16 Aralık 2022

Saraçhane'de gerçekten bir tarih yazıldı, Altılı Masa liderlerini kutluyorum

22 Şubat'ta ortak bir demokrasi platformunda buluşan altı muhalefet lideri, on ay sonra, bir sivil darbe girişimine görkemli bir demokrasi mitingiyle hayır dedi

Son söz genellikle yazının sonunda söylenir.
Ama bazen laf uzamasın, yazının özü
kaçmasın diye yazının başında da altı çizilir.
Ben de bu sefer öyle yapacağım.
Altılı Masa liderleri dün İmamoğlu'yla birlikte
yaptıkları Saraçhane Mitingi'yle tarih yazdılar.

İlk ortak deklarasyonlarını yayımladıkları
28 Şubat 2022'nin de tarihi bir gün
olduğunu belirtmiştim.
15 Aralık günü de siyasal tarihimizin
çok özel, çok anlamlı bir sayfasına
yine bir ilk olarak geçti.
Türkiye'ye, dünyaya, hayata,
tarihe farklı pencerelerden bakan
altı partinin lideri 22 Şubat'ta ortak bir demokrasi
platformunda buluştuktan
10 ay sonra bu kez, Saray kaynaklı
bir sivil darbe girişimine karşı
dün Saraçhane'de düzenledikleri
görkemli bir demokrasi mitingiyle
'hayır' dediler.
Evet, çok partili siyasal tarihimizde
bu bir ilktir.


Bu memlekette demokrasiyi sürekli
geciktirmiş olan "asker-sivil vesayet" ve
"askeri darbeler" karşısında
hep boynu bükük davranan
siviller, sivil partiler bu defa bir meydanda
buluşup bir sivil dikta girişimine
hep bir ağızdan kararlılıkla hayır dediler,
demokrasi, hukuk ve özgürlük çağrıları yaptılar.
Bu nedenle 15 Aralık'ın, eğer sonrası da
gelebilirse, demokrasi tarihimizde
bir büyük dönüm noktası olarak
anılacağından kuşku duymuyorum. 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu
sahneye çıkıyor,
"Büyük Türkiye ittifakı"ndan söz ediyor.
Hukukun üstünlüğü düzeninin
kurulacağını vurguluyor.

Ekrem İmamoğlu

"Milli iradeye darbe yapanları
göndereceğiz" deyince meydan dalgalanıyor.
"Bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz"
diye haykırıyor.

CHP lideri Kılıçdaroğlu
kürsüye çıkıyor.

Adalet ya gelecek ya gelecek!
Millet iradesine darbe vurulmuştur.
Altılı Masa olarak adaleti
mutlaka getireceğiz bu ülkeye...
Adalet ağacının içindeki kurtları
tek tek temizleyeceğiz.
Ekrem Başkan'la ilgili karar
toplumun vicdanını kanattı.
Milli iradeye darbe yapanları
göndereceğiz Altılı Masa olarak...

Kemal Kılıçdaroğlu

DEVA lideri Babacan kürsüde.
"Çok öfkeliyiz çok" diye söze başlıyor,
meydana şöyle sesleniyor: 

Her türlü zorbalığa karşıyız.
Erdoğan zulmediyor.
Olanları kabul etmiyorum.
İmamoğlu kardeşime, Canan Hanım’a,
Demirtaş’a yapılan hukuksuzlukları reddediyorum.
Kayyumlarla rövanş alınmasını
reddediyorum. Bu meydan,
yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza
karar verecek olan meydandır. 
Bu millet 27 Mayıs, 12 Eylül,
28 Şubat, 15 Temmuz'da silahla,
topla, tüfekle demokrasiye kast edenleri
tarihin tozlu sayfalarına gömmüş millettir.
Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara,
Necip Fazıllara, Halide Ediplere
zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına
gömen millettir. Bütün Türkiye için
özgürlük ve adalet diyoruz.
Unutmayın,
85 milyon 1'den büyüktür.

Ekrem İmamoğlu ile Ali Babacan

DP lideri Gültekin Uysal konuşuyor.

Tarihi bir günde buradayız.
Bu büyük millet bu kadar kötülüğü
hak etmiyor.
Millet iradesinin önüne
duvar örülemez.
Bu büyük millet bu duvarları
yıkıp geçmiştir.
Korkusuzca yaşamak istiyoruz.
İşaret fişeği bugün
bu meydandan atıldı.
Adalet, demokrasi ve hukuk için
ayağa kalkıyoruz. 

Ekliyor DP lideri:

Çaldıkları yetmedi,
şimdi de sandığı çalmak istiyorlar.
Başaramayacaklar.

Gültekin Uysal

Gelecek lideri Davutoğlu'nun
hitabet tarzı ilginç, vurgulu konuşuyor:

İstanbul seçmeninin
iradesini korumak için,
demokrasinin değerlerini korumak için
buradayız.
28 Şubat'ta buradaydım.
15 Temmuz'da buradaydım.
Şimdi de aynı değerleri,
demokrasinin değerlerini korumak için
buradayım.
Bunların yargıyı siyasete
nasıl hapsettiklerini biliyorum.
27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül
28 Şubat'ı yapanlar,
partileri kapattılar, siyaset yasakları
getirdiler, idam sehpaları kurdular.
Ama onların hepsi gitti,
milletin demokrasi aşkı kaldı.

Konuşmasının sonunda
damardan giriyor Ahmet Davutoğlu:

Bütün vesayetçiler gitti,
siz de gideceksiniz!
Biz Cumhuriyet'i demokrasiyle
taçlandıracağız.
Kim ki millet iradesine el uzatır,
gerçek terörist odur,
gerçek vatan düşmanı odur. 

Ahmet Davutoğlu

Meydan yıkılıyor.
Meral Akşener sahnede.
Boynundaki beyaz atkıyı çıkarıp
İmamoğlu'nun boynuna koyuyor.
"Kıymet adında gencecik bir kızımız
bunu size gönderdi" diyor.
Şöyle devam ediyor: 

100 yıl önce egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir
diyenler bugün yine burada.
Kahrolsun istibdat,
yaşasın hürriyet!
GELDİKLERİ GİBİ
GİDECEKLER!

Meral Akşener ve Ekrem İmamoğlu

Rahatsızlığı nedeniyle mitinge katılamayan
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nu
temsilen kürsüye çıkan Sabri Tekin,
28 Şubat'ı hatırlatıyor, Erdoğan'ın o zaman
kendisine yapılan hukuksuzlukları
bugün İmamoğlu'na yaptığının altını çiziyor
"Biz hukukun dışına çıkmayacağız" diye
 konuşmasını noktalıyor.

Sabri Tekin

Ben de yazımı şöyle noktalayabilirim:
Saraçhane mitingi içimdeki
bir umudu canlandırdı.
Altı partinin ve liderlerinin
böyle bir demokrasi platformunda
buluşmaları yakın geleceğe dair
iyimserliğimi besledi.
İnşallah arkası gelir.
Altılı Masa'nın liderlerini,
İmamoğlu'nu kutluyorum,
demokrasi mücadelelerini selamlıyorum.

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara’da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986’da Sedat Simavi Ödülü’nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013’ten beri T24’te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi’nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal’in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2004)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var. 

Yazarın Diğer Yazıları

Açık mektup!

Özgür Özel'e, Ekrem İmamoğlu'na, Kemal Kılıçdaroğlu'na, Mansur Yavaş'a, bütün CHP'ye açık mektup ya da bir çağrı yazısı...

"Kürtçe konuşma, jandarma gelir!"

Tarık Ziya Ekinci 99 yaşında hayata veda etti; Kürtler kitabımı yazarken bana Kürtlerin acılarını anlatmıştı

"
"