07 Mayıs 2022

Denizler durulsa, havalar durulmuyor

Tüm bu yaşananlarla ilgili söylenecek tek söz aklıma geliyor; "Biz bu filmi daha önce de görmüştük"

Türkiye ile Yunanistan arasında 2020 yılında Doğu Akdeniz’de yaşanan krizden bu yana denizlerde bir gerginlik yaşanmadı. Başbakan Mitsotakis’in 13 Mart’ta İstanbul’a gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşme, 2022 yılının da sakin geçeceği beklentilerini artırmıştı. Lakin beklenen olmadı. Denizler durulurken, bu kere havalar ısınıverdi. Gemiler yerine uçaklar karşı karşıya geldi.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki hava sorunları

Yunanistan ile aramızdaki ihtilaflar zincirinin önemli bir halkasını da hava sorunları teşkil ediyor. Bu alandaki başlıca anlaşmazlık konuları ise, hava sahasının genişliği ve kısaca FIR olarak bilinen uçuş bilgi bölgesiyle ilgili. Her iki sorun da Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı uygulamalarından kaynaklanıyor.

Hava sahası hukuki terim olarak bir devletin egemenliği altında bulunan, yalnız kendisinin kullanabildiği, başka devletlerin ancak izinle girebildiği gökyüzü parçası anlamına geliyor. Uluslararası hukuka göre, bir ülkenin karasularının genişliği aynı zamanda o ülkenin hava sahasının da genişliğini belirler. Yunanistan, 1931 yılında çıkardığı bir kraliyet kararnamesiyle hava sahasını 10 mil olarak ilan etti. O günden bu yana da, 6 millik karasularına karşılık hava sahasının 10 mil olduğunu iddia ediyor. Tabii kimsenin 10 millik hava sahasını taktığı yok. Türk uçakları, Ege’de 6-10 mil arasındaki hava sahasını kullandıklarında her defasında Yunanistan yaygara koparıyor, protesto notaları yağdırıyor.

Uçuş bilgi bölgesi (FIR)

FIR konusuna gelince burada da durum pek farklı değil. İkinci Dünya Savaşından sonra artan hava trafiği karşısında seyrüsefer güvenliğini sağlamak üzere bir takım düzenlemeler yapıldı. Bu çerçevede, hava sahaları parsellere ayrılarak bu parsellerin her birinde koordinasyonu sağlamakla görevli bölge hava kontrol merkezleri kuruldu. Bu merkezlerden ikisi Ankara ve İstanbul’da, biri Atina’da.1952 yılında İstanbul’da yapılan Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün (İCAO) Avrupa Bölge Toplantısı’nda Ege’deki uçuşların sorumluluğu Atina’daki kontrol merkezine verildi.

Elin adamı, ev sahipliği yaptığı toplantılarda her türlü entrikaları çevirip kendi lehine kazanımlar elde ederken, Türkiye her zamanki konuk severliğiyle bu karara itiraz etmemiş. Ta ki, 1974 yılına kadar. Kıbrıs Barış Harekatı sırasında yayınladığı 714 sayılı NOTAM’la (havacılara duyuru) ,Türkiye, Ege üzerindeki hava sahasını ortadan ikiye bölerek bu hattın doğusuna geçecek uçaklardan önceden Ankara’nın bilgilendirilmesini istedi. Buna karşılık Yunanistan da Ege üzerindeki tüm hava sahasını trafiğe kapattı.12 Eylül Yönetimi, Yunanistan’ın NATO’ya dönüş sürecinde, en büyük hatalarından birini yaparak, Kenan Evren’in “General Rogers bana asker sözü verdi” ifadeleriyle hatırlanan, 714 sayılı NOTAM’ı herhangi bir karşılık almadan kaldırdı. Dışişleri bürokrasisi bu kararı, TRT’nin saat 13.00’de yayınlanan öğlen haber bülteninden öğrendi.

Yunanistan, ayıca FIR bölgesini adeta hava sahası gibi bir egemenlik alanı telakki ederek kontrolü altındaki FIR hattına girecek askeri uçaklardan önceden uçuş planı doldurmasını istiyor. Şikago Sözleşmesi'nin üçüncü maddesine aykırı olan bu talep Türkiye tarafından yerine getirilmiyor.

Son hava sahası ihlalleri

Geçen hafta yaşanan son hava sahası krizinin temelinde de yukarıdaki asılsız yunan iddiaları yatıyor. Yunan Savunma Bakanlığı, Türk F-16’larının sürekli olarak yunan havasını ihlal ettiğini, İstanköy ve Rodos gibi iskanlı yunan adaları üzerinden alçak uçuşlar yaptığını, sadece bir günde yapılan hava sahası ihlali ve üst uçuş sayısının 90’nı aştığını ileri sürüyor.

Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç ise, bir soruya cevaben yaptığı açıklamada, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, 26-27 Nisan tarihlerinde Yunanistan hava kuvvetlerinin Türkiye sınırlarına yakın provokatif uçuşlar gerçekleştirdiğini, Dalaman, Didim ve Datça’da defalarca hava sahasının ihlal edildiğini, bu provokatif uçuşlara angajman kuralları gereğince karşılık verildiğini, gerginliği başlatan ve sürdüren tarafın Yunanistan olduğunu dile getirdi. Kesin olan bir şey varsa, o da Türk ve Yunan F-16’ları arasında it dalaşı yaşandığı.

İt dalaşı nedir?

Angajman deyince önleme uçuşundan tutun, radar kiliti atmadan, “chaff fişeği” fırlatmaya kadar çeşitli yöntemler akla geliyor. En tehlikelisi de it dalaşı. İt dalaşı benzetmesinin ilk kez Meksika devrimi sırasında birbirlerini öldürmek istemeyen hasım taraflardaki iki pilotun cephaneleri bitene kadar boşa atış yapmalarında kullanılmaya başlandığı söyleniyor.
İt dalaşında uçaklar birbirlerine bir milden daha az mesafede yaklaşarak birbiri çevresinde burgu gibi dönüşlerle taciz manevrası yapıyorlar. Kurallara uyulmadığında it dalaşları ölümcül kazalara neden olabiliyor.

Günah keçisi NATO

Yunanistan Ege’de hava kuvvetleri arasında vakayı adiden sayılan bu tür taciz olaylarını bu sefer biraz fazla abarttı. Bir avuç suda fırtına kopartmak amacıyla NATO Genel Sekreteri’nden, Güvenlik Konseyi Daimi Üyelerine değin çalmadık kapı bırakmadı. Bir sonuç alamayınca da her yıl bir ülkede düzenlenen “Tiger Meet” isimli NATO tatbikatını istismar etmeye kalkışınca Türkiye tatbikattan çekildiğini açıkladı. Yunanistan da kerhen katıldığı askeri makamlar arasındaki güven artırıcı önlemler toplantısını erteledi.

Bizim Avrasyacı kesim hemen faturayı NATO’ya kesmekte gecikmedi. Oysa bilinmelidir ki NATO’dan, Türkiye’nin onay vermediği hiçbir karar çıkmaz, çıkamaz. Buna tatbikatların senaryoları da dahildir. NATO iki müttefik üyesi arasındaki sorunlarda bugüne kadar taraf olmamıştır. Sorunun NATO’dan değil, Yunanistan’ın tatbikata katılacak Türk uçaklarından bilinen görüşleri çerçevesinde uçuş planı istemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Yunan basınına bakacak olursanız, Türkiye tatbikattan çekilmedi, Yunanistan davet etmedi. Kuyruklu yalanın böylesi de görülmemiş. Gerçek ortaya çıktığında medya bu kere Yunan Dışişlerine yüklenmeye başladı.

Tüm bu yaşananlarla ilgili söylenecek tek söz aklıma geliyor. ”Biz bu filmi daha önce de görmüştük.”

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye sarmalında kırk yıllık kani olur mu yani?

Türkiye’nin işi o kadar kolay değil. Suriye’nin Afganistanlaşması, Güneyimizin Peşavirleşmesine yol açabilir. HTŞ’nin içerisinde çok sayıda cihatçı gruplar yer alıyor. Bu grupların HTŞ’ye egemen olması halinde YPG/PYD’nin terör koridorunu önleyelim derken güney sınırlarımızda HTŞ’nin oluşturacağı bir terör koridoru ile karşılaşmamız pekâlâ mümkün

Kadınların fendi Netanyahu’yu yendi

Kamuoyunda “Lahey’i basma yasası” olarak da bilinen “Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası”, (ASPA) ayrıca Amerikan askerlerini kurtarmak için ABD’nin her türlü önlemi alabileceğine ilişkin hükümler içeriyor. Trump yönetimi devraldığında hasbelkader bir Amerikan askeri UCM’lik olursa, maazallah, Trump bu yasaya dayanarak Lahey’i “cehenneme çevirmeye” kalkışabilir

“Amerika’yı seversen, İsrail’i sevmek zorundasın”

Kesin olan bir öngörü varsa, o da Trump 2.0’ın İsrail’e olan desteğinin her hâl ve kârda artarak devam edeceğidir. Türk-Amerikan ilişkilerinde önümüzdeki dönemde Türkiye’nin en fazla başını ağrıtacak konuların ilk sıralarında da İsrail ile ilişkiler, Filistin meselesi ve Hamas konusundaki görüş ayrılığı gelecek gibi görünüyor

"
"