturacağı bir terör koridoru ile karşılaşmamız pekâlâ mümkün

"
"