Sevgili tuhaf bakışlı adam;
Günaydın.
Bugün nasılsın?
Seni çok özledim.
Gürültülü patırtılı ama keyifli bir rakı sofrasının etrafında akşamları bağırıp çağrışacak insan artık tek tük kaldı.
Ya hapistesiniz ya sürgünde...
Sevgili tuhaf bakışlı adam;
Söyle bakalım!
Hayatta kim kendi hayatının efendisidir?..
Kim bilir, belki şimdi o bakışların biraz daha tuhaflaşmıştır.
Ya da sabah sabah bu da nerden çıktı, diye söyleniyor, bana bozuk atıyor olabilirsin.
Ama yine de sormak istiyorum.
Örneğin Başkan Trump kendi hayatının efendisi mi?
Ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendi hayatına hükmettiğini söyleyebilir misin?
Başkan Trump şu sıralar Amerika'yı çıldırtmakla meşgul.
Müslümanlara Amerika'yı yasaklıyor!
Müslümanları düşman ilan ediyor, onları neredeyse doğuştan terörist ilan ediyor.
Bu gidişle yalnız Amerika'yı değil, başta Ortadoğu ve İslam âlemi olmak üzere bütün dünyayı birbirine sokacak, patlatacak bu adam.
Avrupa'daki müritleri de Trump sonrası iktidar koltuklarını ele geçirirlerse, dünyamız kendini büyük bir yangının içinde bulabilir.
The New York Times gazetesi dünkü başyazısında, Başkan Trump'ın Müslümanların Amerika'ya girişine ilişkin kararını tehlikeli ve korkakça diye niteliyordu.
Söyle bakalım, kim kendi hayatının efendisidir; Trump mı, Erdoğan mı, biz mi?
Sevgili tuhaf bakışlı adam;
Kendi ülkesini, dünyayı ateşe atabilecek böyle bir insan, söyle Allah aşkına, Amerikan Başkanı bile olsa, hiç kendi hayatının efendisi olabilir mi?
Ya Tayyip Erdoğan?..
O da Türkiye'yi delirtmekle meşgul.
Trump nasıl Müslümanları düşman ilan ediyorsa, terörist ilan ediyorsa, Erdoğan da kendisi gibi düşünmeyenleri, kendisine muhalefet edenleri düşman ilan ediyor, terörist ilan ediyor.
Trump nasıl kendisine muhalif medyaya 'yeryüzündeki en haysiyetsiz şeyler' diye yükleniyorsa, Erdoğan da hapishaneleri kendisine biat etmeyen gazetecilerle dolduruyor.
Trump nasıl Amerika'yı kutuplaştırmaya, cephelere bölmeye başlıyorsa, Erdoğan da uzun zamandır bu yolda yürüyor, Türkiye'yi siyasal ve toplumsal açıdan düşman kamplara bölüyor.
Bunun içindir ki, Trump da, Erdoğan da kendi hayatlarının efendisi olamazlar.
Onlar öyle sanıyorlar.
Ama değiller.
Sürükleniyorlar.
Farkında değiller ama öyle.
Yönettiklerini sanıyorlar.
Ama öyle değil.
Her geçen gün bir meçhule doğru savruluyorlar.
Farkında değiller.
Bu çok tehlikeli bir sürükleniş.
Ya da bir savrulma hali...
Frenler patlıyor, kontrolsüz gidiyorlar.
Onun içindir ki:
Hem Trump'lı dünyanın, hem Erdoğan'lı Türkiye'nin hallerinden çok kaygı duyuyorum.
Hatta korkuyorum.
Hem Trump'lı dünyanın, hem Erdoğan'lı Türkiye'nin hallerinden çok kaygı duyuyorum
Sevgili tuhaf bakışlı adam;
Şimdi bazı sesler kulağıma çalınıyor:
Bu tuhaf bakışlı adam da kim, diye...
O adam, Ahmet Altan'dan başkası değil.
Ben ona tuhaf bakışlı adam derim.
Derinden bakar.
Simsiyah gür kaşlarının altından, iki karanlık çukurdan süzer adamı...
Tanımasan korkabilirsin.
Sevgili Ahmet kardeşim;
Bir kitap çalışması yapıyorum. Bunun için sağı solu karıştırıyorum, arşivimde dolaşıyorum.
Geçen gün Aktüel'den kestiğim senin bir yazına rastladım.
Bir tarihte, San Francisco'da bir gece vakti sarhoş bir orospu sana sormuş:
"Kim kendi hayatının efendisidir?"
Sen de oturup yazmışın yazını.
Yıllarca, San Franciscolu sarhoş bir orospudan kaptığım bir hastalık gibi o tuhaf sorudan hiç kurtulamadım, gençliğimin büyük bir kısmında rastladığım insanlara, "Acaba kendi hayatının efendisi mi?" diye baktım.
"Kim kendi hayatının efendisidir" diye sordum.
Hayatını yalnızca kendi istekleriyle yaşayabilen, kaderine ve geleceğine hükmedebilen kim vardı, kim, "hayatımı kendi isteklerimle biçimlendirdim" diyebiliyordu.
Kaç isteğimiz gerçekleşmeden kalmıştı, kaç isteğimizden gizlice vazgeçmiştik, geride kalan yıllarda kaç gerçekleşmemiş istek boynu bükük bir halde terkedilmişti.
Başka hangi isteklerimizden vazgeçecektik?
Ne diye kendi isteklerimizi gerçekleştiremiyor, hayatımızın efendisi olamıyorduk?
Ve eğer hayatımızın efendisi biz değilsek, kimdi?
Sevgili Ahmet;
Trump da, Erdoğan da kendi hayatlarının efendileri değildir.
Ama biz kendi hayatımızın efendisiyiz.
Evet öyle.
Çünkü savunduğumuz değerler var.
Özgürlük...
Hukuk...
İnsan hakları...
Barış...
Demokrasi...
Bu değerleri Trump ve Erdoğan gibilerine karşı savunduğumuz içindir ki, biz varız, biz hayatımızın efendisiyiz, onlar değil.
Kendine iyi bak sevgili kardeşim, seni gerçekten özledim.